Bir adam vardı… Fikret Çöker. Sayıştay başkan yardımcılarından biriydi. Birçok AKP Belediyesi’nin garabetini ortaya çıkarmıştı. Birbirinden şaşkınlık verici ayrıntıları yakalamıştı. Fikret Çöker’in raporuna göre; ASKİ (Ankara Su kanal idaresi) kaçak su kullanıyordu… Yine eski Başkan Melih Gökçek’in KDV yi düşerek mal ve hizmet harcamalarını 3.3 milyar lira düşük gösterdiğini ortaya çıkarmıştı. Zamanın AKP lig öngören Belediyesi, Resmi araçları tatil günlerinde kullanıyor, yakıt, otoyol, köprü geçişlerini belediyeye ödettiriyor, araçlar özel işlerde kullanılıyordu.

Hayrete düşüren saptamalar devam ediyordu.

Misal; Arnavutköy Belediyesi 1 metre hortuma 78 lira ödemişti. Bursa’ya yapılan bir geziye 658 kişi götürülse de, geziyi yapan firmaya 10 bir kişilik bedel ödenmişti. Hele hele ödemelere göre, 40 litrelik depoya sahip Reno Clio’nun 100 km de 63 litre benzin yakması karakomik dergilere düşmüştü…

Bu değerli devlet adamı bunları bir bir rapor ettikten sonra, aaaa ne görelim… Değerli yönetici istifa edivermişti… Tabi bu istifaya kimse inanmamıştı. Ödüllendirilmesi gereken bir yiğit daha edebiyle(!) kenara kızağa çekiliyordu

***

Konya’da 2018 yılında, 10 Kasım törenlerinde devletin valisi bir İstiklal Marşı’nı çaldıramamış sinirden hop oturup hop kalkmıştı. İstiklal Marşı 9.15 sireniyle birlikte okununca, Vali “Herkesi görevden aldım” diyebilmişti… Sonra? Sonrası lahana… Unutuldu gitti…

***

Öbür taraftan; skandal üstüne skandal yaşayan ve yaşatan, 2015 yılından beri hiçbir hutbede Atatürk ve Cumhuriyet demeyen, Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl arttırılan bütçesiyle ödüllendiriliyor. Bırak bütçeyi, Diyanet İşleri Başkanı kimseyi iplemiyor, kafasına göre takılıyor…

***

Bazı İzmir akşamüstleri, deniz kenarına oturuyorum… Dalıp gidiyor gözlerim… Yahu; “Ne günahımız varmış da böyle bir garip döneme tanıklık ediyoruz” diyorum… “Gak” diyenin hapse “Guk” diyenin kodese yollandığı, dürüstlüğün cezalandırılıp yandaşlığın alkışlandığı acayip bir durum… Sanki başka bir memlekete geldik de azınlık gibiyiz bu tarafta… Bildiğin İzmirli azınlık… Biz Cumhuriyet biliriz, Atatürk biliriz… Müslüman olanlarımız, dinlerini de bilirler, cami yolunu da bilirler. İkisini birbirinden tertemiz ayırırız… Bize yaşattıklarına bakınız…

***

Şimdi nasıl inanayım bu diyanetin hutbesine… İçinde Cumhuriyet ve Atatürk geçmeyen, çaktırmadan siyaset kokan, dikte edilmiş 29 Ekim hutbesine... Sizi bilmem ama… Ben bu haliyle amin demiyorum…

Bu ne ayıptır

Mustafa Savaş, Aydın’da AKP büyükşehir adayıydı. Özlem Çerçioğlu’na yenildi. Binali Yıldırım’ın yanında yürüyeceğim diye, ayıp üstü ayıp yaptı... Sırf Yıldırım’ın yanında olsun diye bir kadına omuz atmak, en basitinden görgüsüzlüktür… Artık bu ne hırs bu ne intikamsa, Yüzyıldır görmediğimiz şeyleri görür olduk siyasette… Yuh 

Komik olmayın

Mantığı ve niyeti güzel bir kampanya… “İzmir’e toz kondurmuyoruz” Fotoğraflara bakıyorum… Üç beş görevli, 7-8 kişi ellerinde torbalar, garip gübelek süpürgeler… Fotoğraflar çekildikten sonra haydi herkes yoluna… Öyle olmaz o iş… Kusura bakmayın da komik oluyor. Bunun mantığı halkı bu işin içine bir şekilde çekebilmek olmalı… Bu yapılan Bahçalarda börülce, oynar gelin görümce… Hiç kusura bakmayın koca başkanları başkan yardımcılarını, naylon torbayla sokağa salmanın adı budur…

DELİ ZİYA; “Az önce içimdeki Pollyanna’yı yedim. Şimdi ruhuma helva yapacağım.”