Enver Paşa, 1821 yılında İstanbul'da doğdu. Askeri eğitimini Soğukçeşme Askeri Rüştiyesinde alarak Harp Okulunu 1899 yılında piyade teğmeni olarak tamamladı. 1903 yılında Harp Akademisinden kurmay yüzbaşı olarak mezun olduktan sonra Selanik'teki Üçüncü Ordu'da görevlendirildi. 1906 yılında binbaşılık rütbesine terfi eden Enver Paşa, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurucularından biri olarak Makedonya'daki ihtilal hareketine katıldı. İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra "Hürriyet Kahramanı" olarak anılmaya başlandı.

Enver Paşa, 1908'de Genç Türkler İhtilali ile ülkenin tanınan bir ismi haline geldi. 1913 yılında yarbay olarak görev yaptı ve aynı yılın sonlarında albay unvanını elde etti. 19 gün sonra 1 Ocak 1914'te paşalığa yükselen Enver Paşa, 23 Ocak 1913'te İttihat ve Terakki tarafından düzenlenen Babıali baskınına katılarak Sadrazam Kamil Paşanın istifasını sağladı. Bu olay sonrası İttihat ve Terakki Cemiyeti iktidarını ele geçirdi ve Edirne'nin kurtarılmasında önemli rol oynayan Enver Paşa, 1914'te Sait Halim Paşa hükümetinde Harbiye Nazırı olarak görev yaptı. Aynı zamanda Şehzade Süleyman'ın kızı ile evlenen Enver Paşa, orduda bazı düzenlemeler yaptı ve Fransız modelini Alman stiline tercih etti.

Enver Paşa kimdir ne yapmıştır?

Enver Paşa, I. Dünya Savaşı'nın yenilgisi sonrası Türk halklarını bir araya getirmek amacıyla Almanya ve Rusya'da mücadele etti. Ancak Sovyet hükümetinin desteğini kaybedince, Orta Asya'daki Türk halklarını ayaklandırmak için gittiği Türkistan'da Bolşeviklere karşı yaptığı bir çatışmada öldü. Enver Paşa, 1914 yılında Padişah Abdülmecit'in torunu Naciye Sultan ile evlenerek Osmanlı hanedanına damat oldu. Bu evlilikten Türkân Mayatepek, Mahpeyker Ürgüp ve Ali Enver Akoğlu adlı çocukları oldu. Ayrıca, Enver Paşa, Genel Kurmay eski başkanlarından Kazım Orbay'ın kayınbiraderiydi.

Enver Paşa ülkeyi neden terk etti?

1922 yılı Şubat ayında, Enver Paşa, komutasındaki Basmacı birlikleriyle Duşanbe'yi ele geçirdi ve oradaki Sovyet garnizonunu esir aldı. Ardından Horasan bölgesine yürüyerek Kızıl Ordu birliklerinin Buhara ve Horasan'dan çekilmelerini istedi. Ancak 28 Haziran 1922'deki Kafiran Savaşı'nı kaybetmesiyle dağlara çekilmek zorunda kaldı. 4 Ağustos 1922'de Tacikistan'da, Belçivan yakınlarında Agop Melkovian komutasındaki Bolşevik Ruslarla yapılan bir çarpışmada, üzerine düşen havan topu sonucu hayatını kaybetti ve Çeğen köyüne gömüldü.

İsmail Enver, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde etkili bir askeri ve siyasetçi olarak bilinir. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin önemli liderlerinden biri olarak, 1913 yılında Bâb-ı Âli Baskını adlı askeri darbeyle cemiyetin iktidara gelmesine öncülük etmiştir. 1914 yılında Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na Almanya ile askeri ittifaka girmesine öncülük etmiştir. Savaş yıllarında Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili olarak askeri politikayı yönetmiştir. Aynı zamanda Ermeni Tehciri'nin hazırlanmasına katılanlardan biridir. I. Dünya Savaşı'nın sonunda, Almanya ve Rusya'da Türk halklarının bir araya getirilmesi amacıyla pek çok mücadele vermiştir. Orta Asya'da Basmacı Hareketi'nin başına geçerek Bolşeviklere karşı savaşmıştır. 4 Ağustos 1922'de bir çatışma sırasında Bolşevikler tarafından öldürülmüştür.

İsmail Enver, 1914 yılında Osmanlı hanedanına damat olarak Padişah Abdülmecid'in torunu olan Naciye Sultan ile evlenmiştir.

Enver Paşa'nın hayatında nasıldı?

Enver Paşa'nın aile yaşantısı nasıldı?

Enver Paşa, 23 Kasım 1881 tarihinde İstanbul Divanyolu'nda doğdu. Babası Hacı Ahmet Paşa, bir inşaat teknisyeni ve Malta sürgünüydü, annesi Ayşe Dilara Hanım'dır. Annesi Kırımlı bir Türk, baba tarafından ise soyu Gagavuz Türklerine dayanır. Ailenin en büyük çocuğu olarak, çocukluğu farklı şehirlerde geçti çünkü babası Hacı Ahmet Paşa farklı tayinlere gitmişti. Kardeşleri Nuri, Kâmil, Mediha ve Hasene'dir. Enver Paşa, Genelkurmay eski başkanlarından Kazım Orbay'ın kayınbiraderiydi.

Enver Paşa'nın amcası olan Halil Kut, "Kût'ül-Amâre Kahramanı" olarak anılmaktadır.

Enver Paşa nerede eğitim gördü?

Ailenin en büyük çocuğu olan Enver Paşa, çocukluğunu farklı şehirlerde geçirdi çünkü babasının tayinleri nedeniyle sürekli taşındılar. Üç yaşında İbtidaî Okulu'na ve daha sonra Fatih Mekteb-i İbtidaîsi'ne girdi. Ancak babasının Manastır'a tayin olması nedeniyle ikinci sınıftayken okulu bırakmak zorunda kaldı. Yaşı küçük olmasına rağmen, 1889 yılında Manastır Askeri Rüştiyesi'ne kabul edildi ve oradan 1893 yılında mezun oldu. 15. sırada girdiği Manastır Askerî İdadisi'nde eğitimine devam etti ve 1896 yılında 6. sırada mezun oldu. Harp Okulu'na geçti ve 1899 yılında 4. sırada piyade teğmeni olarak bitirdi. Harp Okulu'nda okurken kendisi gibi henüz öğrenci olan amcası Halil Paşa ile birlikte tutuklandı ve Yıldız mahkemelerinde yargılandı. Harp Akademisini 2. olarak bitirdi ve Osmanlı Ordusu’na kurmay subay yetiştiren Mekteb-i Erkân-ı Harbiye’nin 45 kişilik kontenjanına girmeyi başardı. Eğitiminden sonra, 23 Kasım 1902'de Kurmay Yüzbaşı olarak Üçüncü Ordu'nun emrinde Manastır 13. Topçu Alayı 1. Bölüğü'ne verildi.

Enver Paşa'nın ilk askerlik dönemi nasıldı?

Manastır 13. Topçu Alayı 1. Bölüğü'nde görev yaptı, Bulgar çetelerinin izlenmesi ve cezalandırılma görevi için yapılan harekâtlara katıldı.1903 yılı Eylül’ünde Koçana’da bulunan 20. Piyade Alayı’nın birinci bölüğüne, bir ay sonra 19. Piyade Alayı’nın birinci taburunun birinci bölüğüne nakledildi. Nisan 1904 tarihinde Üsküp’teki 16. Süvari Alayı’nda görevlendirildi. Ekim 1904 tarihinde İştip’teki alaya giden Enver Bey, iki ay sonra “sunûf-ı muhtelife” hizmetini tamamlayarak Manastır’daki karargâha geri döndü. Burada kurmaylık dairesinin birinci ve ikinci şubelerinde yirmi sekiz gün çalıştı, ardından Manastır Mıntıka-i Askeriyesi’nin Ohri ve Kırçova mıntıkaları müfettişliğine tayin edildi.7 Mart 1905'te kolağası oldu ve Bulgar, Rum ve Arnavut çetelerine karşı girişilen askerî harekâtta üstün başarılar gösterdi. Ödüllendirildi ve 13 Eylül 1906 tarihinde binbaşılığa yükseltildi. Bu çatışmalarda bacağından yaralanarak bir ay hastanede kaldı ve bu faaliyetler milliyetçilik fikirlerini etkilemiştir.Bu görev sırasında Bulgar, Rum ve Arnavut çetelerine karşı girişilen harekâtta üstün başarılar göstererek dördüncü ve üçüncü Mecidiye Nişanı, dördüncü Osmaniye Nişanı ve altın Liyakat Madalyası ile ödüllendirildi. Aynı yıl Eylül ayında Selânik'te kurulan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'ne on ikinci üye olarak katıldı. Cemiyetin Manastır örgütlenmesini kurma faaliyetlerinde yer aldı. İhtilal girişimlerine katıldı ve İstanbul'a davet edildi. Ancak 24 Haziran 1908 akşamı ihtilâlde öncü rolü oynayarak dağa çıktı.

Enver Paşa'nın hürriyet kahramanı ilan edilmesi?

Amcası Yüzbaşı Halil Bey ile görüşerek, Jön Türk Hareketi'nin Selânik'teki bir kolu olan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'ne (daha sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti) katılmaya karar verdi. (Tahminen Mayıs 1906) Bursalı Mehmet Tahir Bey'in rehberliği ile cemiyete kabul edildi ve kendisine cemiyetin Manastır şubesini kurma görevi verildi.

Enver Bey, İttihat ve Terakki hareketinin içinde yer alırken, Selanik Merkez Kumandanı Kurmay Albay Nazım Bey'i öldürme planının bir parçası olmuştu. 11 Haziran 1908 tarihinde gerçekleşen suikast girişimi sonrasında Divan-ı Harb'e sevk edildi. Ancak İstanbul'a gitmek yerine 12 Haziran 1908 gecesi, ihtilal başlatmak üzere Manastır'a doğru yola çıktı. Tikveş'e yöneldi ve cemiyeti orada yaymaya çalıştı. Bu hareket padişah tarafından II. Meşrutiyet'in ilan edilmesinde önemli rol oynadı.1908 yılında başlatılan ihtilal hareketlerinde yer aldı ve "hürriyet kahramanı" olarak kabul edildi. Meşrutiyet'in ilan edilmesinde önemli rol oynayan Enver Bey, 1908'de Rumeli Vilayeti Müfettişliği başkanlığına ve 1909'da Berlin askerî ataşesi olarak görevlendirildi. Bu görev, Almanya'nın askerî durumuna ve sosyal yapısına büyük hayranlık duymasına yol açtı ve onu Alman sempatizanı haline getirdi.

Enver Paşa Berlin Askeri Ataşeliği'nde ne yaptı?

Enver Bey, 1909 yılında Berlin Askeri Ataşesi olarak atandı ve bu sırada Alman kültürünü tanıdı ve etkilendi. 31 Mart Olayı patlak verdiğinde geçici olarak Türkiye'ye döndü ve Selânik'ten İstanbul'a giderek İsyanı bastırmak için Hareket Ordusu'na katıldı. Enver Bey, ordunun kurmay başkanlığını devraldı ve isyan bastırıldıktan sonra II. Abdülhamit tahttan indirildi ve yerine Mehmet Reşat geçti. İbrahim Hakkı Paşa kabinesinde Harbiye Nazırlığı görevi Enver Bey'e verilmedi, Mahmut Şevket Paşa'ya verildi.

Enver Bey, 12 Ekim 1910 tarihinde Birinci ve İkinci Ordu manevralarında yönetici olarak İstanbul'a geldi ve kısa bir süre sonra geri döndü. Mart 1911'de İstanbul'a çağrıldı ve 19 Mart 1911'de Mahmud Şevket Paşa ile görüştükten sonra, Makedonya'daki çete faaliyetlerine karşı alınacak tedbirleri denetlemek ve bölgede bir rapor hazırlamak için bölgeye gönderildi. Enver Bey, Selânik, Üsküp, Manastır, Köprülü ve Tikveş gibi yerleri ziyaret etti ve çetelere karşı alınacak önlemler üzerinde çalıştı, aynı zamanda İttihat ve Terakki'nin ileri gelenleriyle de görüştü.Enver Paşa, 11 Mayıs 1911 tarihinde İstanbul'a geri döndü ve 15 Mayıs 1911'de Sultan Mehmed Reşad'ın yeğeni Nâciye Sultan ile nişanlandı. 27 Temmuz 1911'de, Malisör isyanı sebebiyle İşkodra'da toplanan İkinci Kolordu'nun kurmay dairesi başkanı olarak, İstanbul'dan Trieste üzerinden İşkodra'ya gitmek üzere ayrıldı. 29 Temmuz'da ulaştığı İşkodra'da, Malisör isyanının bastırılmasında İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Arnavut üyeleriyle olan meselelerin hallinde önemli bir rol oynadı. Bu gelişmelerden sonra, Enver Paşa görev yerini Berlin'e taşıdı ancak İtalyanlar'ın Trablusgarp'a yaptığı saldırı nedeniyle yurda geri döndü. Orada, "Enveriye" denen asker şapkasını yaptı ve Osmanlı Ordusu'nun gözdesi oldu.

Enver Paşa Trablusgarp Savaşı'nda ne yaptı?

Enver Bey, İttihat ve Terakki Cemiyeti üyelerine İtalyanlara karşı bir gerilla savaşı yürütme fikrini kabul ettirmişti. Bu amaçla, Kolağası Mustafa Kemal Bey, Paris Ataşemiliteri Binbaşı Fethi (Okyar) Bey gibi isimlerle birlikte bölgeye gitmeye karar verdi. 8 Ekim 1911 tarihinde padişah ve hükümet yetkilileriyle bu durumu görüştükten sonra İstanbul'dan 10 Ekim 1911'de İskenderiye'ye gitmek üzere ayrıldı. Mısır'da ileri gelen Arap liderleriyle temaslar kurdu ve 22 Ekim'de Bingazi'ye hareket etti. Çölü geçerek, 8 Kasım'da Tobruk'a ulaştı. 1 Aralık 1911'de Aynülmansûr'da askerî karargâhını kurdu. İtalyanlar'a karşı yapılan muharebe ve gerilla harekâtında büyük başarılar elde etti.Enver Bey, 24 Ocak 1912'de Bingazi Mıntıkası'nın genel komutanlığına atandı ve 17 Mart 1912'de aynı zamanda Bingazi mutasarrıflığına da tayin edildi. 10 Haziran 1912'de kaymakam olarak görev yaptı. Kasım ayı sonunda, Balkan Savaşı'na katılmak için Bingazi'yi terk etti ve İskenderiye'den Brindisi'ye İtalyan bir gemiyle gitti. Viyana üzerinden İstanbul'a dönen Enver Bey, 1 Ocak 1913'te Onuncu Kolordu Kurmay Komutanlığı'nın başkanı olarak atandı.Ayrıca, Kâmil Paşa hükümetinin barış antlaşması yolunda yaptığı çabaları aleyhinde İttihat ve Terakki eylemlerinde öncü rol oynadı ve Harbiye nâzırı ile Kâmil Paşa'nın istifaya zorlanması ve yerine savaşa devam edecek bir hükümetin kurulması konusunda anlaştı.Bu fikri, Kâmil Paşa'nın görevde kalmasını isteyen Sultan Mehmed Reşad'a da kabul ettirmeye çalıştı. Enver Bey, Bingazi ve Derne'deki kuvvetlerin başına geçti ve hanedan damadı olmasının kazandırdığı saygınlıkla 20 bin kişiyi seferber etti. Ayrıca bölgeye hakim olmak için adına para bastırdı. Bir yıl süren mücadele sonunda, Balkan Savaşı'nın başlaması nedeniyle diğer Türk subaylarla birlikte İstanbul'a çağrıldı ve bölgeyi 25 Kasım 1912'de terk etti. Bu başarılı mücadelesi nedeniyle 1912'de yarbaylığa yükseldi.

Enver Paşa, Balkan Savaşı ve Bâb-ı Âli Baskını'nda nasıl bir rol oynadı?

Yarbay Enver Bey, Balkan Savaşı'na katılmak üzere Bingazi'den ayrılarak Çatalca'da düşman kuvvetlerinin durdurulmasında önemli bir rol oynadı. Ancak savaş yenilgi ile sonuçlandı ve Kamil Paşa hükümeti, Londra Konferansı'nda önerilen Midye-Enez sınırını kabul etmeye yanaşıyordu. İttihatçılar arasında yapılan ve Enver Bey'in de katıldığı bir toplantıda, hükümeti zor kullanarak devirmek kararı alındı. 23 Ocak 1913 günü Enver Bey'in öncülük ettiği Bâb-ı Âli Baskını gerçekleşti. Baskın sırasında Harbiye Nazırı Nâzım Paşa öldürülürken, Enver Bey Kamil Paşa'yı istifaya zorladı ve padişahı ziyaret ederek Mahmut Şevket Paşa'nın sadrazam olmasını sağladı. Bu şekilde İttihat ve Terakki Cemiyeti askerî bir darbe ile iktidarı ele geçirmiş oldu.

Enver Bey, Balkan Savaşı'na katılmak için Bingazi'den ayrıldıktan sonra, Çatalca'da düşman kuvvetlerini durdurmada önemli bir rol oynadı. Savaş yenilgi ile sonuçlandı ve Kamil Paşa hükûmeti Londra Konferansı'nda önerilen Midye-Enez sınırını kabul etmeye yanaşıyordu. İttihatçılar arasında yapılan ve Enver Bey'in de katıldığı bir toplantıda, hükûmeti zor kullanarak devirmek için karar alındı. Böylece, Enver Bey öncülük ettiği Bâb-ı Âli Baskını ile İttihat ve Terakki Cemiyeti askerî darbe ile iktidarı ele geçirmiş oldu. Bâb-ı Âli Baskını'ndan sonra Enver Bey direnişle karşılaşmadan Edirne'ye girdi ve "Edirne Fatihi" unvanını aldı. Rütbesi albaylıktan generalliğe yükseltildi ve Harbiye Nazırı oldu. Ayrıca, Sultan Mehmet Reşat'ın yeğeni Emine Naciye Sultan ile evlendi ve "Damad-ı Şehriyari" oldu.

Enver Paşa nasıl Harbiye Nazırı oldu?

Enver Paşa, Harbiye Nazırı olduktan sonra, orduda bazı değişiklikler yaptı. Öncelikle, binden fazla yaşlı subayı ordudan çıkardı ve genç subayları önemli pozisyonlara getirdi. Ayrıca, orduda Fransız modelini terk ederek Alman tarzını benimsedi ve birçok Alman subayı Türk ordusunda danışman olarak görevlendirdi. Enver Paşa, ayrıca alaylı subayların çoğunun işini sonlandırdı ve ordunun gençleşmesini sağladı. Üniformalar değiştirildi ve orduda okuryazarlığın artmasına çalıştı. Enver Paşa, Harbiye Nazırlığını Mahmut Şevket Paşa'nın suikast sonucu öldürülmesinden sonra kurulan Said Halim Paşa kabinesinde ve onun görevden çekilmesi üzerine 1917'de kurulan Talat Paşa kabinesinde de sürdürdü ve 14 Ekim 1918'e kadar devam etti.

Osmanlı'nın I. Dünya Savaşı'na girişi nasıl gerçekleşti?

Harbiye Nazırı olarak görev yapan Enver Paşa, 2 Ağustos 1914'te Türkiye ve Almanya arasında imzalanan gizli bir ittifak anlaşmasının imzalanmasında önemli bir rol oynadı. 10 Ağustos tarihinde izin verilen iki Alman kruvazörünün 29 Ekim'de Rus limanlarına ve gemilerine saldırması için gerekli onayı verdi. 14 Kasım tarihinde Fatih Camii'nde okunan Cihad-ı Ekber ilanı ile devlet resmen I. Dünya Savaşı'na katılmış oldu.

Sarıkamış Harekâtı nasıl gerçekleşti?

Enver Paşa, I. Dünya Savaşı sırasında Harbiye Nazırı olarak üstlenerek askerî harekâtın yönetimini ele aldı. Özellikle Sarıkamış Kış Harekâtı'nın komutanlığını üstlendi ve ocak 1915'te gerçekleşen harekâtta Türk birlikleri tam bir bozgun yaşadı. Enver Paşa, ordunun komutasını bıraktı ve İstanbul'a döndü ve savaş boyunca başka hiçbir cephede komutanlık üstlenmedi. Uzun bir süre İstanbul basınında Sarıkamış hakkında herhangi bir haber veya yayın yapılmasına izin vermedi.26 Nisan 1915'te Harbiye Nazırlığı'nın yanı sıra Başkomutan Vekili olarak atandı. Eylül ayında korgeneralliğe yükseldi.

Enver Paşa'nın Ermeni çetelere karşı mücadelesi nasıl gerçekleşti?

Enver Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na girdiğinde Harbiye Nazırı olarak askerî harekâtın yönetimini üstlendi. Ancak, 3. Ordu'nun Doğu Cephesi'nde gerçekleşen Sarıkamış Kış Harekâtı'nda Türk birliklerinin tam bir bozguna uğraması sonucu ordunun komutasını Hakkı Hafız Paşa'ya bıraktı ve İstanbul'a döndü. Uzun bir süre İstanbul basınında Sarıkamış hakkında herhangi bir haber veya yayın yapılmasına izin vermedi. 1915 yılında Dahiliye Nazırı Talat Paşa'ya gönderdiği bir telgraf ile isyancı Ermenilerin bölgeden uzaklaştırılmasını istedi ve Tehcir Kanunu çıkarılarak yürürlüğe konuldu.

Enver Paşa, 1917 yılında savaş sırasında elde edilen bazı zaferlerden dolayı orgeneralliğe yükseltildi. Örneğin, Kut ül-Amare'de İngilizlerin tutsak edilmesi ve Kafkasya cephesinde Ruslarla yapılan mücadelelerde kazanılan başarılar bunlar arasında yer almaktadır.

Enver Paşa' Yurt dışına kaçtı mı?

Enver Paşa, Osmanlı ordusunun Filistin, Irak ve Suriye'de İngilizler karşısında sürekli yenilgiye uğradığının farkına vardı. Bu nedenle, Osmanlı Devleti'nin savaştaki yenilgisi kesinleşti. 14 Ekim 1918'de Talat Paşa kabinesi, ateşkes anlaşmalarını kolaylaştırmak için istifa etti ve Enver Paşa'nın Harbiye Nazırlığı görevi de sona erdi. İngilizlerin İttihat ve Terakki üyeleri hakkında yakalatma emri çıkardıktan sonra, Enver Paşa ve arkadaşları bir Alman torpidosuyla yurt dışına kaçtı. İstanbul'da Divan-ı Harp, onların rütbelerini geri aldı ve gıyabında ölüm cezasına çarptırdı. 1 Ocak 1919'da hükûmetçe askerlikten ihraç edildi.

İttihat ve Terakki nasıl örgütlendi?

Enver Paşa, 1918 kışlarını kimliğini gizleyerek Berlin'de geçirirken, İttihat ve Terakki'yi yeniden örgütleme çalışmalarına girdi. Almanya'daki devrimci ayaklanmalara katılmak için, Berlin'de Sovyet siyaset adamı ve gazeteci Karl Radek ile görüştü ve onun davetiyle Moskova'ya gitmek üzere yola çıktı. Ancak 1920'de Moskova'ya gitmeyi başardı ve orada Sovyet Dışişleri Bakanı Çiçerin ve Lenin ile görüştü. Ayrıca, 1920 yılında Bakü'de gerçekleşen Birinci Doğu Halkları Kurultayı'na Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ı temsilen katıldı. Ancak kongre önemli sonuçlar getirmedi. Enver Paşa, Sovyetlerin Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerdeki milliyetçi hareketleri gerçekten desteklemediği izlenimini alarak Ekim 1920'de Berlin'e döndü. 15 Mart 1921'de Talat Paşa'nın öldürülmesinden sonra, İttihat ve Terakki'nin başlıca önderi durumuna geldi.

Enver Paşa, 1921 yılında tekrar Moskova'ya gitmiş ve Ankara Hükûmeti tarafından gönderilen Bekir Sami Bey başkanlığındaki Türk delegeleriyle görüşmüştür. Ancak, Millî Mücadele hareketine katılmaya çalışmasına rağmen kabul edilmemiştir. Eski İttihatçılar arasında, Mustafa Kemal Paşa'nın yerini almasını isteyenler de vardı. Temmuz ayında Batum'da bir İttihat ve Terakki kongresi düzenlendi ve Enver Paşa, Yunan saldırısının başlamasına rağmen Anadolu'ya giremeyince hayalleri gerçekleşmemiştir.

Basmacı Hareketi nedir? Enver Paşa Nasıl Öldü?

Enver Paşa, Anadolu'da ikilik yaratmamak ve kendisi için bir başarı şansı görmediğinden, yanında Teşkîlât-ı Mahsûsa'nın eski liderlerinden Kuşcubaşı Hacı Sami Bey ve bir grup eski İttihatçı ile birlikte, Orta Asya'da Bolşevik Ruslara karşı Türkistan bağımsızlık hareketini yürüten Basmacılara destek olmak amacıyla Aşkabat ve Merv'e uğradıktan sonra Ekim 1921 tarihinde Buhara'ya gitti. 8 Kasım'da Türk subaylarla birlikte yola çıktı ve 19 Kasım'da Akbulağ, 21 Kasım'da Başçardak kışlağına ve 24 Kasım'da Korgantepe'ye ulaştı. Ancak, burada Basmacı reislerinden İbrahim Lakay tarafından bir Cedidçi ve Rus casusu olarak şüphelenildiği için 1 Aralık 1921'de tutuklandı. Şubat 1922 sonunda kurtulan Enver Paşa, Basmacıları örgütlemek için Duşanbe ilerisindeki kışlaklara geri döndü. 24 Temmuz'da Ruslar'ın Duşanbe'yi alması sonrası geri çekilirken, Satılmış kışlağına vardı. Daha sonra Belcuvan bölgesindeki Abı-Derya mevkiine geçti ve son karargahını burada kurdu.

Enver Paşa, Bolşevik Rusya'ya karşı Türkistan bağımsızlık hareketini yürüten Basmacılar'a destek vermek amacıyla Orta Asya'ya gitme kararı aldı. Bakü'yü terk etti ve Aşkabat, Merv, Buhara gibi yerlere uğradı. Sonrasında Türk subaylarıyla birlikte yola çıktı ve Akbulağ, Başçardak kışlağı ve Korgantepe gibi yerlere ulaştı. Ancak İbrahim Lakay tarafından bir Cedidçi ve Rus casusu olabileceğinden şüphelenildiği için tutuklandı. Şubat sonunda kurtulunca tekrar Duşanbe ilerisindeki kışlaklara gitti. Ancak Ruslar'ın Duşanbe'yi alması üzerine geri çekilerek Satılmış kışlağına vardı. Son olarak Abı-Derya mevkiinde kurduğu karargâhında 4 Ağustos 1922'de düzenlenen kurban bayramı töreninde maiyetinde kalan askerlerle bayramlaşırken Yakov Melkumov komutasındaki bir Rus müfrezesinin baskınına uğradı ve yanındaki atlılarla birlikte çarpışmada öldürüldü. Cenazesi Cegan Tepesi'ne getirilerek orada defnedildi.

Enver paşa'nın mezarı nerede?

Enver Paşa'nın mezarının konumu, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in 1995 yılında yaptığı Tacikistan seyahatinde ortaya çıktı. İletişimler sonrası, Belcivan kentine yakın Obtar köyünde bulunan mezar, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Münif İslamoğlu liderliğinde oluşan bir uzman ve bilim adamlarından oluşan bir heyet tarafından 30 Temmuz 1996'da açıldı. Cenaze, diş yapısından Enver Paşa'ya ait olduğu anlaşılınca, Tacikistan'daki siyasi karışıklıklar nedeniyle zorlukla Duşanbe'ye getirildi ve burada Türk bayrağına sarılı bir tabuta konularak İstanbul'daki resmi tören için hazırlandı.

Enver Paşa'nın naaşı, 3 Ağustos 1996 tarihinde İstanbul'a getirildi ve bir gece Gümüşsuyu Askeri Hastanesi'nde tutulup, 4 Ağustos 1996'da, Şişli Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Abide-i Hürriyet Tepesi'nde İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kültür Bakanlığı tarafından hazırlanan Talat Paşa'nın yanındaki mezara defnedildi. Törene dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan, Devlet Bakanı Abdullah Gül, Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna, Kültür Bakanı İsmail Kahraman, ANAP Milletvekili İlhan Kesici, İstanbul Valisi Rıdvan Yenişen ve Enver Paşa'nın torunu Osman Mayatepek gibi önemli kişiler katıldı.

Editör: Utku Çelik