
İzmir'de de hayvanlara yardım etmeyi sürdüren Öztürk, burada ilk olarak, şimdi EgeFed Başkanı olan Funda Bayrı Ersoy ile tanışmış ve ondan destek almış. Sonra ise Nazif Öztürk'ün yolu HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder ile kesişmiş. Önder'den mama desteği ve özellikle sahiplendirme konusunda destek aldığını söyleyen Öztürk hayvan kurtarma işini şöyle anlatıyor:

GÖRDÜĞÜNÜ UNUTMUYOR
“Tamamıyla gönüllü yapıyorum. Bir yerlerde yardıma muhtaç hayvan gördüğümde, hiçbir şey yapamasam bile, hayvanlar kendilerini kurtarabilecek hale gelene kadar besleme ve bakımını üstleniyorum. Şoför koltuğunda olduğum zaman yolda yardıma ihtiyacı olan bir hayvan görünce hemen kafama yazıyorum yerini. Yolcuları bıraktığımda, işim bittiğinde o yere gidip hemen hayvana yardımcı oluyorum. Zaten yanımda her daim mama da taşıyorum. Aç bir sokak hayvanı gördüğümde, ya da yavrular gördüğümde hemen bolca mama desteğinde bulunuyorum. Daha sıkıntılı durumundaki hayvanları belediye veterinerliğinde tedavi ettiriyorum, daha sonra sahiplendirmeye çalışıyorum. Olmazsa, ya barınağa ya da Çandarlı'da hayvansever Celal amcamızın (Söygüzel) barınağına götürüyorum. Bazen de otobüsle giderken yola aniden bir kedi veya köpek atlayabiliyor. Böyle durumlarda hemen otobüsü durduruyorum; dörtlüleri yakıyorum. Çoğu zaman benim otobüsten inmeme gerek bile kalmıyor. Yolcular arasında mutlaka çok sayıda hayvan seven vatandaş oluyor, hemen inip o hayvanı güvenli bir yere alıyorlar.”

KIRSALDA DURUM KÖTÜ
Kırsal bölgelerde yardıma muhtaç birçok hayvan var. Öztürk “Buralarda tehlikeye açık şekilde yaşam mücadelesi veriyorlar. Ormanlık alanda, kırsalda bulduğum hayvanları çevre köylerinde hayvan seven vatandaşlara teslim ediyorum. Ya da köylere yakın yere bırakıyorum. Vakit buldukça gidip durumlarını kontrol ediyorum, besleme desteği veriyorum. Buraya terk edilen, atılan çok sayıda hayvan var. Şehirlerdeki hayvanlar zaten bir şekilde yolunu buluyor, o yüzden ben asıl desteği yiyeceğe, suya, bakıma ulaşması zor olan kırsaldaki sahipsiz hayvanlara veriyorum” diyor. Öztürk'ün vatandaşlara da çağrısı var: “Yazın özellikle tatile giden ya da tatilden dönen vatandaşlar, kırsal tabir ettiğimiz yerlerden arabalarıyla geçiyor. Yanlarında mutlaka mama veya yiyecek bulundursunlar. Gördükleri, önlerine çıkan hayvanları beslesinler. Birçok insan yolda böyle durumdaki hayvanı görünce 'ah keşke yanımda yiyecek bir şeyler olsa da verebilseydim' diye düşünüyor. Halbuki arabanın bagajında mama bulundurmak o kadar zor bir şey değil.”

HAYVAN DOSTU ESHOT
ESHOT'ta çalışan tek hayvansever Nazif Öztürk değil elbette. Kurumun genel olarak hayvanlara bakış açısının olumlu olduğunu söyleyen Öztürk; “ESHOT'da çalıştığım için şanslıyım çünkü ESHOT'un garajlarında, 5 bölgede sahipsiz onlarca hayvana kol kanat geriyoruz. Köpekler, kediler garajda bizlerle birlikte. Onlara bakıyoruz, besliyoruz. Şoförler olarak biz sabah çıkıp akşam geliyoruz. Güvenlik ve atölye personeli kalıyor; hayvanlar onlara emanet. Mesela güvenlik görevlileri daha çok kedilerle ilgileniyor. Diğerleri köpeklerle... Mesela onlara yuva yapan personel var. Aramızda para toplayarak onlara hep birlikte bakıyoruz. Tedavi gibi durumlarda belediye veteriner işlerinden destek alıyoruz. ESHOT ulaşım daire başkanı ceyhun minareci ve eshot 3. bölge müdürü hüseyin taştan'a da ben buradan çok teşekkür ediyorum. Şimdiye kadar hiç sorun yaşamadık bu konuda. Hoşgörülü davranmaları sayesinde o hayvanların da sığınacak bir yerleri var. Ayrıca; yolcuların yanındaki hayvanların otobüslere alınması konusunda da olabildiğince hoşgörülü bir kurum ESHOT” diyor.
Hayali hayvan ambulansı şoförlüğü
Nazif Öztürk'e “En büyük hayaliniz nedir” diye sorduğumuzda cevabı hem mesleği hem de hayvan sevgisi ile iç içe oluyor: “Ben hayvan ambulansında şoförlük yapmayı çok isterdim. En büyük hayalim bu. Çünkü böylece hem mesleğimi yapabilirim hem de zor durumda olan, çok sevdiğim hayvanlara yardım etme fırsatım olur.”

Canlar için ek iş yapıyor
Sahipsiz canların besleme ve tedavisi hem zaman hem de para demek. Hayvansever şoför Öztürk, “Kazancımın çoğu hayvanlara gidiyor. Ev kredisi ödüyorum, bekarım zaten. Onun dışında kalan maaşımı hayvanlar için kullanıyorum. Hatta onlara daha çok kaynak yaratmak için hacamat gibi ek işler de yapıyorum. Boş zamanımın da yüzde 80'i hayvanlarla, yüzde 20'si denizle geçiyor” diyor.

Unutamadığı anısı
Nazif Öztürk karşısına çıkan onlarca olaydan aklında yer eden bir tanesini şöyle paylaşıyor: “767 Kemalpaşa Halilbeyli'de çalışıyordum. Armutlu ova yolunda sokak köpekleri gördüm. Araçta yolcu olduğu için yeri aklıma yazarak devam ettim. Mesai bitiminden sonra yanıma köpek maması alarak köpekleri gördüğüm yere gittim. Onları aynı yerde buldum mamaları verdim hepsi yemeye başladı, içlerinden göğüsleri bir hayli sarkık olan dişi hızlıca yedikten sonra gidip yolun karşısındaki incir ağacının altına saklandı, sonrasında yavru sesleri gelmeye başladı. Arkasından gittim. Daha en fazla 3 günlük olan 8 tane yavruyla karşılaştım. Yerleri dere içindeydi. Hem de duvarla ağaç arasına sıkışıp kalmış hareket edemiyorlardı. Yavruların kimisi annesinin altında kalıyordu. Köydeki arkadaşlardan yardım istedim. Yavruları ve anneyi arabaya koyup oradaki sanayi bölgesinde daha güvenli bir araziye götürdük. Fabrikalardan tedarik ettiğimiz malzemelerle geçici yuva yaptık, birkaç gün bu şekilde mamasını suyunu vererek baktık. Sonrasında Çandarlı'daki barınağımıza aldık, artık onlar da bütün yavrular gibi yuvalanmayı bekliyor ve sağlıkları yerinde.”