Çeşitli sebeplerle yurtlarından ayrılarak başka ülkelerde yaşamlarını sürdürmeye çalışan göçmenlerin, Türkiye’deki iş hayatını değerlendiren DİSK Birleşik Metal İşçileri Sendikası Toplu Sözleşme Uzmanı İrfan Kaygısız, ucuz iş gücünün getirdiği sorunlara değinerek, çözüm yolunu gösterdi. Türkiye’de göçmenlere yönelik farklı hukuki statüler olduğunu ve çalışma hakkının da bu statülere göre farklılık gösterdiğini hatırlatan Kaygısız, çalışma izni verilen kayıtlı göçmen sayısının oldukça az olduğuna dikkat çekti. Kayıtsız çalıştırıldıkları için patron karşısında savunmasız kalan göçmen işçilerin, sendikalı olmasının yasal olarak mümkün olmadığına değinen Kaygısız, “Geleneksel sendikal yaklaşımlarla kayıtsızlar ve dolayısıyla göçmenler örgütlenemez. Sendikalar, bu kesimlerin örgütlenmesi için daha esnek davranmak zorundalar. Kendi örgütsel yapısını da buna uyumlu hale getirmeli ve 'resmi üyelik' gibi bir tutum içinde olmaktan vazgeçmeli; göçmenlerle geleneksel üyelik ilişkisi dışında bir ilişki biçimi tarif etmeli ve buna göre bir çalışma içinde olmalıdır. Göçmen işçilerin sendikal örgütlenme çalışması, bugün için üye yapmak değildir; onları bilgilendirme, çalışma ve yaşama koşuları bakımından karşı karşıya kaldıkları tüm haksızlıklar karşısında savunma, hukuki ve fiili desteğe kadar geniş bir dayanışma ilişkisi olarak ele alınmalıdır. Üyelik bir sonraki adımdır” diye konuştu.

‘ÇALIŞMA İZNİ’ ÖZENDİRİLMELİ

Ucuz iş gücüne karşı alınması gereken önlemler hakkında bilgi veren Kaygısız, “Göçmenler genellikle pis, tehlikeli ve vasıf gerektirmeyecek işlerde çalışmaktadır. Patronlar da kaçak, kayıtsız ve göçmen işçiyi nimet gibi görmektedir. Patronlar sadece kayıtsız göçmen işçiyi ucuza çalıştırmamakta, ucuza çalıştırılan göçmeni emsal gösterip yerli işçinin ücretini de aşağıya düşürmeye çalışmaktadır” diyerek temel soruna dikkat çekti. Ucuz işçiliğin giderilmesinin başlangıç adımı olarak ‘çalışma izni’ almayı kolaylaştırmak gerektiğini vurgulayan Kaygısız, “Sorunun öncelikli çözümü, çalışma izninin tüm göçmenler için hemen tanınmasının ardından tüm göçmenlere mültecilik hakkının tanınmasıdır. Mültecilik anlamında hukuki statü değişikliği, çalışma izni başta olmak üzere bir dolu sorunun çözülmesini sağlayacaktır” dedi. Ayrıca, patronların göçmen işçiler için çalışma izni almaya yanaşmadığına değinen Kaygısız, “Göçmen istihdamında sadece çalışma izninin verilmesi bu kesimin istihdamının sağlanması için yeterli değil; istihdamın devlet tarafından özendirilmesi ve bazı yükümlülüklerin devlet tarafından karşılanması ile çözüm için önemli adımlar atılmış olacaktır” şeklinde konuştu.

IRKÇILIĞI TETİKLİYOR

Yerli işçilerin, işsizlik ya da ucuz iş gücünün nedeni olarak göçmenleri gördüğüne ve öfkelerini de onlara yansıttıklarına dikkat çeken Kaygısız, bu durumun iktisadi krizin derinleştiği ve işsizliğin, yoksulluğun arttığı dönemlerde daha da yoğun yaşandığına değindi. İşçilerin öfkelerini göçmenlere yöneltmesinin de doğru olmadığını belirten Kaygısız, “İşçilerin ücretlerini düşüren açgözlü patronlardır. Yerli işçi öfkesini patrona yönelteceğine maalesef kendi sınıfından göçmene yöneltiyor. Yerli işçinin yaşadığı sorunların kaynağının göçmen işçi olmadığı anlatılamadığı sürece, bu yönelim devam edecektir. Bu görev, işçi sınıfının sendikal ya da siyasal tüm toplumsal örgütlenmelerinin öncelikli görevleri arasındadır. Üstelik, en acil görevlerimiz arasındadır” sözlerini kaydetti.