Fevzi Efe Sekitmez/Cumhuriyet Halk Partisi’nin farklı illerden gelen 13 milletvekili, İzmir’de üç gün sürecek saha çalışmaları için bir araya geldi. İl başkanlığı binasında düzenlenen basın toplantısıyla çalışmaların startını veren milletvekilleri, yürütülen soruşturma süreçlerine tepki gösterirken, partinin iktidar programı hazırlıklarının da sahada halkla paylaşılacağını açıkladı.
Açıklamaya katılan isimler şu şekilde:
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Parti Meclisi Üyesi Alkım Denizaslanı, Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, Muğla Milletvekilleri Gizem Özcan ve Süreyya Öneş Derici, İzmir Milletvekilleri Ednan Arslan ve Seda Kaya Ösen, Antalya Milletvekilleri Aykut Kaya, Aliye Coşar, Mustafa Erdem ve Sururi Çorabatır, Aydın Milletvekili Evrim Karakoz, Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen ve Mersin Milletvekili Talat Dinçer.
‘YARGI YOLUYLA SİYASETE YÖN VERİYORLAR’
Cumhuriyet Halk Patisi İl Başkanlığında yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Cumhurbaşkanlığı aday ofisimizin hükümet programı çalışmaları, partimizin çalışmaları ve partimize ile belediyelere yönelik hukuk dışı uygulamalara karşın halkımızın doğru bilgilendirilmesine yönelik çalışmalar yapmak için oluşturduğumuz heyetle İzmir’de toplanmış bulunmaktayız. Bu sürecin parçası olarak birçok bürokrat arkadaşımıza olduğu gibi İzmir il başkanımız da tutsak edilmiş durumda. Adalet yalnızca bir kesim için işlemekte ve yargı eliyle siyasete yön verilmek istenmektedir. Yaşanan bu sürecin vicdanla bağdaşır hiçbir yönü bulunmamaktadır. İBB soruşturması kapsamında başlatılan ve Türkiye’nin birçok iline yansıyan hukuksuzluk sürmektedir. Gizli tanık ifadeleri, delilsiz suçlamalar ve siyasi saiklerle yönetilen süreç darbeye dönüşmüştür. Katillerin, azılı suçluların devlete ifade vermeye çalışılırken toplum tarafından sevilen belediye başkanlarımız ve kıymetli bürokratlarımız adeta düşman hukuku uygulanarak şafak operasyonları ile evlerinden alınmakta, prodüksiyonlu görüntüler ile cezaevlerine götürülmektedir. Dosyalar delilsiz, suçlamalar asılsızdır. Sayamayacağım onlarca saçmalıkla dosyaların doldurulmaya çalışıldığı bir sürecin içinde Türkiye’yi uçuruma sürüklemeye kararlı bir iktidar ile karşı karşıyayız. Son seçimlerde ağır bir darbe alan iktidar, baskı ve zulmü artırarak ayakta kalmaya çalışmaktadır. Bu işin gerçek adı ‘siyasi darbe günlerinde geçmek’ şeklinde tanımlanmak zorundadır.
‘HALKIN İRADESİNE SİYASİ DARBE’
“Bu siyasi darbe yalnızca CHP veya Ekrem İmamoğlu’na değil, halkın iradesine yapılmaktadır. Bugün Genel Başkanımız Özgür Özel tarafından başlatılan, halkın iradesine sahip çıkmak adına yapılan hareket devam etmektedir. İktidarın hukuksuzluklarla yürüttüğü kumpaslara rağmen, siyaset ve düşünceler tutsaklık sınırlarını aşarak bugün bizlerle beraber yaşamaya devam etmektedir. Adayımız Türkiye’yi müreffeh bir geleceğe taşımak için zindanda dahi çalışmaya devam etmektedir. Kararlı bir şekilde iktidar yolculuğuna devam etmekteyiz. Bu kararlılık yalnızca CHP’nin iktidar yürüyüşü değil, halkımızın Türkiye’deki iktidarın değişmesini sağlayacak adımlarıyla alakalıdır. Yalnızca CHP’nin değil, farklı kesimlerden halkın her kesimini temsil eden bir merkez olarak harekete geçeceğiz. Katkı vermek isteyen herkes Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisi’nin doğal çalışanıdır. Partimiz, Türkiye’yi uçurumdan çıkartacak iktidar programını hazırlamaktadır. Her alanda çözüm önerilerimizi halkımız ve toplumsal paydaşlarımız ile paylaşarak şekillendiriyoruz. Parti programı hazırlığında sona yaklaşılmıştır. Halkımızı önceleyen ve ayakları yere basan bir parti programına son şeklini vermekteyiz. Burada başlayacağımız ve yapacağımız toplantılar da bunun bir çalışmasıdır. Adaleti sağlayacak ve yüzleri güldürecek bir program olacak. Buna şimdiden sizler de emin olabilirsiniz. Bu ülkeye yeniden mutluluğu getirmek üzere yola çıktık ve bunu mutlaka başaracağız. 19 Mart darbesi yalnızca demokrasiye değil, ekonomiye de ağır bir darbe indirmiştir. On milyarlarca yabancı sermaye Türkiye’yi terk etmiştir. Oluşan kayıp, her bir vatandaşımızın cebinden 70 bin TL uçmasına yol açmıştır. Bu krizin faturası halkın, işçinin, emekçinin sırtına yüklenmiştir. Bizler halkın iradesini savunmaya devam edeceğiz. Türkiye’yi özgür ve adil bir geleceğe taşımak için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. 21’inci Yüzyılda, Türkiye’yi, mercimek satan konumuna düşüren bu iktidarı eninde sonunda devralacağız. Fabrikaları tek tek satanlardan, halkımızın egemenlik hakkını gasp edenlerden, emekliyi yoksulluğa boğanlardan mutlaka hesap soracağız. Demokrasiyi araç olarak görenlerden bu iktidarı devralacağız. Halkımız için, doğamız için, doğayı paylaştığımız canlılar için alacağız. Biz halkız, kazanacağız. Biz kazanacağız, Türkiye kazanacak.”