Geçen perşembe (15 Kasım) günlü yazımda, Öztürk Yılmaz’ın Türkçe ezan çıkışı üstüne, kendi düşüncelerimle birlikte, CHP’nin iktidar ve yandaşlarınca ağızbirliği etmişçesine “Arapça ezan”dan yana tutum sergileyen sözlerinden örnekler vermiştim. Burada da CHP’nin bu tutumunu eleştiren örnekler vereceğim (Bu eleştiriler süreceğe benziyor).
Zafer Arapkirli “Mesele ‘ezan’ değil, dedem…” başlıklı yazısında: “Cumhuriyet Halk Partisi, çok uzun bir süredir, kendi “6 Oku”nun bile tek tek tanımlanması konusunda, kafası tam olarak berrak olmayan (…) bir konumdadır. Kim olduğunu, ne olduğunu bilmeyen bir parti durumundadır. Kimse kusura bakmasın./ İşte tam da bu yüzden, “Ortanın Solu” hareketi, geçmişte nasıl ki rahmetli Bülent Ecevit’in “İnançlara saygılı bir laiklik” söylemi benzeri “karşı tarafın söylemlerine yaklaşalım da üç beş oy oradan kotaralım” çizgisine düşmüşse, Türkiye sosyal demokrasisi bugün de Öztürk Yılmaz’ın odağında olduğu “Türkçe ezan mı, Arapça ezan mı?” tartışması ile ‘Arapçaya saygılı laiklik’ noktasına savrulmuştur. (Cumhuriyet, 12 Kasım 2018)
Erdal Atabek’in “Atatürk senin içindeki haine bakıyor…” başlıklı yazısından: “Türkçe ezan, Türkçe Kuran, bu halkın kendi dilinde ibadet etmesi için gerekli olan uygulamalardır. (…) Atatürk, tarikatları, tekkeleri, zaviyeleri (…) din sapmasının odakları olduğu için kapatmış, Türkçe Kuran ve Türkçe ezanı bu amaçla uygulamaya sokmuştur./ Bu konularda gerçekleri söylemekten çekinmek, konudan kaçınmak CHP için yanlıştan öte ayıptır, Atatürk’ün mirasının reddidir./ Bu konulardan uzak durarak, kaçınarak, çekinerek sağdan oy alacağını ummak ise en hafifinden aymazlıktır. Sağ kulvardan bu yolla CHP’ye oy gelmez. /Bu konuda düşüncelerini söyleyen milletvekillerini disipline vermek ise ayıp kere ayıptır. Bu ayıptan dönünüz.” (Cumhuriyet, 12 Kasım 018)
Ali Sirmen, “Türkçe ezan ve CHP” başlıklı yazısına “CHP Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz’ın, Genel Başkanı hakkındaki sözleri ne kadar akıl alır değilse, bu gelişmeler zincirini başlatan olay da o kadar şaşırtıcıdır” diye başlıyor. Bu olayın geçmişini kısaca özetledikten sonra şu sözlerle bitiriyor yazısını: “İnisiyatifi gericilere kaptırmış görünen CHP’nin irtica karşısında sinmiş olan bu tutumunu değiştirememesi, kafasını bir berraklığa kavuşturamaması halinde, işi bir gün Türkçe ezan uygulamasını başlatmış olan Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasını reddetmeye kadar vardırması da mümkün olabilir diye korkmamak elde değil./ Sağın diliyle sol politika bu kadar oluyor işte!.. (13 Kasım 2018, Cumhuriyet)
Rahmi Turan, “Tokmak” başlıklı yazısında Arapça ezan kulağa daha hoş geliyor ve ezana daha hoş bir hava katıyor” dedikten sonra şu yorumu yapıyor: “Yobaz tayfası İslam düşmanı diye Yılmaz’a saldırdı, CHP de ihraç talebiyle onu disipline gönderdi. Düşünce ve ifade özgürlüğü yok mu?” (Sözcü, 13 Kasım 2018)

***

AKP, kendi partisi ve yandaşlarınca Atatürk ve devrimlerine karşı yapılan en ağır hakaretler yapılması söz konusu olduğunda (örneğin “fesli” öyküsü) sorunu “Bu onların kendi görüşüdür, partimizi bağlamaz” diye geçiştiriyor. CHP ise aynı durumda Öztürk Yılmaz’ın Türkçe ezan açıklaması için aynı savunma yöntemine başvurmuyor; tersine, partiden kesin ihraç istemiyle onu parti Disiplin Kurulu’na veriyor. Oysa sayın Yılmaz, Atatürk’ün Demokrat Parti tarafından kaldırılmış olan bir uygulamaya dönülmesi dileğini açıklamıştır. Üstelik anayasasında laiklik ilkesi yer alan bir ülkede bu açıklama en demokratik haktır da. Yine üstelik, CHP yöneticilerinin Yılmaz’a tepki açıklamasında Atatürk’e gönderme yapılmaktadır. Çelişkinin bu kadarına pes!
Aynı konudaki gelişmeleri yakından izleyeceğim.