Haber / Tuğçe DOĞANELİ KAMACI

“İnsanların her türlü ihtiyacını karşılamaya dayalı yol, köprü, bina gibi bayındırlık; tarım, beslenme gibi gıda; fizik, kimya, biyoloji, elektrik, elektronik gibi fen; uçak, otomobil, motor, iş makineleri gibi teknik ve sosyal alanlarda uzmanlaşmış, belli bir eğitim görmüş kimseler”; Türk Dil Kurumu, mühendisin tanımını böyle yapıyor. Özetlersek onlar Türkiye’nin beyin takımı. Hepsi birbirinden değerli, gelişim yolunda küçük adımlarla büyük ilerlemelere imza atıyorlar. Zor şartlarda çalışıyorlar. Cesur ve başarılılar; ancak mutlu değiller.

Türkiye, ilk kadın mühendislerini 1930’lu yıllarda yetiştirdi; ancak geçen yıllar mühendisliğin ‘erkek işi’ olduğu algısını kırmaya yetmedi. 23 Haziran Uluslararası Kadın Mühendisler Günü nedeniyle maden, makine, inşaat, harita ve yazılım mühendisi beş kadına kulak verdik. Mesleklerin zorluklarına dikkat çeken mühendisler, kurum kültürünü oluşturamamış küçük işletmelerde, erkeklerle aynı eğitime ve aynı iş tecrübesine sahip olsa bile kadınların, özellikle şantiyelerde ikinci sınıf mühendis muamelesi gördüğünü dile getirdi. Şantiyelere kadın tuvaleti, işletmelere regl dönemi izni isteyen kadın mühendisler, eşit ve adil çalışma düzeni için kurumsal firmaların tercih edildiğini vurguladı.

DEĞERİMİZ BİLİNMİYOR

“Ülkemizde mühendise verilen değer, kadına verilen değer kadardır” diyen Maden Mühendisi Figen Toplu Acar, kendilerine saygı duyan, görüşlerini dikkatle dinleyen, cinsiyet ayrımı yapmayan işletmelerin azınlıkta kaldığını söyledi. Doğru firmayı bulmanın bazen yıllar aldığını anlatan Acar, “Mesleğimizin ilk yıllarında çeşitli sorunlarla karşılaştık. Mühendise bakış açısı çoğu zaman içler acısıdır. Kendini geri plana atıp, imza yetkisinden faydalanarak tüm sorumluluğu mühendisin üzerine yıkmak isteyen çok firma sahibi var. Kadın stajyer mühendis ofiste görevlendirilir, evrak işleri ile meşgul edilirdi. Sahada tecrübe kazanmasına yardım edilmezdi. Doğru firmayı bulana kadar, ki bu yıllar sürebilir, tüm deneyimlerimiz kendimizi ispatlamaya yöneliktir” değerlendirmesinde bulundu.

GÖREV ÇOK MAAŞ AZ

Küçük işletmelerin, işsizlikten faydalandığını, işverenin çalışanlar üzerindeki baskıyı artırdığını dile getiren Acar, “Sürekli daha fazla işin tamamlanıp karşılığında daha az ücrete razı olunan köklü bir sistem yerleşmiş. Çünkü iş yok, maden mühendisi iş ilanına bir saatte 400 kişi başvuruyor. Küçük hesaplar peşinde koşan firmalar da bunu mühendislere bir tehdit olarak sunuyor” diye konuştu. Acar, küçük işletmelerde görev dağılımı yapıldıktan sonra, erkek mühendislerin sadece kendi işini yaptığını, kadın mühendislere sürekli yeni görevler yüklendiğini belirtti. Tüm kadın meslektaşları için eşit ve adil bir çalışma düzeni beklediklerini anlatarak, şöyle devam etti: “Kadın mühendislerin çok daha fazla işi aynı anda yapabilme yetisi olmak zorunda. Çoğu zaman sizden göreviniz dışındaki işlerin de yürütülmesi bekleniyor. Bu da erkek meslektaşlarımızla rekabet için adil koşullar olmadığı anlamına geliyor. Kadın maden mühendisi arkadaşlarım belki de kızacak; ama bu mesleği düşünen kız kardeşlerimin bir daha, bir daha düşünmelerini isterim. Çünkü ülkemizde kadın mühendis olmak zor; fakat kadın maden mühendisi olmak çok daha zor. Karşı cinslerimiz için dahi tam olarak sağlıklı çalışma olanakları yok iken maden sahalarında kadına hijyenik, sağlıklı, güvenilir ortamda çalışma fırsatı sunulmuyor.”

KURUMSAL ŞİRKET FARKI

Araştırma ve geliştirme yapmayı sevdiği için makine mühendisliğini tercih ettiğini anlatan Tansu Çetin ise, bu seçimiyle babasının da hayalini gerçekleştirdiğini dile getirdi. Otomotiv sektöründe yönetici olmayı hedefleyen Çetin, ilerleyen yıllarda ise Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarıyla ilgili şirket kurmayı planlıyor. Öğrenci değişim programıyla gittiği Avrupa’da bir süre mesleki eğitim alan Çetin, mühendisliğin sadece Türkiye’de değil, dünyanın pek çok ülkesinde erkek işi olarak görüldüğünü aktardı.

CİNSİYET YOK, TORPİL VAR

Kurumsal bir firmada görev alan Çetin, emeğe saygının ve eşitliğin öne çıktığı bir ortamda çalıştığını, bu özellikleri nedeniyle kadın mühendislerin kurumsal firmalara her zaman daha fazla ilgi gösterdiğini vurguladı. Çetin, şöyle devam etti: “Kurumsal firmaların işleyişinde, şirket politikası ve yöneticinin yaklaşımı belirleyici olur. Mavi yakanın, beyaz yakanın duruşu bellidir. Herkes işine odaklanır. Terfiler, fırsat eşitlikleri sadece çok çalışmakla ilgilidir. Ancak kurumsal bir firmada çalışmıyorsanız, işiniz çok zor. Öncelikle kadın, erkek değil, tanıdık olan işe alınır. Kadın aday değerlendirilecekse, işveren, kadını işgücü eksikliği olarak görür. ‘Bizi ne zaman bırakır?’ endişesi taşır. Erkeklere askerlik sorulur, yapılmışsa görevi biter. Ama kadının devam eden rolleri vardır. Bekarsa düğün hazırlığı, evliyse gebelik, doğum, süt izni… Bunların hepsi çalışmamak demektir. Ayrıca kocasının evlendikten sonra çalıştırmaması riski de vardır. O nedenle genelde kadın, gözlerini korkutur, erkek çalışma arkadaşları ararlar.”

“Kadınsanız ve böyle küçük bir işletmede çalışıyorsanız, kendinizi ispatlamak zorunda kalırsınız” diyen Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Terfi aldığınızda, altında başka şeyler aranır. Ne kadar çirkin! Oysa o kadın, gecesini gündüzüne katmıştır da çalışmıştır… Bu gibi işletmelerde mühendisliğin beyin işi olduğuna, eğitimle herkesin yapabileceğine hala alışamayan bir kesim vardır. Buna rağmen bugün, toplantılarda, iş yemeklerinde kadınlar da var, yönetimde kadınlar da söz sahibi. Bazı önyargılar yıkıldı ama yetmez, daha çok yolumuz var.”

ROLLERİMİZ YÜKÜ ARTIRIYOR

Kadının çalışma şartlarının erkeklerle eşit olmasından ziyade esnek olması gerektiğini savunan Çetin, “Çalışılan yerin şartlarına göre de kadının işi zorlaşabiliyor. Size bir örnek vereyim. İstanbul’da çalıştığım dönemde, bazı anneler sabah evden çocuktan erken çıkmak zorunda kalıyordu. Çocuğu da yanına alıp, servise öyle biniyorlardı. Annesiyle birlikte serviste zaman dolduran çocuklar, okul saati yaklaşınca yol üstündeki okula bırakılıyordu. Şimdi, sabah evden çocuğundan erken çıkmak zorunda kalan anne ne yapsın? Erkekler de aynı saatte işbaşı yapıyor ama kadının toplumsal rolü nedeniyle yükü ağırlaşıyor” dedi. İş yerlerinde kutuplaşmalar olabildiğini, iletişim problemlerinin çözülmesi gerektiğini anlatan Çetin, “Erkekler kadınlara, alaylılar okullulara hep küçümsemeyle yaklaşıyor. Saygılı, çözüm odaklı, teknoloji ile iç içe bir ortam yaratmalıyız. Kadının her alanda çalışabileceğini, çocuk yaştan itibaren toplumun her ferdine aşılamalıyız” diye konuştu.

İKİNCİ SINIF DEĞİLİZ!

İnşaat Mühendisi İlayda Duraklar, baraj, alışveriş merkezi gibi farklı şantiyelerde görev aldığını, saygı çerçevesi içinde çalışılsa dahi, iş koşullarında eşitsizlik olduğunu söyledi. Duraklar, “Eşit işe eşit ücret almıyoruz. Nedense daha etkin performans göstermemize rağmen erkekler tarafından ikinci sınıf mühendis muamelesi görüyoruz. Hamilelik dönemimde bile elimden geldiğince ayrıcalık istemedim; ama yine de kendimizi ekstradan ifade etmek zorunda kalıyoruz” diye konuştu.

HEM ANNEYİZ HEM MÜHENDİS

Tüm kadınlar için kendine, eşine, anneliğe zaman ayırabileceği bir çalışma düzeni kurulması gerektiğinin altını çizen Duraklar, “Kurumlarda etkili, şiddetsiz iletişim eğitiminin herkese verilmesini sağlamalıyız. Kadınların keyifle, verimli şekilde çalışabileceği, zihnini parasal dertlere değil de işine yorabileceği refah seviyesine ulaşmalıyız” ifadelerini kullandı. Temiz tuvalet ihtiyacının büyük bir lüks olarak görüldüğünü anlatan Duraklar, kadınların en çok hijyen konusunda zorlandığını, sahalardaki fiziksel eksikliklerin yanında, regl dönemlerinde yaşanan sorunlara da çözüm bulunması gerektiğini söyledi.

ŞANTİYE DE BİZİMDİR

Harita Mühendisi Gizem Gürlek Cangür ise, dedesi, babası, ağabeyi ve kuzenleri gibi mühendisliği tercih ederek aile geleneğini sürdürdüğünü belirtti. İş yaşamı boyunca cinsiyetçi ilanlara başvurmadığını belirten Cangür, “Türkiye koşullarında maalesef kadını arka planda tutmayı seviyoruz. İşe alımlarda, yaygın bir şekilde ayrımcılık yapılıyor. Elbette çalışma koşulları, firmanın profesyonelliğine bağlıdır. Bu zamana kadar ‘Kadınsın gelme’ ya da ‘Bu ücret sana yeter’ cümlelerini duymadım; ama duyan arkadaşlarım var. ‘Kadın arkadaşları ofis için düşünüyoruz’ diyenlere karşıyım; çünkü biz sahada da çok güzel işler çıkarıyoruz. Hatta pratik zekâmız ve çoklu algımız erkeklerden bir adım öne koyuyor bizi” dedi.

ÜZÜLÜP PES ETMEYİN!

İyi bir stajın, iş hayatına sağlam bir temel attığına dikkati çeken Cangür, başarılı kadınların zaman içinde kabul gördüğünü vurgulayarak şöyle devam etti: “İlk defa kendi paramı stajımda kazandım. Stajımda şanslıydım. Hem arazi hem ofis konusunda kendime çok şey kattım. Şu anda çok iyi bir firmada ve özel bir projede müşavirlik yapıyorum ve bu cidden gurur verici bir durum benim için. Tabi ki başta sizi kabul etmeleri zor oluyor. Saygı ve güveni zamanla oluşturuyorsunuz. Kadın meslektaşlarım bu konuda asla kırılıp, üzülüp, pes etmesinler. Önemli olan kendinizi göstermek. Çekingen, pasif biriyseniz ne kadar iyi olursanız olun, kaybedersiniz. Her şeyi yapabilirsiniz, kendinize güvenmeniz yeter.” Çalışma sahalarındaki tuvalet eksikliğine dikkati çeken Cangür, “Bence kadınlar için ayrılmış tuvalet olmaması büyük bir sorun. Bazı ortamlarda hiç tuvalet bulamıyoruz. Kadın ya da erkek, kimse sağlıklı bir ortama sahip olmadan sahaya çıkmamalı” diye konuştu.

OFİS ŞARTLARI STANDART

Yazılım Mühendisi Pelin Dalkılıç, araştırmaya, geliştirmeye, yeni üretime katkı sağlamaya her zaman ilgi duyduğunu, bu nedenle meslek lisesindeki eğitiminin ardından mühendisliği tercih ettiğini belirtti. Ofis ortamında yürütülen çalışmalar nedeniyle kadın ve erkek mühendislerin eşit ve adil şartlarda çalışabildiğini ifade etti. Özel bir şirkette yönetici pozisyonunda görev alan Dalkılıç, “İşe alım süreçlerine dahil oluyorum. Diğer yönetici arkadaşlarımla birlikte herhangi bir ayrımcılığa yer vermeden, gerçek anlamda kişilerin yetkinliğine göre süreçleri ilerletmeye çalışıyoruz. Yazılım mühendisi olarak saha pozisyonunda görev almadığımız için, tüm çalışanlar eşit değerlendiriliyor. Çoğunluk erkek olan disiplinlerde, çalışma alanı kadınlar için daha zorlayıcı oluyor. Ancak kurumsal bir şirket yapısında, herhangi bir ayrımcılığa izin verilmez” ifadelerini kullandı.

YILMADAN ÇALIŞALIM

Özel sektörde yükselmenin sonu olmadığın anlatan Dalkılıç, ‘Hayallerinizden vazgeçmeyin’ mesajı verdi ve şöyle devam etti: “İlk stajımda getir, götür işleri yapmamı istediler. Yaptım; ama ben çok iyi gözlem de yaptım. Her şeyi öğrenmeye çalıştım. İkinci stajımda, şirket çalışanlarından neredeyse bir farkım kalmamıştı. Bugün, yedi yıllık iş hayatımda mühendis olarak başladığım işimde terfi alarak yöneticiliğe yükseldim. Her adımın ardından daha büyük bir adım vardır. Bir süre sonra iş arayan değil is teklifleri gelen bir bireye dönüşmek mesleki alandaki başarıyı getirmiş demektir, diye düşünüyorum. Bu yolda aranan insan olmak her daim mesleki hayattaki planım olacaktır. Her şeyden önce gün bittiğinde, “Üzerimdeki tüm sorumluluğu yerine getirdin mi?” kıstası benim için çok değerli. Kendi iç huzuru olan bir mühendis, ardından başarıyı da getirir.”

23 Haziran nasıl ortaya çıktı?

Kadın mühendisler günü ilk kez 2014’te İngiltere’deki Kadın Mühendisler Cemiyeti’nin (Women’s Engineering Society- WES) 95'inci kuruluş yıldönümünde Ulusal Kadın Mühendisler günü olarak kutlandıktan sonra tüm dünyaya yayıldı ve 2016’dan itibaren UNESCO himayesinde kutlanmaya başladı. Büyük ilgi gören ve 2017’de ilk kez uluslararası düzeyde kutlanmaya başlanan Uluslararası Kadın Mühendisler Günü (INWED) global bir etkinlik haline geldi. Etkinliklerin amacı kadınların mühendislik, fen teknoloji ve matematik alanlarında eğitim yapmalarını ve çalışmalarını teşvik etmek.