Türkiye ekonomisinin yakın geleceğine dair en önemli öncü göstergelerden biri olan sektörel güven endeksleri, Haziran 2025 verileriyle birlikte kamuoyuna açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından her ay düzenli olarak yayımlanan bu veriler, ekonominin üç temel direği olan hizmet, perakende ve inşaat sektörlerindeki firmaların mevcut duruma ve gelecek beklentilerine dair algılarını ölçüyor. Endekslerin 100'ün üzerinde olması sektörde iyimser bir havanın, 100'ün altında olması ise karamsarlığın hâkim olduğunu gösteriyor. Haziran ayı sonuçları, Türkiye ekonomisinin farklı dinamiklere sahip sektörler arasında bir ayrışma yaşadığını net bir şekilde ortaya koydu.

THY'den yurt içi uçuşlarda büyük indirim
THY'den yurt içi uçuşlarda büyük indirim
İçeriği Görüntüle

Mevsim etkilerinden arındırılmış verilere göre, ekonominin en büyük bileşenlerinden olan hizmet sektöründe güven endeksi, bir önceki aya göre %0,4'lük sınırlı bir artışla 110,5'ten 110,9'a yükselerek pozitif seyrini sürdürdü. Ancak bu tablonun tam zıttı bir görünüm, iç talebe ve tüketici harcamalarına en duyarlı sektörlerde yaşandı. Perakende ticaret sektörü güven endeksi, bir önceki aya göre %2,5'lik sert bir düşüşle 111,2'den 108,5'e geriledi. Ekonominin lokomotifi olarak kabul edilen inşaat sektöründeki kan kaybı ise devam etti. İnşaat sektörü güven endeksi, %1,7'lik bir azalışla 88,4'ten 86,9 seviyesine inerek, sektördeki derin karamsarlığın sürdüğünü teyit etti. Bu ayrışma, ekonominin bir yanının baharı yaşarken, diğer yanının kışa hazırlandığı yönündeki yorumları da beraberinde getirdi.

Hizmet sektörü yüzleri güldürdü ama geleceğe temkinli bakıyor

Haziran ayında ekonomiye dair en olumlu sinyal, yine hizmet sektöründen geldi. Endeksin 110,9 değeriyle 100 eşiğinin üzerinde kalmaya devam etmesi, sektördeki firmaların genel olarak mevcut durumdan memnun ve geleceğe dair umutlu olduğunu gösteriyor. Bu iyimserliğin alt kalemlerine bakıldığında ise daha detaylı bir resim ortaya çıkıyor. Son üç aylık dönemde "iş durumu"nu değerlendiren alt endeks, %0,4 artarak 110,2'ye ulaştı. Bu, sektördeki firmaların yakın geçmişteki faaliyetlerinden memnun olduğunu gösteriyor. Daha da önemlisi, son üç aydaki "hizmetlere olan talep" endeksi, %1,1'lik bir artışla 110,1 seviyesine çıkarak, talebin canlı kaldığını ve çarkların döndüğünü ortaya koydu.

Ancak madalyonun diğer yüzünde, geleceğe dair hafif bir endişe beliriyor. Gelecek üç aylık döneme ilişkin "hizmetlere olan talep beklentisi" alt endeksi, %0,4'lük bir düşüşle 112,3'e geriledi. Bu, sektördeki yöneticilerin, mevcut canlılığın önümüzdeki çeyrekte aynı hızda devam etmeyebileceğine dair temkinli bir duruş sergilediklerini gösteriyor. Bu durum, özellikle yaz turizm sezonunun yavaşlaması beklentisi, artan maliyetler veya genel ekonomik sıkılaşma politikalarının olası etkilerine bağlanabilir. Yine de, hizmet sektörünün genel olarak ekonominin geri kalanına kıyasla daha dirençli ve pozitif bir görünüm sergilemesi, önemli bir moral kaynağı olarak dikkat çekiyor.

Perakendede alarm zilleri: Satışlar düştü, stoklar şişti

Haziran ayının en endişe verici verisi, hiç şüphesiz perakende ticaret sektöründen geldi. Tüketici harcamalarının ve hanehalkı ekonomisinin en net göstergesi olan bu sektördeki güven endeksinin %2,5 gibi sert bir düşüşle 108,5'e gerilemesi, iç piyasada çarkların yavaşladığına dair ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Endeks hala 100 eşiğinin üzerinde olsa da, düşüşün hızı ve alt kalemlerdeki bozulma, sektörün zorlu bir döneme girdiğini gösteriyor.

Sektördeki karamsarlığın temelinde, satışlardaki düşüş ve geleceğe yönelik beklentilerdeki bozulma yatıyor. Son üç aylık dönemdeki "iş hacmi-satışlar" alt endeksi %1,3 oranında gerilerken, asıl büyük darbe gelecek beklentilerinde yaşandı. Gelecek üç aylık döneme ilişkin "iş hacmi-satışlar beklentisi" alt endeksi, %3,4'lük keskin bir düşüşle 116,1'e indi. Bu, perakendecilerin önümüzdeki dönemde satışların daha da yavaşlayacağını öngördüklerini ve buna göre pozisyon aldıklarını gösteriyor.

Bu tabloyu daha da endişe verici kılan bir diğer veri ise stok seviyeleri. "Mevcut mal stok seviyesi" alt endeksindeki %2,9'luk düşüş, ilk bakışta olumlu gibi görünse de, endeksin hesaplama metodolojisi gereği bu durum aslında stokların arttığı anlamına geliyor. Yani, perakendeciler sattıklarından daha fazla malı stoklarında biriktiriyor. Satışların düştüğü, beklentilerin bozulduğu ve stokların şiştiği bir ortam, perakende ticaret sektörü için tehlike çanlarının çaldığını ve önümüzdeki dönemde birçok firmanın nakit akışı ve kârlılık sorunlarıyla yüzleşebileceğini işaret ediyor.

İnşaatta karamsarlık sürüyor: Siparişler azaldı, istihdam beklentisi eksiye döndü

Türkiye ekonomisinin uzun yıllardır lokomotifi olan ancak son dönemde zorlu bir süreçten geçen inşaat sektörü, Haziran ayında da karamsar tablosunu değiştirmedi. Güven endeksinin %1,7'lik bir düşüşle 86,9'a gerilemesi, sektörün derin bir durgunluk içinde olduğunu ve bu durumun kısa vadede değişeceğine dair bir umut ışığı olmadığını gösteriyor. Endeksin 100 eşiğinin oldukça altında seyretmesi, sektördeki firmaların hem mevcut durumdan şikayetçi hem de gelecekten umutsuz olduğunun en net kanıtı.

Sektördeki bu olumsuz havanın temel nedenleri, alınan siparişlerdeki ve istihdam beklentilerindeki düşüşte yatıyor. "Alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyi" alt endeksi, %2,1'lik bir düşüşle 83,1'e gerileyerek yeni projelerin başlamadığını veya yavaşladığını gösteriyor. Bu durum, hem konut hem de kamu ve özel sektör yatırımlarındaki durgunluğun bir yansıması. Daha da endişe verici olan ise istihdam beklentilerindeki bozulma. "Gelecek üç aylık dönemde toplam çalışan sayısı beklentisi" alt endeksi, %1,4'lük bir düşüşle 90,7'ye indi. Bu, inşaat firmalarının önümüzdeki dönemde yeni işe alım yapmak bir yana, mevcut çalışan sayılarını azaltmayı dahi düşünebileceklerini gösteriyor. İnşaat sektörünün yüzlerce alt sektörü beslediği ve geniş bir istihdam yarattığı düşünüldüğünde, buradaki yavaşlamanın genel ekonomi üzerinde yaratacağı dalga etkisi, dikkatle takip edilmesi gereken bir risk unsuru olarak öne çıkıyor. Bu veriler, sıkı para politikasının ve yüksek faiz oranlarının yatırım iştahını nasıl etkilediğini de somut bir şekilde ortaya koyuyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ