Türkiye'de hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon altında ezilen vatandaşlar, güne yeni bir zam haberiyle daha başladı. Sofraların baş tacı, dost meclislerinin bahanesi, günün her saatinin yoldaşı olan çay, bu sabahtan itibaren artık daha pahalı. Milyonlarca ailenin temel tüketim maddesi olan ve pazarın en büyük oyuncusu konumundaki Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR), kuru çay fiyatlarına ortalama yüzde 7,5 oranında zam yaptığını duyurdu. Bu karar, market raflarındaki etiketlerin bir kez daha değişeceği, demliklerin artık daha maliyetli bir şekilde kaynayacağı ve vatandaşın alım gücünün bir darbe daha alacağı anlamına geliyor. Henüz Temmuz ayı sonunda yapılan yüzde 3,5'luk zammın etkileri sindirilmemişken, kısa bir aranın ardından gelen bu ikinci ve daha yüksek oranlı artış, çayın artık bir keyiften çok lükse dönüşmeye başladığı endişelerini de beraberinde getirdi.
Zamlı tarife bugünden itibaren raflarda
ÇAYKUR tarafından yapılan resmi açıklamada, yeni fiyatların 5 Eylül 2025 Cuma gününden, yani bugünden itibaren geçerli olacağı belirtildi. Bu, distribütörlerin ve toptancıların yeni sevkiyatlarını zamlı fiyattan yapacağı, dolayısıyla market ve bakkallardaki mevcut stoklar tükendiğinde vatandaşın doğrudan yeni fiyatlarla yüzleşeceği anlamına geliyor. Ortalama yüzde 7,5 olarak açıklanan zam oranının, çayın türüne, gramajına ve ambalajına göre farklılık gösterebileceği, ancak genel olarak tüm ÇAYKUR ürünlerinde hissedilir bir fiyat artışı yaşanacağı öngörülüyor. Bu durum, aylık mutfak bütçesini en ince ayrıntısına kadar hesaplamak zorunda olan dar gelirli aileler ve emekliler için yeni bir yük oluşturacak. Bir paket çay alırken bile artık iki kez düşünmek zorunda kalacak olan vatandaşlar için bu zam, mutfaktaki yangının sadece bir kıvılcımı daha olarak görülüyor.
Artan maliyetler ve yaş çay fiyatı baskısı
Peki, sofraların vazgeçilmezine yapılan bu zammın arkasında ne yatıyor? ÇAYKUR yetkilileri, zam kararının temel gerekçesi olarak iki ana unsuru işaret ediyor: Artan işletme maliyetleri ve üreticiden alınan yaş çay alım fiyatındaki artış. Hükümet tarafından bu yıl için belirlenen yaş çay alım taban fiyatı, Karadeniz'deki on binlerce çay üreticisinin gelirini korumak adına önemli bir artış görmüştü. Üreticiye ödenen bu fark, doğrudan ÇAYKUR'un ham madde maliyetini yukarı çekti. Bununla birlikte, bir sanayi kuruluşu olan ÇAYKUR'un diğer tüm işletme giderlerinde de son bir yılda fahiş artışlar yaşandı. Çay yapraklarının işlendiği fabrikalarda kullanılan doğalgaz ve elektrik gibi enerji maliyetleri, ambalaj malzemeleri, işçi maaşları ve lojistik giderlerindeki artışlar, kurumun bilançosu üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu. Özellikle akaryakıt fiyatlarındaki durmak bilmeyen yükseliş, çayın tarladan fabrikaya, fabrikadan da ülkenin dört bir yanındaki marketlere ulaştırılmasının nakliye maliyetini katladı. Bu maliyet sarmalı, nihai olarak zammı kaçınılmaz kıldı ve faturanın son halkada yine tüketiciye yansımasına neden oldu.
Sadece ÇAYKUR değil, özel sektör de zamma hazırlanıyor
Piyasada bir regülatör görevi gören ve fiyatları belirlemede öncü rol oynayan ÇAYKUR'un bu adımı, özel sektör çay üreticilerini de harekete geçirecek. Türkiye çay pazarında faaliyet gösteren diğer büyük markaların da kısa bir süre içinde ÇAYKUR'un zam oranına paralel veya yakın seviyelerde kendi fiyat artışlarını duyurması bekleniyor. Bu durum, tüketicinin daha ucuz bir alternatif bulma şansını da ortadan kaldıracak ve market raflarındaki tüm çay markalarının etiketlerinin yukarı yönlü revize edilmesine yol açacak. Zammın dalga dalga yayılacak bir diğer etkisi ise ev dışı tüketim noktalarında görülecek. Milyonlarca insanın her gün uğradığı kahvehaneler, kafeler, pastaneler ve restoranlar, artan çay maliyetlerini menülerine yansıtmak zorunda kalacak. Bu da bir bardak çayın fiyatının daha da artması ve dışarıda bir bardak çay içmenin bile bütçeyi zorlayan bir aktivite haline gelmesi anlamına geliyor.
Dar gelirlinin bütçesinde yeni bir kara delik
Türkiye'de çay, sadece bir içecek değil, aynı zamanda bir kültürün, misafirperverliğin ve sosyalleşmenin en önemli sembolüdür. En yoksul haneden en zenginine, her evde günün her saati kaynayan bir demlik bulunur. Bu nedenle çaya gelen zam, herhangi bir gıda ürününe gelen zamdan çok daha geniş bir kitleyi, çok daha derinden etkiliyor. Zaten peynir, zeytin, ekmek gibi temel kahvaltılık ürünlerdeki fiyat artışları nedeniyle zorlanan hane halkı için çay zammı, bütçede yeni bir kara delik açılması demek. Özellikle geliri sabit olan asgari ücretli, emekli ve memurlar, maaşlarının alım gücünün her geçen gün nasıl eridiğine bir kez daha tanıklık ediyor. Mutfak sepetini doldurmanın giderek imkansızlaştığı bir ortamda, en temel ve en ucuz sosyalleşme aracı olarak görülen bir bardak çayın bile maliyetinin artması, toplumdaki genel moral ve motivasyonu da olumsuz etkiliyor.
Son iki ayda ikinci zam: Süreklilik endişesi
Vatandaşları endişelendiren bir diğer önemli nokta ise zamların sıklığı. ÇAYKUR'un en son Temmuz ayının sonunda yüzde 3,5 oranında bir zam yaptığı hatırlandığında, aradan sadece bir buçuk ay gibi kısa bir süre geçtikten sonra yüzde 7,5 gibi daha yüksek bir oranda ikinci bir zammın gelmesi, fiyat istikrarına yönelik endişeleri artırıyor. Bu durum, maliyet baskısının ne kadar yoğun olduğunu ve kurumun bu baskıyı artık daha sık aralıklarla ve daha yüksek oranlarla tüketiciye yansıtmak zorunda kaldığını gösteriyor. "Acaba bir sonraki zam ne zaman gelecek?" sorusu, şimdiden tüketicilerin zihnini meşgul etmeye başladı. Önümüzdeki dönemde enflasyonist baskıların devam etmesi halinde, çay fiyatlarında yeni ayarlamaların gelip gelmeyeceği ise belirsizliğini koruyor. Ancak kesin olan bir şey var ki, bugünden itibaren Türkiye'de demlikler daha değerli, çay sohbetleri ise biraz daha maliyetli olacak.