Çiçek üretimi yapan Queen Seracılık'ta çalışan işçiler, anayasal hakları olan sendikalaşma sürecinde karşılaştıkları engeller ve baskılar nedeniyle başlattıkları direnişi, bu kez adliye koridorlarına taşıdı. İşverenin, işçilerin örgütlendiği Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikası'nın (BTO-SEN) yetkisine itiraz ederek dava açması üzerine, işçiler Dikili Adliyesi önünde bir araya gelerek seslerini duyurmaya çalıştı.
Adliye önünde yapılan basın açıklamasında konuşan BTO-SEN Genel Başkanı Mehmet Çak, mücadelenin sadece bir hak arayışından ibaret olmadığını, aynı zamanda bir onur ve varoluş mücadelesi olduğunu vurguladı. Çak, "İşyerinde türlü baskılarla karşı karşıya kalan, kadın işçilere yönelik tehdit ve tacizlere direnen bizler, mücadelemizi sadece serada değil, Türkiye’nin dört bir yanında, adliyelerde ve uluslararası dayanışma alanlarında büyütüyoruz. Hiçbir tehdit, baskı ve yıldırma politikası bizi yolumuzdan döndüremeyecek. Bu mücadele yalnızca sendikal bir hak mücadelesi değil, onurumuzu, emeğimizi ve kadınların eşitlik mücadelesini savunma kararlılığıdır" diyerek, direnişin altında yatan derin ve çok katmanlı nedenleri gözler önüne serdi.
Baskı ve taciz iddiaları
Queen Seracılık'taki bu direnişin kökeninde, işçilerin daha iyi çalışma koşulları ve insanca yaşanabilir bir ücret talebiyle sendikalaşma kararı alması yatıyor. BTO-SEN çatısı altında bir araya gelen işçiler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından gerekli çoğunluğu sağladıklarına dair tespiti alarak, toplu iş sözleşmesi sürecini başlatmayı hedeflediler. Ancak, iddialara göre, işveren bu durumu kabullenmek yerine, sendikalaşmayı engellemek için çeşitli baskı yöntemlerine başvurdu.
