Kayyum kongre dinlemiyor
Kayyum kongre dinlemiyor
İçeriği Görüntüle

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 22. Olağanüstü Kurultay'ın ardından gerçekleştirdiği ilk Parti Meclisi (PM) toplantısı sonrası, Türkiye siyasetinin seyrini değiştirecek tarihi bir karara imza attı. Parti Sözcüsü Deniz Yücel, kameraların karşısına geçerek, partisinin 1 Ekim'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) yeni yasama yılı açılış törenini boykot edeceğini duyurdu. Bu karar, 31 Mart yerel seçimleri sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in başlattığı ve "normalleşme" olarak adlandırılan diyalog sürecinin fiilen sona erdiği ve yerini sert bir siyasi mücadeleye bıraktığı şeklinde yorumlandı. Yücel, kararın gerekçesini, son dönemde partilerine yönelik artan hukuki ve siyasi baskılar olarak açıkladı.

47 yıl sonra gelen birincilik ve 'pozitif siyaset' hamlesi

Deniz Yücel, bu radikal kararın arka planını anlatırken, 31 Mart yerel seçimleri sonrası takındıkları yapıcı tutumu hatırlattı. CHP'nin 47 yıl aradan sonra sandıktan birinci parti olarak çıkmasının getirdiği sorumluluk ve özgüvenle hareket ettiklerini belirten Yücel, o dönem izledikleri pozitif siyasetin altını çizdi. Yücel, "Geçtiğimiz yasama dönemi açılışında, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 47 yıl sonra 1. Parti olmanın verdiği sorumlulukla hareket ettik. Genel Başkanımız Sn. Özgür Özel, 31 Mart yerel seçimleri sonrasında başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, tüm siyasi parti genel başkanlarını aradı, bayramlarını kutladı. Hatta Meclis açılışında Cumhurbaşkanı Genel Kurul salonuna girdiğinde, Genel Başkanımız ve milletvekillerimiz kendisini ayakta karşıladık. Çünkü Türkiye’nin buna ihtiyacı olduğunu düşünüyorduk, hala da düşünüyoruz," ifadelerini kullandı. Bu sözler, CHP'nin diyalog kapısını ilk açan taraf olduğunu ancak karşı taraftan aynı yapıcı yaklaşımı göremediğini ima ediyordu.

Kayyumlar ve tutuklamalar bardağı taşırdı

Parti Sözcüsü Yücel, bu olumlu atmosferin, 1 Ekim'deki Meclis açılışından kısa bir süre sonra tamamen tersine döndüğünü savundu. Özellikle eski bir siyasetçinin İstanbul Başsavcılığı'na atanmasının ardından partilerine, belediye başkanlarına ve yöneticilerine yönelik sistematik bir saldırı başladığını iddia etti. Bardağı taşıran son damlaların ise belediyelere yönelik operasyonlar olduğunu belirten Yücel, süreci şu sözlerle özetledi: "Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer'in tutuklanarak, Esenyurt’a kayyum atanmasıyla başlayan süreç, Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat’ın ve en nihayetinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Cumhurbaşkanı adayımız Sn. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ile devam etti. Bugün millet iradesi 188 gündür tutsak. Bugün Cumhuriyet Halk Partili 17 belediye başkanı, 1 parti meclisi üyemiz, geçmiş dönem milletvekilimiz ve yüzlerce bürokrat arkadaşımız tutsak. Partimize davalar açılıyor, İstanbul İl Başkanlığımıza kayyum atanıyor, hukuk ayaklar altına alınıyor." Yücel, bu tablonun artık görmezden gelinemeyecek bir noktaya ulaştığını vurguladı.

'Meşruiyetini yitirmiştir': ne karşılayacağız ne uğurlayacağız

Açıklamasının en can alıcı bölümünde, CHP'nin boykot kararının ardındaki nihai gerekçeyi ortaya koyan Deniz Yücel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendi gözlerinde siyasi meşruiyetini kaybettiğini söyledi. CHP'nin uzattığı zeytin dalının kırıldığını ve gösterdikleri sabrın karşılıksız kaldığını belirten Yücel, "Böyle bir siyasi ortamda biz Cumhurbaşkanı'nı ne oturarak ne de ayakta karşılamayız. Zira bizim nezdimizde meşruiyetini yitirmiştir. Bizim 47 yıl gösterdiğimiz sabrı, onlar 47 gün gösteremediler. O yüzden Meclis açılışında kendisini ne karşılayacağız ne de uğurlayacağız," dedi. Bu sert çıkış, CHP'nin artık iktidarla olan ilişkilerinde yeni ve daha keskin bir mücadele dönemine girdiğinin ilanı olarak kabul edildi. Yücel, boykotun sadece Erdoğan'ın konuşmasıyla sınırlı olduğunu, CHP milletvekillerinin diğer meclis programlarına katılım sağlayacağını ve millet iradesini egemen kılmak için mücadeleye devam edeceklerini de sözlerine ekledi.

Kaynak: HABER MERKEZİ