Haber/ Gökçe ADAR

Metal iş kolunda Türk-İş, Hak-İş ve DİSK'e bağlı 130 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi uyuşmazlık süreciyle sonuçlandı. Türk-İş'e bağlı Türk Metal sendikasının grev kararını ilan etmesi sonrasında Birleşik Metal-İş İzmir Şube Başkanı Ali Çeltek, kendi sendikalarında da grev çanlarının çaldığını söyledi. Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile işçi sendikaları arasında süren toplu sözleşme görüşmelerinde metal işçilerinin yüzde 34 oranında zam istediğini ifade eden Çeltek, “Yüzde 6'lık bir enflasyon açıklandı. Ama işçilerin hayat enflasyonunun çok daha yukarıda olduğunu tespit ettik ve TİS masasında teklifimizi buna göre şekillendirdik. Yüzde 34 oranında bir teklif talep ettik. İkinci altı ay enflasyon oranı + yüzde 4, üçüncü altı ay + yüzde 5, son altı ay enflasyon oranı + yüzde 4 oranında zam istedik. MESS teklifimizi kabul etmedi ve yüzde 6'lık bir zam önerdi. Bu oranın tartışmaya bile uygun olmayan bir teklif olduğunu söyledik ve uyuşmazlık raporu tutuldu. Arabulucu sürecinde de teklifimizin aynı olduğunu dile getirdik. Bu süreçte tekliflerini yenileyerek yüzde 8 oranında zam önerisinde bulundular. Biz yine bu teklifin yetersiz olduğunu ve değerlendirmeye uygun olmadığını söyledik” dedi. İşçilerin çalıştıkları yerlerde eylemlilik sürecine girdiğini söyleyen Çeltek, “Eskiden vardiyalarda dönüşümlü yemeğe gidilirdi şimdi yemeklere toplu gidilmesi kararı aldık. 19 Ocak Pazar günü ise büyük bir miting yaparak, kamuoyuna metal iş işçilerinin taleplerini duyuracağız” dedi.

Kuzu gibi çalışmamızı beklemesinler

Önümüzdeki günlerde grev kararının verilebileceğini söyleyen Çeltek, işveren ve sendika arasına hiçbir gücün girmemesi gerektiğini ifade etti. Daha önceki yıllarda, hükümet tarafından yasaklanan metal işçilerinin grevini hatırlatarak “Grev bir haktır. Siyasi iktidarın şaşı bakmasıyla, patronlardan yana olan tavrıyla grev hakkı kullanılmıyor. 2014 yılında hükümet metal işçilerinin grevini yasaklamıştı. Ancak açılan dava sonucunda hükümet 50 bin TL tazminat ödemek zorunda kaldı. Bir davayı kazanmak çok önemli değil ancak fiili bir grev yaparken, grev yasaklanması hukuki bir durum değildir. Anayasanın vermiş olduğu hakkı, hükümet yasaklayamaz. İşveren ve sendika arasına hiçbir güç giremez. Güç girdiği takdirde üretimden gelen gücümüzü göstermeye devam ederiz. Kuzu gibi fabrikaya gidip çalışmamızı beklemesinler” diye konuştu.

İşçinin mutfağı yanıyor

Metal işçilerinin ağır iş koşullarından da bahseden Çeltek, “Dünyanın en ağır sektörü; metal iş kolunda. Bizim fabrikalarımızda çalışan üyelerimiz ortopedik rahatsızlıklar, boyun fıtığı, bel fıtığı hastalıkları yaşıyor. Çalışma saatlerinin düşürülmesini talep ediyoruz. İşçi hem hızlı çalıştırılıyor hem de uzun süreli çalıştırılıyor. Enflasyon düştü, dolar düştü diyorlar. Yağ fiyatlarına, sebze fiyatlarına şöyle bir baktığınız zaman fiyatlar yüzde yüz artmış. İşçinin mutfağı yanıyor. Genel tüketim mallarına inanılmaz zam gelmiş. Okul masraflarına, elektrik, su faturalarına inanılmaz zam söz konusu. Ben hükümetten gücümü alayım, işçiyi sopayla çalıştırayım devri geçti. İşçiler artık geçinemez hale geldi. Mutsuz işçilerle, zor durumdaki işçilerle üretim yapmayı düşünen kişiler hayal dünyasında yaşıyorlar. Gerçekten iş barışı istiyorlarsa, düzgün bir zam oranında buluşup işçilere hakkettikleri oranı vermeleri gerekiyor. Ekonomi de böyle canlanacaktır” ifadelerini kullandı.

Sendika işçinin yanında

Birleşik Metal-İş Sendikası'nın işçilerin yanında olduğunun altını çizen Çeltek, “Kurulduğu günden bu yana aynı inanç ve ilkelerle mücadele vermiş bir sendikayız. Üyelerimizin tüm sosyal ve demokratik hakları için sonuna kadar mücadele edeceğimizi ilan ediyoruz. Şartlar ne olursa olsun, temsil ettiğimiz sınıfın haklarına sahip çıkmaktan başka bir şey düşünmüyoruz. Birleşik Metal-İş Sendikası işçilerin yanında olmaya devam edecek. Bu süreçte, üç konfederasyonun birlikte hareket etmesi çok önemli. Türk-İş Sendikası'na bağlı Türk Metal Sendikası, Hak-İş'e bağlı Öz Çelik Sendikası ve DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası olarak işçiler için mücadele edeceğimizi ifade ediyoruz. Benim çok kullandığım bir Nazım Hikmet şiiri vardır; İşçilerin, emekçilerin, göz renkleri farklı olsa da göz yaşları aynıdır. Hangi konfederasyonda olursak olalım yaşadığımız süreç, işçileri aynı kadere yönlendiriyor” diye konuştu.