Haber/ Gökçe ADAR

DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Türkiye'de yaşanan krizin saklanamayacağını söyleyerek, uygulanan yanlış politikalar sonucunda krizden en çok etkilenenlerin işçi kesimi olduğunu ifade etti. Önlemler alınmazsa, ekonomik krizin daha da çok hissedileceğini ifade eden Sarı, şöyle konuştu: “Türkiye ağır bir ekonomik krize sürüklenmektedir. Krizi en kestirme özetleyen veriler, doların fiyatı, enflasyon, işsizlik ve faizlerdir. Türkiye ekonomisi hem yüksek enflasyon, hem durgunluk, hem de küçülme ve yüksek işsizlik kıskacında birkaç yıl sürebilecek ve enflasyon içinde durgunluk olarak adlandırılan bir stagflasyon sürecine girebilir. Nitekim ekonomideki daralma siyasi iktidar tarafından da kabul edilmektedir. Daha önce ortalama 5.5 olarak hedeflenen büyüme 2019 için büyüme hedef 2.3’e düşürülmüştür. Bu hedefin oldukça iyimser olduğunu büyümenin daha da küçük olacağını söylemek mümkündür. 2.3’lük büyüme hedef ekonomide durgunluğun itirafıdır. Bunun maliyeti işsizlik olacaktır. Türkiye’nin 2018’de başlayan ekonomik krizi, bir yandan çarpık biçimde küreselleşen dünya ekonomisinin rantlarından pay kapmaya çalışan, ancak bir yandan da 'yerli ve milli olsun' söylemiyle pekiştirilen küresel neoliberalizmin sonucudur.”

Saldırılara işaret ediyor

Yeni Ekonomik Program'ın işsizliğe ve enflasyona göre kalıcı önemler içermediğini ifade eden Sarı, programın işçi haklarına yönelik yeni saldırıların yapılabileceğine işaret ettiğini dile getirdi. Sarı, "İşçiler krizin yaratıcısı ve sorumlusu değiller. Bu nedenle krizin faturasının işçilere, çalışanlara kesilmesi kabul edilemez. Ciddiyetten ve içerikten yoksun 'aynı gemideyiz' söylemiyle krizin bedeli işçilere ve kamuya ödettirilemez. Yeni Ekonomik Program işsizlik ve enflasyona karşı kalıcı önlemler içermezken işçi haklarına dönük yeni saldırıların işaretlerini taşıyor. İşçiler açısından kapanmış ve tartışılması söz konusu olmayan kıdem tazminatı fonu tekrar gündeme getiriliyor, esnek çalışmanın artırılmasından söz ediliyor. Krizle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu konular krizin faturasını işçilere kesmek için gündeme getirilmektedir. Hükümeti kıdem tazminatı fonu ve esnek çalışma konularını gündeme getirmemesi için uyarıyoruz" diye konuştu.

Faturayı emekçiye kestirmeyiz

DİSK olarak krizin faturasını emekçilere kestirmeyeceklerinin altını çizen Sarı, önerilerini ise şöyle sıraladı: “Asgari ücret yıl sonu beklenmeden derhal yeniden belirlenmelidir. Tüm ücretlere derhal enflasyon zammı yapılmalıdır. Kadroya alınan taşeron işçilerin ücretleri derhal iyileştirilmelidir. Emekli aylıkları ve gelirleri derhal güncellenmelidir. Asgari ücret net ödenmeli ve gelir vergisi yükü düşürülmelidir. KDV ve diğer dolaylı vergiler düşürülmelidir. Kamu mal ve hizmetlerine zam yapılmamalıdır. Üretken olmayan yatırımlar durdurulmalıdır. Toplu işten çıkarmalar yasaklanmalı ve yargı iznine bağlanmalıdır. İşsizlik sigortası fonu krize karşı işçiler yararına kullanılmalıdır. İşsizlik sigortasından yararlanma koşulları kolaylaştırılmalıdır. Ücret garanti fonundan yararlanma koşulları genişletilmelidir. Kısa çalışma ödeneği uygulamasına olanak sağlanmalıdır.”

Yapısal sorunların sonucu

Memiş Sarı, ekonomik krizi yapısal sorunların bir sonucu olarak değerlendirerek, "Türkiye’nin 2018 krizini küresel kapitalizmin yapısal koşullarından bağımsız olarak değerlendirmemeliyiz. Yapısal koşulları zaten oluşmuş olan bu kriz ortamının ilk örneğinin Türkiye olması da kuşkusuz, Türkiye’nin iç sorunlarının yoğunluğuyla ilgilidir. Hukukun üstünlüğünün yadsınması, hukuk, adalet ve denetleyici kurumların çökertilmesi; ekonomi bürokrasisinde liyakat ilkelerinin yadsınarak ahbap-çavuş kapitalizmine dayalı bir örgütlenme modelinin dayatılmasıdır" dedi.