Dilan KARACA

Dünyada yaklaşık 4,5 milyar insan karantinada. Gündem küresel salgın, karantina, işsizlik, küresel ekonominin çöküşü ve finansal krizle işgal edilmiş durumda. Ekonomik sistemin tüketim odaklı olduğunu göz önüne alırsak karantinaya hapsolmuş bir tüketici kitlesiyle birlikte sistemin çökmesi işten bile değil.

Sonuç olarak Koronavirüs salgını, Türkiye’de ve dünyada hayatın çeşitli alanlarında önemli etkiler yaratmaya devam ediyor. Bu sürecin toplumun tutum ve davranışlarında da değişiklik yaratması bekleniyor.

Pandemi sonrası piyasa için tüketici bazlı nasıl bir durum ortaya çıkacak?

Koronavirüs sonrası toplumun tüketim alışkanlıklarında ne gibi değişimler olabilir?

Hangi sektörleri ne gibi yeni tüketim alışkanlıkları bekliyor?

E-ticaret, virüs dönemi ile beraber daha mı hızlı büyüyecek?

Ekonomik hareketliliğin niteliğini doğrudan etkilemesi kuvvetle muhtemel böyle bir durumu uzmanlara sorduk.

Konuyla ilgili olarak İstanbul Ekonomi Araştırma Genel Müdürü Can Selçuki ve Hacettepe Üniversitesi Tüketici Pazar Araştırma Danışma Test ve Eğitim Merkezi (TÜPADEM) Müdürü Arzu Şener’le doyurucu bir sohbet yaptık.

Yeni normalin ipuçları

İstanbul Ekonomi Araştırma Genel Müdürü Can Selçuki istatistiksel verilerin ışığında tüketici davranışlarındaki değişimleri göz önüne sererken internet alışverişinin önemine değiniyor.

Selçuki, koronavirüsün tüketici alışkanlıklarına olan etkisini kısa, orta ve uzun vadede değerlendirmek gerektiğini belirterek şunları söylüyor:

“Salgının kısa vadede etkisi, sosyal hayatın kısıtlanmasından dolayı ortaya çıkan zorunluklardan dolayı tüketim tercihlerindeki değişlikler olarak hayatımıza yansıdı. Hayatlarımızı evlerimize sığdırmaya alıştığımız bu dönemde edindiğimiz alışkanlar, yeni normal olarak tanımladığımız önümüzdeki dönemde tüketim alışkanlıklarımızı tanımlayacak.

Değişen alışkanlıklarımıza dair ipuçlarını, yaptığımız kamuoyu araştırmalarımızdan görmek mümkün. TurkiyeRaporu.com’da yayınladığımız, mayıs ayı başı anketimizde, tüketicinin yeni normali yaşayacağımız dönemde bazı aktiviteleri eskiye göre ne sıklıkta yapacağını araştırdık.

Katılımcılara 'Koronavirüs nedeniyle günlük hayattaki kısıtlamalar sona erdiğinde, sayacağım aktiviteleri ne sıklıkla yaparsınız?' sorusunu sorduk ve kendilerine üç seçenek sunduk.

Sonuçlara baktığımızda sunulan dokuz ifade içerisinde katılımcıların en çok 'Eskisinden daha az' yapacağını söylediği aktivite yüzde 61,6 ile uçak seyahati oldu.

Anketimizin bir diğer önemli sonucu ise katılımcıların yüzde 60,6’sının eskisine göre daha az AVM ziyareti yapacağını ifade etmesiydi.

Restoran, kafe ve pastaneye gitmek veya sinema, tiyatro ve maça gitmek gibi aktiviteler için katılımcıların yaklaşık yüzde 55’i bu aktiviteleri eskisinden daha az yapacağını belirtti.

Uçak seyahati ve AVM ziyareti gibi bu iki ifadeye verilen cevaplara baktığımızda katılımcıların bu aktiviteleri eskisinden daha az yapmayı düşündüklerini görüyoruz. Burada katılımcıların sağlık ve sosyal izolasyonu koruma konusunda endişelerine ek olarak harcama ve ekonomik durum konularında da kaygıları olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir.

İnternet alışverişi ve kuaföre gitmek gibi aktiviteler için ise katılımcıların yaklaşık yarısı bu aktiviteleri eskisi kadar yapacağını belirtti.

Ankete katılanlar 'Eskisinden daha çok' sorusuna ise yüzde 14,6 ile internet alışverişi seçeneğini işaretledi.

Bu sonuçlara bakıldığında, geçtiğimiz 3 aylık dönemde artan online alışveriş trendinin bir süre daha devam edeceğini söylemek mümkün. Bu süreçte, daha önce online alışverişe konu olmayacağı düşünülen sektörler de bu alanda hizmet vermek için bir adaptasyon sürecinden geçecekler. Bütün bu gelişmeler, online alışverişin daha geniş kitlelerce benimseneceğine işaret ediyor.

Ekonomik kaygı ön planda

Ancak tüketici alışkanlıklarını belirleyen tek unsur salgının sebep olduğu sağlık kaygıları değil. Ekonomik durgunluğun sebep olduğu iş ve gelir kayıpları, vatandaşların orta vadede tüketim konusunda daha temkinli olacaklarına işaret ediyor.

Yeni normalde sektörleri iki kategoride değerlendirmekte fayda var. Birinci kategori, doğrudan tüketici tercihine bağlı sektörler ki bunu geniş anlamda hizmet sektörü olarak tanımlayabiliriz. İkinci kategori ise, salgının kontrol altına alınması için devletler tarafından limitlenen sektörler; lojistik ve ulaşım gibi. Bu perspektiften bakınca, birinci kategorideki sektörlerin, yukarıda tarif edilen sebeplerden dolayı, toparlanması zaman alacak.

Dönüşen ayakta kalır

Hacettepe Üniversitesi Tüketici Pazar Araştırma Danışma Test ve Eğitim Merkezi (TÜPADEM) Müdürü Prof. Dr. Arzu Şener ise yeni normal döneminde tüketici bazlı bazı alışkanlıkların kalıcı olarak değişeceğini ve firmaların bu değişeme ayak uydurmaktan başka çaresinin olmadığını düşünüyor.

Şener, pandemi döneminin başlangıcında tüketicilerin temel ihtiyaç maddelerine yönelik harcamaları ve stok yapma eğiliminde olduğunu belirterek ilk aşamada harcamaların arttığını söylüyor. Bu da kart harcamalarında ve borç hanesinde yükselişe neden olmuş.

Prof. Dr. Arzu Şener'in değişen tüketici alışkanlıkları ve yeni normal döneme ait düşünceleri ise şöyle:

“Eğlence, beslenme, spor, sosyalleşme, eğitim ve çalışma mekanları eve taşındı. Buna bağlı olarak tüketicilerin bu tüketim faaliyetlerini yürütmeye yönelik mal ve hizmet alımları arttı. Buna karşılık bazı harcama gruplarında keskin düşüşler yaşandı. Restoran harcamaları yaklaşık üçte bir oranında azaldı. Eğlence, ulaşım, tatil, seyahat, kişisel bakım harcamaları azaldı ve yeni normalleşme ortamında da kısa dönemde bu tür faaliyetlerin eski rutinde yürütülemeyeceği açık.

Evlerin çalışma, eğitim, eğlence, alışveriş, hobilerin yürütülmesi gibi çok amaçlı kullanımı, ayrıca medya tüketimini arttırdı. Tüketicilerin yaklaşık yüzde 40 ila 60'ı yeni normalleşen ancak her şeyin eskisi gibi olamayacağı yeni dönemde de alışkanlıklarına devam etmeyi amaçlıyor.

Bahçe ürünlerinden, evcil hayvan ürünlerine, kişisel bakım ürünlerinden hobi malzemelerine online sipariş arttı. Online alışveriş, temassız ödeme yöntemleri çok daha fazla sayıda tüketicinin hayatına girdi.

Tüketicilerin markalara bakışları da markaların salgın sürecindeki aksiyonlarına göre değişti. İhtiyacı olanlara, sağlık çalışanlarına yönelik yardım kampanyalarına katılan, sürdürülebilir, şeffaf, çevre ve insan dostu hizmet ve politikaları benimseyen, iletişimlerinde hızlı, açık, şeffaf, olumlu olan markaların tüketici gözünde güvenirliği ve sempatisi arttı. Salgın sonrası tüketiciler bu markaları ödüllendirmek için bu markaların ürünlerini satın almaya yönelebilir.

Yerel ürünler yükselişte

Pandemi döneminin yarattığı “bu işi birlikte atlatacağız” duygusu tüketicilerin yerel ürünlere yönelmesine neden oldu.

Ekonomik ortamdaki belirsizlik ve iş kaybı tüketicilerin konut, araba gibi yüksek maliyetli alımlarında azalmaya neden oldu. Lüks tüketim azaldı.

Perakende, ulaşım ve seyahat gibi endüstriler için yeni tüketici davranışlarının uzun vadeli etkileri olacak. Yeni tüketici davranışlarına uyum sağlayabilmesi, hayatta kalması ve gelişebilmesi için bu sektörlerin iş modellerini ve hizmetlerini yeni talep ve beklentilere uyarlamaları gerekmekte.

Salgın döneminde E-ticaret satışları en az 2 kat arttı. Geçmişte çevrimiçi mecralarda kolayca bulunmayan markalar ve kuruluşlar hızlı bir şekilde “yeni normal” e uyum sağlamalıdır, aksi takdirde hayatta kalamazlar.”