Yazan/ Ahmet DOĞRUYOL (Demokratik Sağlık Sen İzmir İl Başkanı)

Gönül ister ki liyakat diyelim.

Maalesef diyemiyoruz. Yıllardan bu yana sağlık camiasının içerisindeyiz. Hasbelkader uzun süredir sivil toplum kuruluşlarında görev yapmamızdan dolayı pek çok bürokratımızı tanıdığımızı düşünüyorum.

Süreç içerisinde pek çok liyakat sahibi arkadaşımız küstürüldü, kırıldı, köşelerine çekildiler. Sıradan memuriyetlerine devam ediyorlar. Peki yerlerine kim geldi? Devlete millete hizmet etme gibi bir derdi olmayan, liyakatleri olmadığı için, siyasi erke sadakat gösteriyorlarmış gibi yapıp,

aslında kendi menfaatlerinden başka bir şey düşünmeyen bir gurup bazı koltukları doldurdu. Elbette görevini halisane niyetlerle yapanlardan söz etmiyoruz. Ancak; son zamanlarda öyle bir hale geldik ki, somut olan haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlikler bile kapatılmak için çabalanıyor.

Ve bu durum çalışanlar ve konudan bilgisi olan vatandaşlar arasında güven bunalımına sebep olmakta.

Liyakatsiz yöneticiler sayesinde bir zamanların en iyi hizmet veren hastaneler bile bu günlerde vatandaş tarafından tercih edilmeyen kurumlar olmuş. Personelin motivasyonu düşmüş, personel kurumdan başka kurumlara kaçmak için çabalıyor. Poliklinik sayısı azalmış, ameliyat sayısı azalmış ancak hiçbir kimse burada ne oluyor? Toparlayalım demiyor.

Bir bürokratın bazı basın yayın organlarında aleyhte pek çok haberi çıkmış, bakıyorsunuz aynı kurumda yada bir başka kurumda göreve devam ediyor.

Diğer taraftan bakıyorsunuz, elinden geldiğince doğru dürüst iş yapmaya çalışan bürokrat görevden alınmış. Maalesef siyaset kamu kurumlarının kılcal damarlarına kadar sirayet etmiş. Kurumlarda çalışanlar mutsuz. Huzursuz.

Kurumlarımızda çalışan personelin a partili, b sendikasına üye gibi nedenlerle farklı muamele görmesi çalışanlar arasındaki huzursuzluğu maalesef derinleştirmekte. Usulsüz mevzuata uygun olmayan görevlendirmeler, Sağlık Bakım Hizmetleri Müdür muavininin olduğu kuruma usulsüzce yıllardır gündüz süpervizörü adı altında bir hemşireyi diğer personellerin gözünün içine sokarak korursanız o kurumda huzursuzluğun sebebi olursunuz. Bir hastane acilindeki sorumlu hemşireyi sudan bahanelerle görevinden alıp, geçici görevle başka kurumdan gelen personeli a sendikasına üye diye sorumlu yaparsanız huzursuzluğun sebebi olursunuz.

Hastanelerde çalışanlar doktorundan hemşiresine hepsi bizim personelimiz. Liyakat sahibi olduktan sonra, çalışanlar arasında ayrımcılık yapmadıktan sonra hangi koltukta kim oturuyor çok önemli değil.

Önemli olan çalışanlarımızın dili, dini, ırkı, mezhebi, meşrebi siyasi görüşü değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin birlik ve bütünlüğü içerisinde olması.

Her siyasi elinin altında kullanabileceği bürokrat arar. Ancak bürokratlarımızın da bir duruş sergilemesi gerek. Kamu kurumlarımızda sadakat değil, liyakat arıyoruz.