Hazırlayan/ Özde KOCA ve Gökmen KÜÇÜKTAŞDEMİR
Geçtiğimiz aylarda Karia Yolu'nun önemli bir bölümünü 'Yola Çıktık' sayfamızda okumuştunuz. 9 gün boyunca yürüyerek ve çadır kurarak yaptığımız seyahatimiz Marmaris'in İçmeler beldesinde başlamış ve Hisarönü'nde sonlanmıştı. Bu kez yine Marmaris'teyiz ama bir farkla. Bu kez güzel ilçenin dağlarını, ormanlarını, çok bilinmeyen koylarını değil de kent merkezini ve otomobille ulaştığımız noktalarını size aktarmaya çalışacağız. Her zaman olduğu gibi yolculuğumuzda yine aksiyon, macera ve aşk olacak... Evet aşk!

Marmaris, Muğla'nın en büyük ikinci ilçesi. Doğal ve tarihi güzellikleriyle bizi her zaman etkilemeyi başarıyor. Her gelişimizde farklı bir güzelliğini keşfediyoruz. Ege ile Akdeniz Bölgesi'nin kesişim noktasında yer alan, her yıl yüz binlerce yerli ve yabancı turist ağırlayan Marmaris, doğal bir liman. Biz gün aydınlanır aydınlanmaz kahvaltımızı yapıp bu güzel ilçenin sokaklarını keşfetmeye başlıyoruz. Yürürken, ilçeye gelen yabancıların bölgenin mimarisini de etkilediğini görüyoruz. Özellikle otellerde... Palmiye ağaçları ile süslenmiş sahilde yürümek insana büyük keyif veriyor. Kıyıda çok sayıda tur teknesi, yeni yolcularını alıp harika koylara götürmek için sabırsızca bekleşiyor.

KARİA TARİHİ KALEDE

Doğa, spor, eğlence, deniz, güneş, kum, tarih, kültür, hareketli ve canlı gece hayatı ile leziz yerel mutfak adına tüm beklentilerinizi karşılayabilecek bu şirin tatil beldesinde görülmesi gereken çok sayıda yer var. Bizim ilk durağımız Marmaris Kalesi...

Kaleye gidene kadar Marmaris ilçe sınırları içinde yer alan antik kentleri düşünüyoruz: Physkos (Beldibi, Asartepe), Amos (Hisarönü, Turunç), Bybassos (Hisarönü), Kastabos (Hisarönü), Syrna (Bayır köyü), Larymna (Bozburun), Thyssanos (Söğüt), Phoenix (Taşlıca), Loryma (Bozukkale), Kasara (Serçe limanı), Kedrai (Sedir adası), Euthena ve Amnistos (Karacasöğüt).

Yüzyıllar süren Karia tarihi içinde yer alan Marmaris ve çevresi, Rodos ve Mısır arasındaki ticari yol nedeniyle bir deniz üssü haline gelmiş, zaman zaman diğer Ege limanlarına rakip olabilmiş. Hatta bu konumu yüzünden sahillerden uzak ve denize ulaşmak isteyen kentlerin istilalarıyla da karşı karşıya kalmış.

Halk plajının sonunda demirlemiş yolcu teknelerinden sonra özel teknelerin yer aldığı marinaya yaklaşıyoruz. Marinadan yukarı bakınca kale görünüyor. Kendimize yukarı çıkmak için mekanlar arasında bir ara sokak arıyoruz. Biraz da yardım alarak bir ara sokağa dalıyoruz. Kapıları ve pencereleri mavi olan beyaz evler, begonvillerle sarmalanmış mekanlar ve çiçeklerle donatılmış sokaklar karşılıyor bizi.

İnsanı keyiflendiren evlerin arasından adım adım yaklaştığımız kalenin, ilk olarak İyonlar döneminde (M.Ö. 1044) yapıldığı ve sonrasında da Büyük İskender döneminde yenilendiğine düşünülüyor. Marmaris Kalesi, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1522 Rodos seferi öncesinde tekrar yenilenmiş ve genişletilmiş. Kaleyi gezerken kentin en güzel yerine iyi tasarlanarak kurulmuş bir müzede dolaşır gibi hissediyorsunuz. Aslında bir nevi öyle çünkü geçmişte askerlerin kaldığı odalarda, cephaneliklerde ya da mahzenlerde bugün bölgede çıkarılmış tarihi eserler sergileniyor. 18 odadan 2 tanesi arkeoloji salonu ve 1 tanesi de etnografya salonu olarak düzenlenmiş durumda. Kalan bölümler ise sanat galerisi ve depo olarak kullanılıyor. Kalede; Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait amfora parçaları ile Knidos, Hisarönü ve Burgaz bölgelerinde yapılan kazılarda bulunan çömlek ve cam işi eşyalar, sikke ve süs eşyaları sergileniyor.

Kale, I.Dünya Savaşı'nda Fransız donanması tarafından topa tutulmuş ve büyük zarar görmüş. 1970’lere kadar barınma alanı olarak kullanılmış. Son olarak 1980-1990 yılları arasında restore edilerek 1991 yılında müze haline getirilmiş. Marmaris Kalesi’nde sizi en çok etkileyen şeylerden biri Marmaris koyunun muhteşem manzarası olacak. Tadını çıkarın. Biz çıkışta Hafsa Sultan Kervansarayı'na gittik ama kapalıydı. Kanuni Sultan Süleyman'ın, annesi Ayşe Hafsa Sultan adına Marmaris'e yaptırdığı kervansarayın aslına uygun şekilde müzeye dönüştürülmesi için girişimlere başlandığını öğrendik.

MİLLİ PARKTA GEZİNTİ

Kentin caddelerini, sokaklarını, çarşılarını dolaşıp Marmaris Milli Parkı'na gitmeye karar verdik. 1996 yılında Milli Park ilan edilmiş olan alan, toplam 29 bin 206 hektarlık bir alanı kaplıyor. Yaygın ağaç türü kızılçam olan parkta suyun bol olduğu yerlerde sığla ağaçları bulunuyor. Zakkumlar, pembe çiçekleri de parkı güzelleştirmiş. Milli Park'ta yaban keçisi, yaban domuzu, sansar, tavşan, sincap ve kirpi gibi memeli hayvanlarla, ötücü kuşlar ve sürüngenler yaşıyor. Onların arasında dolaşmak ve nereden karşınıza çıkacaklarını bilmemek heyecan verici. Ayrıca Milli Park sahasında; Antik Physkos Kenti görülebilir. Milli Park'ın hemen yanında bir de Macera Parkı var ama orası daha çok çocuklar için tasarlanmış.

Marmaris’te tatilinize renk katabileceğiniz pek çok aktivite var. Parasailing, jet ski, flyboard, yelken, banana, kano gibi su sporları aktivitelerine katılabilirsiniz. Ayrıca jeep safari, trekking, bisiklet gibi alternatif aktivitelere de yapılıyor. Dilerseniz dalış yapabilir ve Ege’nin derinlerde saklı kalmış hazinelerini keşfedebilirsiniz.

İnce, uzun yarımada ile Akdeniz ve Ege’yi ayıran Marmaris kıyıları üzerinde yüzlerce enfes koy ve plaj yer alıyor. Denizden ve karadan birçoğuna rahatlıkla ulaşılabilen Marmaris koyları, yeşil ve mavinin bir birine kaynaştığı berrak suları, temiz sahilleri göz kamaştırıcı. Marmaris’e bağlı Turunç, Selimiye, Bozburun, Bördübet, bugün her biri Marmaris ile yarışırcasına marka tatil rotasına dönüştü bile. Bizim ise ilk tercihimiz Turunç oluyor.

TURUNÇ'TA AŞK ZAMANI

Turunç, Marmaris‘in hemen yanı başında çok güzel bir koya sahip sahil beldesi. İçmeler‘den sonra en popüler belde. Aynı zamanda Marmaris tatilinizde mutlaka görmeniz tavsiye edilen yerlerden de birisi konumunda. Bizim için ise Turunç demek 'aşk' demek... Turunç'a giden yolu seviyoruz. Manzara muhteşem. Arabanızı bir kenara çekip bir kaç dakika da olsa yukarıdan doğal güzelliğe bakmanın tadını çıkarın. Ormanlar ve denizi bir arada görebileceğiniz virajlı yolda ilerlemek büyük keyif. Yolculuk yaklaşık yarım saat sürüyor. Eski bir balıkçı kasabası olan Turunç, aynı zamanda mavi tur teknelerinin ve yatların da uğrak noktası. Sahil boyunca demirlemiş pek çok yerli ve yabancı tekne görmek mümkün. Bölgedeki restoranlar yaz boyunca kalabalık. Ancak biz gittiğimizde pandemi olduğu için çoğu yer kapalıydı.

Turunç Koyu ve Turunç Halk Plajı mavi bayraklı plaj statüsünde. Yani deniz ve plajlar temiz ve berrak. Turunç Halk Plajı’nın uzunluğu yaklaşık 300 metre ve genişliği ise yaklaşık 10 metre. Deniz ise harika. Deniz kenarında güneş dağların arkasında kalana kadar vakit geçirdik. Daha sonra bir otelin o gün kapalı olan iskelesine gittik.

İskelede oturmuş tatilimizle ilgili konuşurken bu köşeyi birlikte hazırladığımız Özde'ye cebimden çıkardığım yüzüğü uzatarak, "Benim en büyük şansımsın. Hayatıma girdiğin günden bu yana yaşamım renkledi. Mutluluğumuzun sonsuza kadar sürmesini istiyorum. Benimle evlenir misin?" diye sordum.

Özde ise vermesi gereken cevabı unutup yüzü parmağına taktı. Bir kez daha sorduğumda "Evet" cevabını alabilmiştim. O gün bizim en mutlu günlerimizden biriydi.

AMOS ANTİK KENTİ

Amos Antik Kenti Turunç’a 1 saatlik yürüme mesafesinde. Buraya doğa yürüyüşü yaparak antik kent kalıntılarını görmeniz tavsiye edilir. Turunç’ta diğer bir aktivite ise dalış. Sualtı ortamı çok güzel ve berrak. Kayalık alanların ve sualtı mağaralarının çokluğu sebebiyle popüler dalış noktalarından birisi Turunç. Turunç’ta aynı zamanda sahilde su sporları hizmeti veren tesisler de bulunuyor. Burada her türlü donanımı kiralamak ve eğitim almak mümkün. Çevre koylara (Kumlubük, Çiftlik ve Gebekse Koyu) ve plajlara yapılan tekne turlarına da katılabilirsiniz. Marmaris’ten olduğu gibi Turunç’tan da Dalyan ve İztuzu Plajı’na günübirlik tekne turları düzenleniyor. Ayrıca kendiniz de tekne kiralayarak kendi mavi turunuzu yapabilirsiniz.

Gezimizi, Turunç'un masmavi suları ve eşsiz doğasıyla noktalayıp, Marmaris'e daha da aşık olarak evimizin yolunu tutuyoruz. Bir dahaki gelişimizde Marmaris'in bambaşka güzelliklerini keşfedeceğimize eminiz.