Türkiye’de konut kiraları uzun süredir hem kiracılar hem de ev sahipleri için gündemin en sıcak maddelerinden biri. Ağustos 2025’e girilirken, kira sözleşmelerinde yapılacak zam oranları yeniden belirleniyor. Yüksek enflasyon, sınırlı konut arzı ve artan inşaat maliyetleri, kira bedellerinin mevcut seviyesini korumak yerine sürekli yukarı taşınmasına yol açıyor. Özellikle büyükşehirlerde merkezi bölgelerdeki evler için talep yüksek kalırken, fiyat artışları bütçeleri zorlamaya devam ediyor. TÜFE verileri zam oranlarını netleştirdi


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verilerine göre Temmuz 2025’te:

Bir önceki aya göre %2,06 artış oldu.

Bir önceki yılın Aralık ayına göre %19,08 yükseliş kaydedildi.

Geçen yılın aynı ayına göre %33,52 artış yaşandı.

On iki aylık ortalamalara göre ise %41,13 artış gerçekleşti.

Konut kiralarında yasal üst sınır, bu veriler doğrultusunda Ağustos 2025 için %41,13 olarak belirlendi. Bu oran, kira sözleşmesi yenilenecek kiracılar için uygulanabilecek en yüksek zam oranı anlamına geliyor.

Konut krizinin derinleşmesinde son beş yılın etkisi
2020 yılında başlayan düşük faizli konut kredisi dönemi, kısa vadede satışları patlatmış olsa da, kira piyasasında dengeleri alt üst etti. O dönemde düşük maliyetle konut sahibi olan yatırımcılar, ilerleyen yıllarda Türk Lirası’nın değer kaybı ve artan giderler karşısında kira bedellerini hızla artırmaya yöneldi. Gayrimenkul, yatırımcı gözünde güvenli liman haline gelirken, konut fiyatlarının şişmesi kiralık ev bulmayı zorlaştırdı. Bu tablo, özellikle dar gelirli ve orta sınıf kiracılar için ciddi bir barınma krizine dönüştü.

TÜFE verileri zam oranlarını belirliyor
Kira artışları genellikle bir önceki yılın aynı dönemine ait Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) oranlarına göre belirleniyor. Enflasyonun yüksek seyrettiği bir dönemde bu oran, kiracılar için ağır bir maliyet anlamına gelirken, ev sahipleri açısından ise mülkün getirisini koruma çabası olarak öne çıkıyor.

Büyükşehirlerde kira yarışı durmuyor
İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere, büyükşehirlerde kira bedelleri yüksek seviyelerde kalmaya devam ediyor. Özellikle ulaşım imkanlarının iyi olduğu, merkezi ilçelerdeki kiralık evler için talep, fiyatları yukarı yönlü baskılıyor. Konut arzındaki yetersizlik ve nüfus yoğunluğu, piyasadaki hareketliliğin en temel nedenlerinden biri. Bu durum, kiralık daire bulmak isteyenlerin daha yüksek fiyatlara razı olmasına neden oluyor.

Ev sahipleri gelirlerini korumak istiyor
Ev sahipleri, artan yaşam maliyetleri ve yükselen enflasyon karşısında gelirlerini korumak için kira bedellerini yukarı çekme eğiliminde. Özellikle bakım ve onarım giderleri, emlak vergileri ve sigorta primlerindeki artışlar, ev sahiplerini zam yapmaya itiyor. Ancak bu artışların kiracılar üzerinde yarattığı ekonomik baskı, taraflar arasında hukuki ve sosyal gerilimleri de beraberinde getiriyor.

Kiracılar için bütçe yönetimi zorlaşıyor
Kiracılar cephesinde ise tablo giderek daha karmaşık hale geliyor. Kira giderleri, hane bütçesinin önemli bir kısmını oluşturuyor ve enflasyonla birlikte gıda, enerji ve ulaşım gibi temel kalemlerde de fiyatlar yükseliyor. Bu nedenle, kira artışları yalnızca barınma maliyetini değil, yaşam standardını da doğrudan etkiliyor. Birçok kiracı, makul kira artışları talep ederken, ev sahipleriyle pazarlık masasına oturmak zorunda kalıyor.

İzmir'in bir haftalık acı tablosu: Yaralanmalı kazaların yüzde 69'u motosikletli, en büyük tehlike yandan çarpma!
İzmir'in bir haftalık acı tablosu: Yaralanmalı kazaların yüzde 69'u motosikletli, en büyük tehlike yandan çarpma!
İçeriği Görüntüle

Ağustos dönemi pazarlıkları başladı
Ağustos 2025’e girilmesiyle birlikte, kira sözleşmesi yenileme döneminde olan binlerce kiracı ve ev sahibi için pazarlık süreci başladı. Bazı ev sahipleri TÜFE oranını birebir uygularken, bazıları piyasa fiyatlarını gerekçe göstererek daha yüksek artış talep ediyor. Bu noktada, kiracılar için en önemli unsur, yasal haklarını bilmek ve sözleşmelerini buna göre düzenlemek oluyor.

Kaynak: haber merkezi