Giderek artan sıcaklıklar, azalan yağışlar ve boşalan barajlar... Türkiye, özellikle de Ege Bölgesi, son yılların en ciddi kuraklık tehditlerinden biriyle yüzleşiyor. Su kaynaklarının alarm verdiği bu kritik dönemde, kent yönetimlerine düşen sorumluluk her zamankinden daha büyük. Bu sorumluluğun bilinciyle hareket eden İzmir Büyükşehir Belediyesi, suyun her damlasının hayati önem taşıdığı günümüzde, kentsel peyzaj anlayışında devrim niteliğinde bir dönüşüm başlatmış durumda. Şehrin gri beton dokusunu, susuzluğa meydan okuyan, Akdeniz iklimine uyumlu bitkilerle yeşillendirme projesi, sadece bir çevre düzenlemesi değil, aynı zamanda geleceğe yönelik atılmış vizyoner bir adım olarak dikkat çekiyor. Bu kapsamlı projenin ilk ve en somut örnekleri, on binlerce aracın ve yayanın her gün kullandığı, kentin adeta vitrini sayılan noktalarda hayata geçirildi.

Betondan yeşile: Kavşaklar yeniden doğuyor

İzmir'in en yoğun trafik arterlerinden ikisi, artık sadece bir geçiş noktası değil, aynı zamanda birer ekolojik ve estetik vaha kimliğine büründü. Bornova'da, binlerce öğrencinin ve akademisyenin eğitim yuvası olan Ege Üniversitesi'nin hemen önündeki kavşak ile Bayraklı'nın modern yüzünü yansıtan Haydar Aliyev Caddesi ile Manas Bulvarı'nın kesişim noktası, bu büyük dönüşümün pilot uygulama alanları olarak seçildi. Daha düne kadar bol sulama gerektiren çim alanlar veya bakımsız toprak parçalarıyla sıradan bir görünüme sahip olan bu kavşaklar, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı ekiplerinin titiz çalışmasıyla adeta yeniden doğdu. Proje, sadece bitki dikmekten ibaret kalmadı; aynı zamanda bir tasarım ve mühendislik harikası olarak planlandı. Toprağın yapısından, suyun en verimli şekilde kullanılmasına kadar her detay en ince ayrıntısına kadar düşünüldü. Bu çalışma, İzmir'in sembolik noktalarının estetik çıtasını yükseltirken, aynı zamanda kentin kuraklıkla mücadelesindeki kararlılığını da somut bir şekilde ortaya koyuyor.

26.08.2025 Dcb53Cfe 7464 44A2 9B7B 8Dcf0Bb82479

Az su, çok estetik: Kurakçıl peyzajın sırrı

Projenin temel felsefesini, dünyada "xeriscaping" olarak bilinen ve Türkiye'de kurakçıl peyzaj olarak adlandırılan modern bir yaklaşım oluşturuyor. Bu yaklaşım, estetikten ödün vermeden su tüketimi oranını çarpıcı bir şekilde düşürmeyi hedefliyor. Geleneksel peyzaj anlayışında sıkça kullanılan ve sürekli bakım ile bol su isteyen çim ve benzeri bitkiler yerine, İzmir'in iklim koşullarına ve coğrafi yapısına mükemmel uyum sağlayan türler tercih edildi. Bu sayede hem sulama maliyetleri ciddi oranda azaldı hem de bakım için harcanan insan gücü ve enerji tasarrufu sağlandı. Uygulama alanlarında sadece bitkiler değil, doğal materyaller de estetiğin bir parçası haline getirildi. Farklı renk ve dokulardaki cüruf, bazalt kırma taş ve büyük kaya parçaları, bitkilerle bir armoni oluşturacak şekilde yerleştirildi. Bu materyaller, hem görsel bir zenginlik katıyor hem de toprağın nemini muhafaza ederek buharlaşmayı azaltıyor ve yabani otların büyümesini engelliyor. Böylece, doğadan ilham alan, kendi kendine yetebilen, sürdürülebilir ve dört mevsim canlı bir peyzaj dokusu yaratılmış oldu.

Sağlığınızı riske atıyor! Yemek yaparken kullanmamanız gereken 7 malzeme
Sağlığınızı riske atıyor! Yemek yaparken kullanmamanız gereken 7 malzeme
İçeriği Görüntüle

Akdeniz'in ruhu bitki paletinde can buldu

Bu özel projede kullanılan bitki seçimi, adeta Akdeniz florasının bir geçit töreni niteliğinde. Seçilen her bir bitki, düşük su isteği ve kuraklığa karşı gösterdiği yüksek dirençle öne çıkıyor. Peyzajda, yaz kış yeşil kalabilen ve farklı renklerde çiçekler açan bitkiler bir arada kullanılarak görsel bir şölen sunuldu. Afrika kökenli olmasına rağmen Akdeniz iklimine mükemmel adapte olan ve mavi-mor çiçekleriyle göz kamaştıran agapanthus (Afrika zambağı), projenin en dikkat çekici türlerinden biri. Ona, Ege'nin simgesi haline gelmiş, pembe ve beyaz çiçekleriyle bilinen, dayanıklılığın sembolü zakkum eşlik ediyor. Ilgın ağacının narin dalları, ateş dikeninin parlak kırmızı meyveleri, katırtırnağının sarı çiçekleri ve abelya ile taflanın farklı tonlardaki yaprakları, bu botanik paleti zenginleştiren diğer unsurlar. Bu bitkiler, sadece susuzluğa dayanıklı olmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgenin ekolojik dengesine de katkı sunarak yerel fauna için yaşam alanları oluşturuyor.

Sadece bir peyzaj değil, bir gelecek manifestosu

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay'ın göreve gelir gelmez önceliklendirdiği konuların başında gelen kuraklıkla mücadele, bu projeyle somut bir eylem planına dönüştü. Hayata geçirilen bu düzenleme, sadece iki kavşağın güzelleştirilmesi olarak görülmemeli. Bu, İzmir'in su kaynaklarını korumak ve kenti iklim krizine karşı daha dirençli hale getirmek için başlattığı uzun soluklu bir stratejinin ilk adımıdır. Bu pilot uygulamaların başarısı, projenin önümüzdeki dönemde kentin diğer ana arterlerine, orta refüjlere, parklara ve kamusal alanlara da yayılmasının önünü açacak. Hedef, suyun akıllıca kullanıldığı, ekolojik ve estetik değerleri bir arada barındıran bir sürdürülebilir kent modeli oluşturmak. Bu vizyon, İzmir'i sadece Türkiye'de değil, tüm Akdeniz çanağında kuraklıkla mücadele konusunda öncü bir şehir haline getirme potansiyeli taşıyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ