Hükümet salgının başından itibaren sermayeyi koruma tercihini ortaya koymuş, zaten sınırlı olan destekler büyük oranda işverenlere akıtılmış, milyonlar işini, aşını, gelirini kaybederken sermayenin karları salgın süresince artmıştır. Bu tercihler değişmelidir. Salgın süresince yurttaşlarına iş ve gelir güvencesi sağlamak bir lütuf değil, Anayasa'daki sosyal devlet ilkesi gereği hükümetin bir görevidir.

***

Kısa çalışma ödeneği sürdürülmeli ve ödenek için aranan önkoşullar kaldırılmalı, ödeneğin alt sınırı asgari ücret olmalıdır. İşten çıkarma yasağı salgın boyunca bütün istisnaları kaldırılarak devam edilmeli, Kod-29 zulmüne son verilmelidir. Ücretsiz izin uygulamasına son verilmeli, salgın ve işten çıkarma yasağı döneminde işin durması durumunda özel sektörde çalışan işçilere kısa çalışma ödeneği uygulanmalıdır. İşsizlik Sigortası Fonu sadece işçilere tahsis edilmeli ve Fon'dan yapılan işveren destek ve teşvikleri durdurulmalıdır. Kayıt dışı çalışanların ve yoksul yurttaşların geçimini sağlamak üzere düzenli bir asgari gelir desteği sağlanmalıdır.

Bugün kısa çalışma ödeneği desteğinin sonlandırılması, milyonlarca işçiyi işsizlik tehlikesiyle ve “ücretsiz izin” adı altında günlük 47 lira ile yaşama dayatmasıyla karşı karşıya bırakacaktır.

14 milyon civarındaki kayıtlı işçinin 6.2 milyonunu Kovid-19 döneminde iş ve gelir kaybına uğradığı, aylık ortalama iş kaybı 4.4 milyona yaklaştığı ülkemizde, hükümet etkili sosyal politikalar üretmedi. Ülkeyi yönetenler salgının başından beri Anayasa’nın sosyal devlet ilkesinin gereğini yerine getirmekten ısrarla kaçındı. Bunun sonucunda Türkiye, Meksika ve Arnavutluk ile beraber dünyada Kovid-19 nedeniyle yurttaşlarına en az gelir desteği sağlayan üç ülke arasında yer aldı. Türkiye G20 ülkeleri içinde gelir ve harcama desteği en düşük olan ülke oldu.

***

Kovid-19’un toplumsal ve ekonomik etkilerini hafifletmeye yönelik destekler hâlihazırda bu kadar zayıf iken ve yeni destekler gerekiyorken kısa çalışma ödeneğinin sona ermesinin yaratacağı ağır sonuçları tahmin etmek hiç de zor değil. Salgın sürerken, hatta yeniden yükseliş eğilimine girerken salgın sırasında yapılan ödeneklerden vazgeçilmesi kabul edilemez. Kısa çalışma ödeneğinin kaldırılması işçilerde iş ve gelir kayıplarına yol açacaktır.

İşçiyi, emekçiyi, halkı bu pandemi sürecinin yıkımından koruyacak en küçük bir politikanın bile hayata geçirilmediği Pandemi bir yılını geride bıraktığı bütün dünyada milli gelirine oranla işçisine emekçisi ve halkına en az destek veren 2 ülkeden biri biziz. Türkiye sağlık harcamaları dahil olmak üzere milli gelirin sadece yüzde birini yurttaşlarına destek olarak aktardı. İşçi sınıfına hiçbir katkı verilmedi. Sosyal koruma kalkanı adı altında 55 milyar lira aktardık denildi, ama o paranın nereden geldiğine baktığımızda da görüyoruz ki hepimizin alın teri ile oluşan toplam değer olan bütçeden bir kuruş vermediler. Kısa çalışma ödeneği, işsizlik maaşı ve aynı zamanda ücretsiz izin dayatmasına maruz kalan işçi arkadaşlarımıza verilen nakit ücret desteğinin hepsi zaten işçiye ait olan işsizlik sigortası fonundan verildi. Bu dönemde bile işsizlik sigortası fonu kaynakları yani işçinin parası işçiden daha fazla patronlara akıtıldı. Pandemin başından itibaren ücretsiz izin dayatmasına maruz kalan işçilere verilen nakit ücret desteğinin toplamı 6 buçuk milyar ama aynı dönemde patronlara teşvik ve destek diye yine fondan yapılan ödeme bunun tam 3 katıdır.

***

Pandemi nedeniyle işten çıkarmaların yasak olmasına rağmen işten çıkarma yasağı ile birlikte işverenlere işçileri tek taraflı ücretsiz izne çıkarma hakkı verdiler. İki buçuk milyona yakın işçi arkadaşımız ücretsiz izin dayatması ile ne zaman çağrılacakları belli olmadan, hatta çağırılıp çağırılmayacakları bile belli değilken açlığa mahkum edildi. İşverenler Kod- 29'u bu pandemi süresince ellerinden geldiği kadar suiistimal ettiler. İşverenler daha önceki süreçlerde işçinin tazminatını vermemek için sürekli Kod-29'u kullandı. İşçiler sendikalı olduğunda bunun önünü kesmek için kullandı. Şimdi de pandemi sürecinde var olan bu işten çıkarma yasağını delmek için Kod-29 ile binlerce işçi arkadaşımız işten çıkarıldı. Kod-29 iş kanununda ahlak ve iyi niyete uymayan haller diye tarif edilir ama altındaki maddeleri okursanız tüyleriniz ürperir. Kod-29 bir damga gibidir. Kod-29 bir kara listedir. Hele kadın işçiler için daha ağır bir kara listedir. Kod-29’la işten çıkarılan bir işçinin kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı olmaz, aynı zamanda işsizlik maaşı alamaz, bir daha başka bir iş yerinde iş bulması çok zordur. Çünkü ahlak dışı nedenle işten çıkarıldığı görülüyor kağıt üzerinde. Pandemide artık çok ciddi bir zulüm halini alan bu Kod-29 uygulamasına, Kod-29 zulmüne derhal son verilmelidir.