Erkan BATMAZ (SES İzmir Şube Eşbaşkanı)

Ülkemizde Mart ayında başlayan pandemi süreci, onu takip eden aylarda giderek tırmanışa geçmiş, ülke genelinde birçok hastane, kimi illerde özel hastaneler dahil olmak üzere acil vakalar dışında pandemi hastanesine dönüştürülmüştür. Pozitif ve semptom gösteren tüm olgular hastaneye yatış yaparak takip edilmiş, tedavi ve izolasyonları sağlanmıştır. Sürecin devamında tedbirler ve kısıtlamaların, gecikmesi ve yeterli olmamasına rağmen önlemlerin hayata geçirilmesiyle olası yeni temas ve vakaların artmasının bir nebze de olsa önüne geçilmeye çalışılmıştır.

1 Haziran itibariyle vaka sayılarının yeterince düştüğü öngörüsüyle yeni normale geçilmiş her şey çok hızlı bir şekilde olağanlaştırılmıştır. Aslında epidemiyolojik ve bilimsel veriler ışığından uzak yeni normalin, telaşla hayata geçirilmesinin temel nedeni ekonomik kaygılar olduğu hepimiz tarafından bilinmekte. Sağlıkta dönüşümle birlikte ticarileşen sağlık sistemi bu sürede ekonomik kayıplara uğradığı için bir an önce normal hasta kabulüne geçmiş. Var olan Kovid-19 kliniklerini ve yoğun bakım ünitelerini kapatarak hastanelerde belirli sayıda klinik ve yoğun bakım üniteleri ayarlaması yapılmıştır. Böylece yoğun bakım gerektirmeyen pozitif vakaların evde izolasyonuna geçilmiştir.

Bugün gelinen noktayı 1. dalganın ikinci pikinin yaşandığını tespit ediyoruz. Hastanelerin doluluk oranlarına göz önüne alındığında, pozitif vakaların evde izolasyon koşullarına bakılmaksızın, ev, işyeri temaslılarında dahil olmak üzere evde izole olmaları istenmiş takipleri testleri ve ilaç dağıtım işleri de sağlık emekçilerine yüklenmiştir. Evde izolasyon koşullarının imkânsız olduğunu artan vaka sayılarıyla görmekteyiz. Ev temaslılarından alınan testler hemen ertesinde neredeyse tamamı pozitif olup yeni baştan izleme alınarak sahada çalışan ekibin işini de zorlaştırmaktadır. Evde izolasyon vakaların hızla artmasına neden olurken sürü bağışıklığı uygulaması sorusu akıllardan geçmiyor olması imkânsız. Pozitif vakalara filyasyondaki sağlık emekçileri ne kadar durumun önemini ve alınacak tedbirleri anlatsa da ev halkı bir arada olduğu için bulaş kaçınılmaz olmaktadır.

Evde izolasyonda kalması gereken olguların, ev ortamlarının uygunluğu, sosyoekonomik durumları göz ardı edilerek evde takip ve tedavileri ile birlikte kısa sürede hem İzmir yerelinde hem de tüm ülkede bulaş pik yapmıştır. Oysa pozitif vakalar hijyen beslenme ve barınma ihtiyaçlarının sağlanabileceği otel, yurt, kurum misafirhaneleri gibi yerlerde izole ve takipleri yapılsaydı bulaş riski azalmış olabilirdi. Israrla evde izolasyon devam etmektedir. Hastalara verilen ilaçların yan etkileri düşünülmeden kullanılması istenmekte, çoğu hastadan geri dönüşler ise maalesef olumsuz yönde olmaktadır. Geçtiğimiz hafta ev izolasyonunda olan 2 vatandaşımızın ölüm haberi durumun vahim tablosunu göz önüne seriyor. İlaçların yan etkilerinin ya da ağırlaşan semptomların takibini yapmanın olanaklarının ortadan kalkması halk sağlığını tehlikeye atmaktadır.

Halka her akşam açıklanan vaka sayılarının güvenilirliğinin sorgulandığını hepimiz biliyoruz. Artan vaka sayılarıyla birlikte sahada filyasyon da çalışan sağlık emekçilerinin vakalara yetişme hali kalmamış, tükenmişlerdir. Uzayan mesaileri saat 8.30'da başlayıp gece 24:00’lere kadar devam etmekte olup özel ve aile hayatları yok edilmiş, aynı zamanda verilmeyen izinleri ile uğradıkları maddi hak kayıpları sağlık emekçilerinin dayanma gücünü bitirmiştir. Diğer bir yandan direk virüse maruz kalıp hastalanmaları, aynı zaman da Kovid-19’dan yitirdiğimiz meslektaşlarımızın, dostlarımızın acısı biz sağlık emekçilerinin moral ve motivasyonlarını da bozmuştur. Hem ruhsal hem de fiziksel olarak oldukça yıpranan sağlık emekçilerinin salgın ile mücadele ederken, çalıştığı kurumlarda veya sahada canını dişine takıp çalışan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin Kovid-19 bulaşının bir an önce meslek hastalığı kabul edilmesi gerekmektedir. Gittikçe azalan sağlık çalışanı sayısını bir an önce KHK ile işlerinden ihraç edilen, güvenlik soruşturmalarıyla atanmayan sağlık çalışanları ile istihdam sağlanmalı. Çöken sağlık sistemini az sayıyla şimdiye kadar özveriyle emek harcayan sağlık emekçisi ile sürdürülebilmiştir. Ama artık yeter. Hastalanıyoruz, ölüyoruz, tükeniyoruz.