Hastane çalışanları, uzun süredir kanayan bir yara haline gelen teşvik ödemelerindeki bariz adaletsizlik, mali kriz gerekçe gösterilerek emeklerinin karşılığının gasp edilmesi ve giderek ağırlaşan çalışma koşulları nedeniyle bir kez daha isyan bayrağını açtı. Ege Sağlık Platformu öncülüğünde düzenlenen kitlesel eylemde, sağlık emekçilerinin öfkesi ve hayal kırıklığı doruk noktasına ulaştı. Basın açıklamasını Ege Sağlık Platformu adına okuyan Genç Sağlık Sen İş Yeri Temsilcisi Veysel Beyazıt, yaşananların bir "zulüm" olduğunu vurgulayarak, yönetimin bu çığlığa kulak vermesini istedi. Beyazıt, "Ege Üniversitesi çalışanları olarak; ağır çalışma koşulları, yetersiz istihdam, aile hayatımıza zarar veren ve sosyal hayatımızı devam ettirmekte zorlayan fazla mesailer, yıllar içerisinde sürekli kaybettiğimiz özlük haklarımız, emeğimize ve ekmeğimize göz dikerek yok edilen teşvik ödemelerimiz için yine meydandayız" diyerek, içinde bulundukları zorlu durumu bir kez daha kamuoyuyla paylaştı.

"Teşvik değil, zulüm bu!" Adaletsiz ödemeler bardağı taşırdı

Sağlık çalışanlarının tepkilerinin odağında, adeta bir bilmeceye dönüşen teşvik ödemeleri yer alıyor. Emekçiler, yapılan ödemelerin hem miktar olarak yetersiz kaldığını hem de dağıtımında büyük bir adaletsizlik yaşandığını dile getiriyor. Veysel Beyazıt, bu durumu "Bir kez daha sesimizi yükseltiyor ve Ege Üniversitesi Hastanesi çalışanları olarak biz buradayız diyoruz" sözleriyle ifade ederken, ödemelerin motive etmek bir yana, çalışanlar arasında huzursuzluk ve hayal kırıklığı yarattığını belirtti. İddialara göre, benzer pozisyonlarda çalışan personel arasında dahi teşvik miktarlarında uçurumlar bulunuyor ve bu durum, çalışma barışını derinden zedeliyor. Çalışanlar, hangi kritere göre yapıldığı belli olmayan bu keyfi ödemelerin, emeklerinin karşılığı olmadığını, aksine bir lütuf gibi sunulmaya çalışıldığını ifade ediyor. Bu adaletsiz sistemin, hastanedeki motivasyonu düşürdüğü ve genel hizmet kalitesini olumsuz etkilediği de sıklıkla dile getirilen şikayetler arasında. Sağlık çalışanları, şeffaf, adil ve emeğin hakkını veren bir teşvik sistemi talep ediyor.

Grjkwl0 X I A Apw Fc

Tükenişin eşiğindeler

Teşvik ödemelerindeki sorunların yanı sıra, Ege Üniversitesi Hastanesi çalışanlarının bir diğer önemli şikayeti de insanlık dışı boyutlara ulaşan çalışma koşulları ve kronikleşmiş personel yetersizliği. Özellikle 3. basamak bir sağlık kuruluşu olmanın getirdiği yoğun iş yükü, yetersiz istihdam nedeniyle mevcut personelin omuzlarına katlanarak biniyor. Uzayan mesai saatleri, dinlenmeye fırsat bırakmayan nöbetler ve sürekli bir koşturmaca içinde geçen çalışma hayatı, sağlık emekçilerini hem fiziksel hem de ruhsal olarak tüketmiş durumda. Eylemde konuşan birçok çalışan, ailelerine ve sosyal hayatlarına yeterli zaman ayıramamaktan, sürekli yorgunluk ve stres altında yaşamaktan yakındı. Eksik kadro sorunu, hem çalışanların iş yükünü artırıyor hem de hastalara ayrılan sürenin azalmasına, dolayısıyla hizmet kalitesinde düşüş yaşanmasına neden oluyor. Sağlık emekçileri, acilen kadro takviyesi yapılmasını ve çalışma koşullarının insan onuruna yakışır bir seviyeye getirilmesini talep ediyor. Tükenmişlik sendromunun pençesinde olduklarını belirten çalışanlar, bu durumun sürdürülebilir olmadığını vurguluyor.

İşçiler TPI'da şalter indirdi İşçiler TPI'da şalter indirdi

Mali krizin faturası neden emekçiye? Diğer üniversiteler ne alemde?

Hastane yönetiminin, teşvik ödemelerindeki kesintileri ve yetersizliği sık sık "mali kriz" gerekçesiyle savunduğu belirtiliyor. Ancak sağlık çalışanları, bu açıklamayı kabul etmiyor. Basın açıklamasında bu konuya özellikle değinilerek, "Hastanemizin finansal sorunlarının sebebi olmadığımız gibi çözüm noktası da değiliz. Diğer üniversitelerde herkes yüksek teşvikler alırken bizim hakkımızın yerde süründürülmesine itiraz ediyoruz. Kısacası bu ödemeler teşvik değil zulümdür, bunları bize layık görenler de bu zulme ortak olmamalı" ifadelerine yer verildi. Emekçiler, hastanenin mali yönetimindeki olası sorunların faturasının, en temel hakları olan maaş ve teşvik ödemelerinden kesilerek kendilerine çıkarılmasına şiddetle karşı çıkıyor. Diğer üniversite hastanelerinde çalışan meslektaşlarının daha iyi koşullarda ve daha yüksek teşvik aldıklarını belirten sağlıkçılar, Ege Üniversitesi yönetiminin bu çifte standarda son vermesini istiyor. Bu durum, çalışanlar arasında kuruma olan güvenin sarsılmasına ve "üvey evlat" muamelesi gördükleri hissine kapılmalarına neden oluyor.

Grj C L9 R X0 A Ao3 O

"Sesimizi duyan yok mu?"

Bugünkü eylem, Ege Üniversitesi Hastanesi çalışanlarının ilk tepkisi değil. Sağlık emekçileri, son bir yıldır defalarca meydanlara çıkarak, çeşitli eylem ve basın açıklamalarıyla seslerini duyurmaya çalıştıklarını vurguluyor. "Son 1 yılda defalarca bu meydana çıktık. Her iletişim yolunu denedik. Basın açıklamaları yaptık. İş bıraktık. Bizler derdimizi anlattık ama sesimizi duyuramadık" sözleri, çalışanların yaşadığı çaresizliği ve yönetimin duyarsızlığına yönelik tepkiyi gözler önüne seriyor. Defalarca yapılan çağrılara, sunulan çözüm önerilerine ve iyi niyetli diyalog girişimlerine rağmen somut bir adım atılmaması, çalışanların sabrını taşıran en önemli etkenlerden biri oldu. Yönetimle kurulan iletişim kanallarının etkisiz kalması, sorunların çözümü yerine daha da derinleşmesine yol açtı. 

"Sadaka değil, alın terinin karşılığını istiyoruz!" 

Eylemde en çok vurgulanan taleplerden biri de "sadaka değil, alın terinin karşılığı" oldu. Sağlık çalışanları, yaptıkları işin kutsallığına ve zorluğuna dikkat çekerek, sadece hak ettikleri ücreti talep ettiklerini belirtiyor. Açıklamada, "3. basamak bir hastanede zorlu çalışma koşulları ile çalışıyoruz ve emeğimizin, alın terimizin karşılığını istiyoruz. Bizler yoksulluk sınırı altında kalan ve her kaleminden vergi kesilen, parça parça aldığımız ödemelerimizle geçinemiyoruz. Sadaka değil alın terimizin ve emeğimizin karşılığı olan teşvik ödememizi istiyoruz" denildi. Özellikle yüksek enflasyon ve artan hayat pahalılığı karşısında, aldıkları maaşların ve teşviklerin yetersiz kaldığını, geçim sıkıntısı yaşadıklarını dile getiren sağlıkçılar, ücretlerinin iyileştirilmesini ve vergi yükünün hafifletilmesini talep ediyor. Parça parça ve ne zaman ödeneceği belli olmayan teşvikler yerine, düzenli ve güvenceli bir gelir beklentisi içindeler. Bu talepler, sadece ekonomik bir beklenti olmanın ötesinde, emeklerine duyulan saygının bir göstergesi olarak da görülüyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ