YAĞMUR KARADAĞ/Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi Üyesi, 27. ve 28. Dönem İzmir Milletvekili Ednan Arslan, 9 Eylül TV’de Yazı İşleri’nin konuğu oldu, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, 9 Eylül Gazetesi Sorumlu Müdürü Serdar Yılmaz, 9 Eylül İnternet Haber Sitesi Sorumlu Müdürü Cem Özer ve Muhabir Özge Uyanık’ın sorularını yanıtladı.

Bu hafta gerçekleştirilecek CHP İzmir İl Başkanlığı Kongresi’nde, kooperatif davasından tutuklu bulunan İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun yeniden adaylığını değerlendiren Ednan Arslan, “Kooperatif soruşturması tutuklamaları üzerine Genel Başkanımız İzmir’e geldi ve ‘Hiçbir arkadaşımızı arkada bırakmayacağız, geride bırakmayacağız’ dedi. Genel başkanımızda vefa duygusu çok yüksek, abi kardeş ilişkisi içerisinde. Sayın Şenol Aslanoğlu'nun tekrar aday olmasının, içinde bulunduğu koşullardan kaynaklı uygun olacağını bizlere iletti. Biz de büyük bir memnuniyetle yol arkadaşımızla devam edilmesini karşıladık. İlçe başkanlarımızdan oluşan bir komisyon kuruldu, her ilçenin temsil edilmesi için bir formül ortaya koyacaklar ve bu anlamda da başkan vekilinin kim olacağına da karar verecekler. Genel başkanımız, kapsayıcı İzmir'in tüm renklerini yansıtan güçlü bir il yönetimi istiyor” açıklamasında bulundu.

“TUTUKSUZ YARGILAMA ESAS OLMALI”

Şenol Aslanoğlu’nun gazetecilere gönderdiği mektubu ve kooperatif davasına ilişkin de görüşlerini açıklayan Arslan masumiyet karinesinin önemine vurgu yaptı, “Kaçma şüphesi yok. Delileri karartma şüphesi yok. Zaten iddianame de ortaya çıkmış. Arkadaşlarımız da kendilerini bu anlamıyla da çok güzel bir şekilde ifade ediyorlar. Tutuksuz yargılanma esas olmalı. Artık bu tutuklu yargılamalar maalesef bizim yol arkadaşlarımız açısından baktığımız zaman bir infaza dönüştü. Bu doğru bir şey değil. Bu toplumun vicdanı yaralıyor” ifadesini kullandı.

Kimsenin sorgulanamaz olmadığını ifade eden Arslan “adil, hızlı, şeffaf ve tutuksuz yargılama”nın esas olduğunu, adalet duygusunun zedelenmemesi için bu yaklaşımın gerektiğini söyledi ve “Bizim arkadaşlarımızı tutuklayacaksınız. İstanbul'daki belediye başkanlarımızı tutuklayacaksınız. Onlara tutukluluk tedbirini uygulayacaksınız. Döner sorar vatandaş da biz de soruyoruz aynı şekilde. Sizin kendi belediyelerinizde bir soruşturma yürüyor mu?” dedi.

“HUKUK VE VİCDAN GALİP GELECEK”

Arslan şöyle devam etti:

“Bir sürü kooperatif var orada. Bir suç isnad ediyorsunuz, deliliniz var mı elinizde? yok. Para alışverişi var mı? Böyle bir şey de yok. Kooperatif üyeleri de, mağdur olmaya başladı. Neden? Süre geçtikçe onlar da bir bilinmezliğin içerisine düştüler. Bir an önce inşaatların bir şekilde yapılıp onlara da hak sahiplerine de teslim edilmesi gerekiyor. Bu süreçte tutuklananların mağduriyetinin, ailesine yaşatılan kabus dolu günlerine hesabını kim verecek? ‘Pardon biz yanlış mı yaptık’ diyeceğiz. Bu kentte Aziz Kocaoğlu gibi bir efsaneyi siz 397 yılla yargıladınız. Bir sürü iddianameler, bir sürü iftiralar, bir sürü şey. Peki ne oldu? Bütün arkadaşlarının tamamı beraat etti. Ve o süreçte içeride hayatını kaybedenler de oldu. Tutuklu kalan yaşadığı o travmaları kim tamir edecek? Ben pazartesi günkü duruşmada hukukun ve vicdanın galip geleceğini düşünüyorum ve arkadaşlarımız inşallah o salondan hep beraber çıkacağız.”

9 Eylül Hepi̇mi̇zi̇n, İzmi̇r Basininin Yanindayiz (2)

CHP’Lİ BELEDİYELERE ‘SİLKELEME OPERASYONLARI’

CHP’li belediyelere yönelik gerçekleştirilen ‘silkeleme’ operasyonları hakkında da açıklamalarda bulunan Arslan, “Siz Cumhurbaşkanı olarak Bakanınıza ‘Silkeleyin bu belediyeleri’ derseniz, onların borçları üzerinden faiz işletirseniz ve kaynaklarını keserseniz, onlar da işlerine verecek bir şeyi bulamazlar. Belediyelerin de gelirleri azaldı. Ama sonuçta bir enflasyon var, işçilerinin de hayat standartlarına uygun ücret verilmek zorunda. Bu işte Bakanın, Cumhurbaşkanı'nın bir sorumluluğu yok mu? Silkele diyenin bir sorumluluğu olmuyor mu? Biriken çöplerden kentte yaşayan, her partiye oy vermiş insan etkileniyor. Halk sağlığı etkileniyor. Sayın Bakan ‘Belediye başkanları pişkin pişkin geziyor’ diyor. Diğer taraftan da ‘İktidarın sorunu değil, ilçe belediye başkanları görevlerini yerine getiremiyor’ deniyor. Belediye başkanları belediyenin kasasındaki parayı cebine koyup evine mi gidiyor? Sonuç itibariyle bir kaynak sıkıntısı var. Siz bunu görerek ‘Vergi borçlarını, SGK primlerini yapılandıralım neden demiyorsunuz?’ diye konuştu.

İzmir'de 13 Ekim'de elektrik kesintisi yaşanacak ilçeler belli oldu
İzmir'de 13 Ekim'de elektrik kesintisi yaşanacak ilçeler belli oldu
İçeriği Görüntüle

“İZBB YATIRIM YAPACAK, ONAY VERİLMİYOR”

CHP’li belediyelerin kredi taleplerine de imkan sağlanmadığının altını çizen Arslan, “Şu an tüm belediyeler abluka altında. Kendilerinden olan belediyelerin kredilerini onaylarken, kaynak aktarırken, CHP’li belediyelere aynı imkan sağlanıyor mu? Başkanımız Cemil Tugay, Maliye Bakanlığı'na gitti. Ancak onaylanan, kente gelen bir kaynak var mı? Maalesef yok. Kredi onaylansa İzBB yatırım yapacak, onay verilmiyor. Ama AK Partili Belediyelerin kredileri onaylanıyor. İzmir’de, Ulaştırma Bakanlığı’nın yapacağı Halkapınar-Otogar metro projesine yıllardır bir çivi çakılmadı. Biz yapalım diyoruz ona da izin vermiyorlar. Belediyelerin istediği dış krediyi kullanabilmek için ilgili bakanlığının onayı. Buna bile şaşı bakıyorlar. Garantör değiller, İzmir kendi öz kaynaklarıyla meseleyi çözecek” dedi.

“AK PARTİ İZMİR MİLLETVEKİLLERİ İLE İLETİŞİMİMİZ VAR”

AK Partili İzmir Milletvekilleri ile de iletişimleri olduğunu dile getiren Arslan,Bizim zaman zaman Atilla Bey'le de Hamza Bey'le de bir iletişimimiz var. Her ne kadar basın üzerinden birbirimizi bazen çok sert eleştirsek de Eyüp Bey'le iletişimimiz var, birbirimize telefon edebilecek kadar da medeni insanlarız. Kentin sorunları belli. Bazı sorunları siyaset üstü görmeyerek aslında kötülük yapıyoruz. Deprem olduğunda hemen hep beraber tüm İzmir tek vücut oldu. Diyalogu kurduğumuz sürece aslında sorunlar çözülebilir” ifadelerini kullandı.

“DOĞRU BİLDİKLERİMİZİ SÖYLEMEYE VE YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

CHP’li belediyelerin doğru bildiğini söyleyemeye ve yapmaya devam edeceğini söyleyen Arslan,Sabah kapıma gelip beni bir polis alacak korkusuyla iş yapamazlık olmayacak. Sosyal Demokrat Belediye'nin gerekleri neyse onları yapmaya devam edecekler. Kent Lokantaları, kreş, yurt, aşevi açmaya, can dostlarımız için barınaklar yapmaya, kent estetiğine yönelik çalışmalar yapmaya devam edecekler. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu hapiste ama İBB'de metrolar tıkır tıkır yapılıyor, altyapı yatırımları tıkır tıkır devam ediyor. Biz bir anlayışı temsil ediyoruz” dedi.

ÇÖP SORUNUNDA BAKANLIK DA PAYDAŞ

İzmir’deki çöp sorunu hakkında da değerlendirmede bulunan Arslan, Yeni alanların faaliyete geçmesi sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin çözebileceği bir mesele değil. İlgili bakanlıklarla da iş birliğiyle çözülebilecek bir mesele. Aziz Bey'in döneminden bugüne 30 tane alana ÇED başvurusu yapılmış, Bazılarına vermişler, bazılarına reddetmişler. Çöpü, bu kentin gündeminden çıkartmanın yolu, bir an önce modern, çevreye duyarlı, enerji üreten çöp bertaraf tesislerini kurmak. Bu sadece İzBB tarafından yapılacak bir iş değil, bakanlık da bu işte paydaş” dedi.

“İZMİT KÖRFEZİ’NDEKİ ÖZENİ İZMİR KÖRFEZİ’NE DE GÖSTERMELİLER”

Körfez’deki koku ve kirlilik hakkında ise Arslan, “Murat Dağı'ndan çıkan berrak su nasıl Körfez'e geldiğinde simsiyah oluyor? Bunu İzmirli mi yapıyor? Gediz kaç ilden geçiyor, kaç fabrika var ve bu fabrikaların arıtmaları var mı? Çevre Şehircilik Bakanlığı bu konuda, arıtması olmayan işletmeler konusunda ne yapmış? Sayın Bakan, ‘Oradaki fabrikaları durdurabilir misiniz?’ diyordu. İzmit Körfezi’ne gösterdikleri özeni İzmir Körfezi’ne de göstermelerini bekliyoruz. Bu konuda iyi niyetle Büyükşehir Belediye'miz çalışmalar yapıyor. Ama körfezin tamamında Ulaştırma Bakanlığı'nın, Çevre Şehircilik Bakanlığı'nın sorumluluğu var. ‘Körfez kokuyor, bunun tek sorumlusu yerel yönetim’ demek doğru ve mantıklı değil” diye konuştu.

SU KRİZİNDE ORTAK ÇABA

Çeşme’de yaz aylarında yaşanan su krizi hakkında da Arslan, “Suyu temin etmekten sorumlu kurum DSİ’dir, belediyeler suyu satın alarak dağıtmaktan sorumludur. Manisa’da DSİ tarafından yapılan baraj var, İzmir’e su sağlıyor. Aziz Bey zamanında yapıldı. Ama dibi delik su tutmayan bir baraj. Çeşme'de su krizi oldu. Arkadaşlarımızı aradım, ‘Su yok derseniz Çeşme’ye gelmeyin demek olur. Çeşme’deki turizmciyi perişan ederiz’ dedim. DSİ de bizimdir, İZSU da bizimdir. AK Parti Genel Sekreteri’ni aradım, Eyyüp Kadir İnan’ı aradım, ‘Karareis Barajı sürecini hızlandıralım’ dedim. ‘İyi ki birbirimizi uyarmışız’ dedik. Bir gayreti ve çabası vardı. Bizim de bir gayretimiz ve çabamız vardı. Sonuç itibariyle o suyu Çeşme’ye verdik. Tüm konular aynı şekilde ele alınabilir çünkü İzmirli genel iktidarın yapacağı hizmetlerden oy versin vermesin hakkını almak istiyor. Yerelde de CHP’ye oy vermeyen seçmenler yereldeki hizmetleri almak istiyor. Herkes kendi sorumluluğu dairesinde gereğini yapsın” dedi.

9 EYLÜL’CÜYÜZ

Her zaman ilk günkü heyecanıyla siyaset yapmaya devam ettiğini vurgulayan Arslan şöyle konuştu:

“Umudunuzu korumasak siyaset yapmayı bırakırız. Herkes hukuksuzluğu, adaletsizliği, geçim sıkıntısını, kendi yaşadığı problemleri görüyor. İnanın insanlar mutlu değil. Ve onların da yeni bir çıkış, yeni bir arayış ve yeni bir umuda ihtiyaçları var. Son anketlerde Cumhuriyet Halk Partisi arayı ciddi şekilde açmaya başladı. 40 bandındayız. Sonuçta bu iktidar 23 yılda çözemediğini bundan sonra nasıl çözecek? Umudumuz var. Çünkü biz 9 Eylül'cüyüz. 9 Eylül için biz de çok mücadele ediyoruz. Kurtuluşun kuruluşun partisiyiz. Biz Hasan Tahsin'in o arkadaşlarıyız. Bu umudu örgütlemeye devam edeceğiz.”

Muhabir: Yağmur Karadağ