Yaz tatilini sporla değerlendiren yüzlerce çocuk, Çeşme Belediyesi tarafından geleneksel hâle getirilen Yaz Spor Okulu’nu bu yıl da dolu dolu tamamladı. İki ay boyunca sahalarda, salonlarda ve açık alanlarda ter döken minik sporcular; futbol, basketbol, voleybol, tekvando, jimnastik ve zumba gibi farklı branşlarda hem temel teknikleri öğrendi hem de kendilerini keşfetme fırsatı buldu. Büyük final ise tıpkı bir festival atmosferinde geçti: sertifika töreni için belediyenin alanına kurulan sahnede, çocukların enerjisi müzikle çoğaldı; aileler, antrenörler ve Çeşmeliler tribünleri doldurdu.
Sahneye sığmayan enerji tribünlere taştı
Gün boyu süren programda her branş için ayrı bir koreografi hazırlandı. Voleybol grubunun pas ve manşet sıralamaları tempoyu yükseltirken, basketbol öğrencileri top hakimiyeti ve dripling gösterileriyle alkış topladı. Futbol öğrencileri, koordinasyon parkurlarında sürat ve denge çalışmalarını sergiledi. Jimnastik ekibi esneklik ve güç dengesini öne çıkaran seri hareketlerle göz doldurdu; zumba ise sahnenin ritmini bir üst seviyeye taşıdı. Özellikle tekvando grubunun temel vuruş ve savunma kombinasyonları, minik sporcuların disiplin ve özgüvenini en net şekilde ortaya koydu. Her gösterinin sonunda yükselen alkış, sahne ile tribün arasındaki bağın ne kadar güçlü olduğunun kanıtıydı.
Kürsüden güçlü bir çağrı: Birlikte başarmanın değeri
Gösterilerin ardından kürsüye çıkan Çeşme Belediye Başkanı Lâl Denizli, kısa ama etkileyici bir konuşmayla çocukların yalnızca sporun tekniğini değil, takım ruhu, paylaşma ve sorumluluk gibi temel değerleri de içselleştirdiğini vurguladı. “Bu çocuklar sporla büyüyor, sizlerin desteğiyle sağlıklı ve mutlu bireyler olarak geleceğe hazırlanıyor” sözleri, alandaki tüm velilerden yoğun alkış aldı. Denizli, antrenörlere özverili emekleri için teşekkür ederken; her çocuğun yeteneğinin farklı olduğunu, sporun bu farklılıkları parlatan en demokratik alanlardan biri olduğunu hatırlattı.
Sınırların ötesine uzanan bağ: Milli takıma uğurlu dilek
Başkan Denizli konuşmasında, aynı gün Sırbistan’da mücadele eden Tekvando Milli Takımına da başarı diledi. Bu jest, sahnede gösteri yapan tekvandocu miniklerin gözlerinde parlayan gurura dönüşürken, törendeki izleyiciler için de hoş bir sürpriz oldu. Çocukların ulusal takımla kurduğu sembolik bağ, sporun evrensel dilinin yerel bir programda nasıl karşılık bulduğunu da gösterdi. Veliler için bu an, evlatlarının attığı her küçük adımın daha büyük hayallere açılan bir kapı olduğu hissini güçlendirdi.
Futbol grubundaki öğrenciler, çift pas ve bitiricilik çalışmalarıyla sahadaki uyumu gösterdi. Basketbol öğrencileri, ritim ve koordinasyonu bir arada taşıyan top sürme serileriyle salona dinamizm kattı. Voleybolcular, doğru pozisyon alma ve takım içinde yardımlaşma üzerinden kurdukları koreografiyle, “birlikte hareket etme”nin önemini sahneledi. Jimnastik gösterileri, esneklikten çok daha fazlasını; denge, konsantrasyon ve estetik algıyı ortaya koydu. Zumba ise müzikle sporun eşit tempoda yürüdüğünü kanıtladı; çocukların yüzündeki özgüven, her adımda çoğaldı. Tekvando grubunun disiplinli duruşu, küçük yaşlarda kazanılan odaklanma ve saygı gibi değerlerin altını çizdi.
Sertifikalarla taçlanan emek ve sevinç
Programın en beklenen anı, sahneye tek tek davet edilen minik sporculara sertifikalarının verilmesiydi. Küçük ellerde parlayan belgeler, iki ayın emeğini simgeleyen bir nişan gibi tutuldu. Sertifika töreni, çocukların başarısını görünür kıldı; antrenörlerin gururlu tebessümü, ailelerin gözlerindeki mutlulukla birleşti. Kimi öğrenciler ilk kez sahne deneyimi yaşarken, kimileri daha ileri hedeflere şimdiden göz kırptı. Her bir isim anons edildiğinde yükselen alkış, sporun yalnızca rekabet değil; aynı zamanda dayanışma ve mutluluk olduğunu hatırlattı.
