Doğal olarak seçim sonucunu bilmiyorum.

Yazıyı yazdığımız saatlerde oy kullanımı devam ediyordu…

Sabah saatlerinde, gazete bayiye girdiğinde, kimisi bayram yapıyor, kimisi sövüyor olacak…

Bir basamak sonrasını hayal edemem, harf bile yazmam Allah korusun…

Gündemim seçim sonuçları olmalı… Ama benzinim yetmiyor…

Aval, aval dolanıyorum…

Seçim günlerini mi toparlasam, kampanyalara mı sallasam…

Bir fıkra mı patlatsam yoksa?

Ya da Alexey Tolstoy’dan patlatıp, 'Azap Yolları'ndan birkaç satır…

“Lev Tolstoy olan, Alexey’ın uzaktan akrabasıdır” ukalalığıyla şöyle…

Yok o da işime gelmedi… Bana bile ağır gelir…

Çünkü aklımda geçen hafta bir gencin sorduğu soru çakılı duruyor paslı çivi gibi…

“Abi sen memleketi hiç böyle gördün mü?”

“Böyle kutuplaşmış, böyle taraflaşmış, böyle kokuşmuş” dediydi…

“Yok kardeşim görmedim” diyebilmiş ve susa kalmıştım…

Telefon çaldı… 350 lira borcum varmış tamirciye…

Hemen tamircinin yanına gittim.

Tamirci, çıraklıktan yetişmiş, orta okul mezunu.

Güler yüzlü, samimi bir kardeşimiz.

Dükkanında hep Sabah gazetesi vardır.

ATV’den başka televizyon da izlemez…

Yetti dimi, siyasi görüşünü kavramaya…?

Baştan sona üzücü aslında.

Tercih ettiği medyadan oyunun rengini, hayat görüşünü anlamak…

Eskiden bu rengi sadece Cumhuriyet, Milliyet ve Türkiye gazetesi verirdi…

Anlayamazdın kimin kim olduğunu.

Zaten umurunda da olmazdı kimsenin…

Neyse, bizim tamirci uyumludur.

Tercihi belli olsa da siyaset konuşmayı sever, beni de dikkatle dinleyen, tartışan, anlayışlı, nispeten demokrat bir çocuk aslında.

Rengi değişmese de tercihini söyledi…

“Büyükşehir'de Zeybekci, ilçemde Bayan Çalkaya” dedi.

Kardeş kardeş tartışıyoruz.

O ara bir müşterisi geldi genç bir kardeş…

Belli ki tanışıyorlar. Onarım isteklerini sıraladı…

Bize katıldı, sıcak çayın kenarından içtik hep beraber.

Ben tahminlerimi sıralayınca, köpürdü…

Beni, yani sadece tahmin yapan garip vatandaşı yerden yere vurmaya başladı.

Ben ve bütün CHPliler, İYİ Partili'ler ve Saadet sempatizanlarının tamamı; PKK'lıydı ona göre… Değilse de kesin FETÖ’cü…

İnanılmaz fanatik… Hatta iç savaştan bahseder cümleler…

Söylem tamamen, “Beka, terörist, CHP-PKK ve FETÖ’cü” rakipler üzerine…

Etrafıma baktım…

İzmir’de hava güneşli, top oynamaya müsait…

Ama yüreğim kararmış…

Maalesef böyle ülkenin durumu…

Büyük bir duvar örülmüş kutuplar arasında…

Filmin korkunç fragmanı…

Sonuç ne olursa olsun, ya da ne olduysa olsun…

Bizi birbirimize bağlayan tuğla sıvaları anormal gevşemiş durumda.

Görev kimin elindeyse, önce kardeşlik, önce ulusal birlik demeli.

Yara alan; seçimde kaybeden değil, toplumun tamamı…

Değerler yerde gezerken, sevdiğin adam padişah olsa ne olur…

Herkes göreve…

Asıl iş şimdi başlıyor…

Mühür kimde ise o yapmalı…

Kardeşlik, dostluk,toplumsal barış, ulusal birliktelik ilk hedef olmalı…

Bu negatif enerjiyi üzerimizden atmadığımız müddetçe, bir sonraki seçim sağlıklı olmaz, geçim olmaz…

Seçim bitti…

Hemen barış, şimdi barış…

XXX

Kim, ne yaptı?

Valla kimse kimseye bir şey yapmadı…

Sıradan bir vatandaşım ben.. Öyle görerek baktım…

Hiç değişik bir kampanya görmedim.

Herkes arabalar yaptırdı, cami hoperlörü tarzında.

Böğürtülü böğürtülü anlaşılmaz sesler dinledim.

CHP arabaları ise mutlaka “Zurna” tınılı , cover edilmiş türküler.

Out-door’u en çok Tunç Soyer kullandı.

Peşinden, Bayraklı CHP Serdar Sandal…

Kapı kapı facebook televizyonları(!) dolaşıldı…

Koca seçim boyunca CHP lideri kalesine gelip, Gündoğdu’da bi kükremedi.

Hani bi kampanya geldi geçti, kafama kazınan bir seçim taktiği olmadı.

“Vay anası” diyeceğimiz bir proje, bir söylem olmadı…

Özetle kardeşim…

Kimse bir şey yapmadı…

Tayyip Erdoğan’a kızanlar veya aşık olanlar arasında oldu tercih…

Özetle kardeşim…

70'lerin mantığıyla, abidik- gubidik bir kampanya süreci…

Kim ne yaptı kardeşim?

Hepsi birden gürültü yaptı…

Gerisi boş, gerisi tıraş…

XXX

 

Ne olacak?

Şu olacak…

Milletvekilleri işlerine bakacak, Ankara’ya dönecek.

Yeni seçilen belediye başkanları ortadan yok olacak…

Rakip partiden devralanlar olursa enkaz edebiyatı yapacak.

Söylemlerinde fazla uçanlar; “Merkezi hükümet yüzümüze bakmıyor” diye bağıracak.

Her köşe başında karşımıza çıkıp sarılan siyasetçiler randevu vermeyecek.

İzmir ve çevresinde tokalaşma ve öpüşme ortalaması yüzde 75 düşecek…

Herkes başka ölçüt aldığından, kimin seçimde galip geldiği bilinemeyecek.

”Koyduk mu?”cular bi 15 gün terbiyesizlik yapacak.

Ankara-İzmir-Ankara ek uçak seferleri kaldırılacak.

Tarifeli seferler “Aktarmalı” ya dönecek…

Facebook televizyonları konuksuzluktan kendi kendine yorum yapacak.

Seçim arabalarındaki cami hoperlörleri mahalle camine hibe edilecek.

Sosyal medya, selfie ve dedikodu kumkumasına geri dönecek.

Partilerin önü kampanyada çalışan alacaklı esnafın akınına uğrayacak…

Birçok belediyenin kasası tamtakır olduğundan, maaş veremeyecek…

Partililer, kendi belediye başkanlarını “İş-iş-kadro-kadro” diye boğazlayacak…

Adam kaçacak yer arayacak…

Olmayınca partili küfürü basacak, hayal kırıklığı kol gezecek…

Ezcümle;

Filmi geriye al 3 ay kadar…

Senaryolar ve dekor aynı olacak, eh biraz esas oğlan değişmiş olacak…

XXX

 

Gencellemeler

Malum “Güncelleme” tabiri yeni moda…

Düzeltmelerimin adını “Güncellemeler” yaptım bende.

Dur bi, bazı yazılara tepki var güncelleyeyim…

Yani biraz şaşırıyorum ama önemli değil.

Bazen söylediklerimiz yazdıklarımız alınganlık yaratıyor.

Belki bende de hata vardır… Önemli değil…

Misal geçtiğimiz haftalarda CHP ile ilgili bir yazıda, Milletvekili Tacettin Bayır’ın CHP yönetimini eleştiren söylemlerini yazmıştım.

Tacettin Bayır, Milletvekili Murat Bakan’ı da eleştirmişti.

Ben tamamen alıntı yapmıştım.

Murat Bakan, bana gönül koymuş…

Anlaşıldığı üzere adres yanlış biraz…

Benim bir zorum yok Murat Bakan ile…

Okuyorsan sevgiler, değerli vekilim…

Gönül koyduğun adres burası olmasın…

Bir başka durum da Tire’nin güzel yüzü Yücel Özen’in cenaze töreni ile ilgili.

Yazıda kastım direk Belediye Başkan adayları ve bazı milletvekilleri idi.

Bu CHPli adayların birçoğu örgütünü tanımıyor, ya da kampanya sürecinde cenazeye vakit ayırmamışlardı.

Birincisi Aziz Kocaoğlu cenazeye katıldı onu kenara yazalım.

Diğeri ise CHP İl yönetiminin cenazede olduğu yolunda bilgi geldi partiden…

İkisi de güzel…

Aslında temel görüşüm aynı, tam anlatamamışım demek…

Kimsenin günahını almayayım diye düzeltiyorum sadece.

Diğerlerinin sesi çıkmadığına göre; mektup doğru, adresine ulaşmıştır…

DELİ ZİYA; “Ay bozmaz, süt kokmaz. Kokarsa ayran kokar, çünkü aslı süttür.”