Gezi'nin unutulmaz sloganlarından biriydi; Polis simit sat onurunla yaşa!

Üzerinden bir yıl geçti... Ağababalarından aldıkları gazla! simit satıp onurlu yaşamaktansa içinden çıktıkları halka zulmetmeyi tercih ettiler. A'dan Z'ye aldıkları emrin hakkını verdiler. Muktedir emretti; fidanlarımızı kırdılar, çocuklarımızı dayaktan geçirdiler. Gencecik bir çocuğu 8-10 kişi dövmeyi kahramanlık sandılar. Gözlerine bakın fotoğraflarda; nefretin karası vurmuş yüzlerine. Öyle bir hınçla saldırıyorlar ki anlayabilmek mümkün değil.
TOMA'ları, biber gazları, plastik kelepçeleri, fil siniri copları, akrepleri ve yasal şiddetleriyle saldırdılar. Yüzlerce gözaltı, onlarca yaralı bıraktılar arkalarında...
***
Neymiş?
İşlerini yapıyorlarmış...
Onlar da emir kuluymuş, ekmek parası kazanıyorlarmış...
Öyle mi?
Bırakın bu masalları...
Bu ülkede milyonlarca insan asgari ücretle, açlık sınırının altında hayatını idame ettiriyor. Daha 19 gün önce Soma'da 301 maden işçisini toprağa verdik. Aldıkları maaş, destan yazanların aylık kazancının yarısı kadardı. Demek ki ekmek parası kazanmak için insanın halkına düşman olması gerekmiyormuş.
***
Neymiş, tüm polisler aynı değilmiş...
Hadi oradan...
Nicedir polis şiddetine maruz kalıyor bu halk. 2007 yılında Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nda yapılan değişikliğin ardından 7 yıl içinde 160 kişi polis şiddeti yüzünden can verdi. Bu süre içinde içlerinden birinin bu şiddete dur demek için konuştuğunu, istifa ettiğini, onurlu bir duruş sergilediğini gördünüz mü? Ben ne duydum, ne gördüm...
***
Demem o ki, simit satıp onurlu yaşamak için çok geç kaldınız, çok...
Size yakışan şekilde yaşamaya devam edin.
Genç kızların saçını çekin...
İşçilerin kafasında kask parçalayın...
Sendika başkanının kulak zarını yırtın...
Yaşlılarımıza, engelli vatandaşlarımıza biber gazı sıkın...
Komutanlarımızın evini basın sabaha karşı...
Sokak aralarında tekmelerle gençlerimizi öldürün...
Cemevlerini kurşunlayın...
Ne de olsa ekmek parası...
Ne de olsa emir kulusunuz...