Haber bültenlerinin değişmez klişelerinden biridir, “falanca ürün tarlada şu kadar markette bu kadar. Çiftçi ürettiği ürünün değerini alamıyor. Tüketici ürüne fazla para ödüyor. Aradaki farkı kim kazanıyor? Bu durum nasıl çözülecek?”

Son olarak bültenlere şöyle bir haber yansıdı; Hatay'da 20 bin dekar alanda üretimi yapılan turfanda soğan hasadı başladı. Çiftçi Recep Balcı, kilosu tarlada 1 buçuk lira olan soğanın, tezgahlarda 8 liraya satıldığını söyledi.

***

Soğan meselesi önemli. 19 Ocak'ta yazdığım “Hükümet deviren soğan” başlıklı yazımda bu konuya değinmiştim. Orada yaptığım tespitin sonuçlarını 31 Mart seçimlerinde hep birlikte gördük. Ama şimdi konumuz bu değil.

Tarladaki fiyatla marketteki fiyat farkı nedeniyle hep aracılar suçlanıyor. Evet, bu fiyat artışının sebebinin aracılar olduğu doğru. Çiftçinin tarlada çuvallarla kamyona yüklediği ürünün tüketiciye ulaşana kadar kat ettiği aşamaların bir maliyeti var. Haliyle tarladaki fiyatla marketteki fiyatın farklı olması çok normal. Ama önemli olan bu aracıların sayısının azaltılması ve kar marjlarının makul seviyelerde olması.

Çiftçinin ürettiği ürünün değerini alamadığını, maliyetlerini karşılayamadığını ve nihayetinde giderek üretimden vazgeçtiğini de biliyoruz. Ama bunu çözmek ve çiftçiyi yeniden üretime yönlendirecek gerçekçi çözümler üretmekten ısrarla kaçıyoruz. Çiftçimiz ürettiği ürünü doğrudan kendisi markete, pazara vs. ulaştıramadığı sürece bu haberleri daha çok okuruz.

***

Peki bunu nasıl yapacak?

Bu sorunun tek çözümü üreticinin kooperatifleşmesinden geçiyor. Üretici, bir olacak, birlik olacak, ürettiği ürünü kooperatifler kanalıyla pazarlayacak. Hatta bu kooperatifler ürünün tarladan markete ulaşma sürecinde arada yapılması gereken nakliye, paketleme gibi konuları da kendi bünyesinde çözecek. O zaman ürün hem tarlada para edecek hem de tüketiciye daha uygun fiyatla ulaşacak. Bu işin başka bir çözümü yok. Üretici koo-pe-ra-tif-le-şe-cek!