Haber / Beril CAYMAZ

İş Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi Genel Koordinatörü Murat Çakır, Türkiye’de her yıl 2 bin civarında işçinin iş kazalarında hayatını kaybettiğini, on binlerce işçinin ise yaralandığını belirtti. Bu duruma dikkat çekmek için Türkiye’de işçi sağlığı ve güvenliğine yönelik çeşitli etkinlikler gerçekleştirildiğini dile getiren Çakır, 4-10 Mayıs tarihleri arasındaki İş Sağlığı Güvenliği Haftası’nın da bunlardan biri olduğunu söyledi. Çakır, ilan edildiği 1987 yılından beri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, hafta kapsamında çeşitli etkinlikler düzenlendiğini dile getirdi. Genel koordinatörü olduğu İSİG Meclisi’nin de 2011 yılından itibaren farklı sektörlerden, iş kollarından, mesleklerden çalışanların (sanayi/hizmet/tarım sektörleri, metal işçisi, mevsimlik tarım işçisi, banka işçisi, sağlık işçisi,  inşaat işçisi, enerji işçisi, doktor, mühendis, akademisyen, iş güvenliği uzmanı vb.) ve işçi ailelerinin hayat verdiği bir ağ örgütlenmesi olduğunu vurgulayan Murat Çakır, amaç ve çalışma konularıyla ilgili, “İSİG Meclisi; bütün iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenebilir olduğunun bilinciyle, yaşanan işçi ölümlerini ‘iş kazası’ olarak değil ‘iş cinayeti’ olarak tanımlar. Bu noktada işçilerin sağlığının her türlü ekonomik çıkardan, büyümeden önce geldiğini savunur. Çalışma ortamında emekçilerin ölümünün, sakat kalmasının, psikolojik ve fizyolojik sağlıklarını kaybetmelerinin gerçek nedenini, emeği sadece artı değer elde etme aracı olarak gören, emekçiyi bütünsel bir insan olarak kabul etmeyen kapitalist sistem olduğunu tespit eder” dedi.

İşçi sağlığı ve güvenliği mücadelesinin sadece işyerindeki çalışma koşullarını değil, bir bütün olarak ulaşım, barınma, beslenme, yaşadığı çevre gibi, işçilerin fiziksel ve ruhsal sağlığını belirleyen unsurları da kapsadığını ifade eden Murat Çakır,  “Bu noktada, örneğin asbestli çalışma ortamına karşı mücadele, kentsel yıkıma karşı mücadele ile mega projelerde, madenlerde iş cinayetlerine karşı mücadele, çevre mücadelesi ile iç içe geçmektedir. Yani İSİG mücadelesi, halk sağlığı ve ekoloji mücadelesi ile omuz omuza yürümektedir” diye konuştu.

KOPYA 'CİNAYETLER'

İSİG Meclisi Genel Koordinatörü Murat Çakır, Türkiye’deki iş kazaları  ve ortaya çıkış nedenlerini şöyle sıraladı:

“En başta işçilerin yüksekten düşerek, ezilerek, göçük altında kalarak, zehirlenerek, servis kazası geçirerek, boğularak, yanarak öldüklerini söylemeliyiz. Her yıl bin 700 ila 2 bin işçiyi bu şekilde ve neredeyse birbirinin kopyası bir biçimde kaybediyoruz. İkinci olarak meslek hastalıklarından dolayı meydana gelen ölümler var. Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre her bir iş kazası sonucu ölüme karşılık 5-6 meslek hastalığı sonucu işçi ölümü oluyor. Üçüncü olarak uzuv kayıplarıyla da sonuçlanan yaralanmalar yer alıyor. Dördüncü olarak çalışma koşullarının getirdiği ruhsal sorunlar var. Beşinci olarak barınma, beslenme gibi nedenlerle oluşan ciddi sağlık sorunları yaşanıyor. Bu sorunların en temel nedenleri ise ekonomik çıkar, karını artırma ve ekonomik büyümenin işçinin sağlığının önünde tutulmasıdır. Bu anlayışın sonucu olarak güvencesiz çalışma koşulları ortaya çıkıyor. Yani sigortasız çalıştırma, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin maliyet olarak görülmesi ve alınmaması, üç işçinin yapacağı işin iki işçiye yaptırılması, düşük ücretler sonucu insanca yaşamın sağlanamaması, her türlü sendikal örgütlenmenin anayasal hak olmasına rağmen engellenmesi gibi sonuçları doğurmaktadır.”

TAKSİRLE ÖLDÜRME

Türkiye’deki işçi kazalarında meydana gelen yaralanma ve ölümlerin ardından yaşanan hukuki süreçle ilgili konuşan Murat Çakır şöyle devam etti:

“En başta ölüm, belli bir süre çalışamama ya da sakat kalma gibi birçok sonuç meydana geliyor. Özünde ölümün tazmini olmaz ama açılan maddi-manevi tazminat davaları sonucu bazı büyük işletmelerde işçi de sendikalı ise belli tazminatlar ödeniyor. Ancak birçok işçi ailesine cüzi miktarlarda tazminat kararı da çıkabiliyor. Diğer yandan ceza davalarında suç taksirle öldürme olarak değerlendiriliyor. Genelde de ana sorumlu olan işveren değil, iş güvenliği uzmanına, ustabaşına ceza veriliyor. Şöyle bir örnek vermek istiyorum: 13 yaşındaki kimya işçisi Ahmet Yıldız 2013 yılında plastik enjeksiyon makinesine sıkışarak ağır yaralanmıştı ve patronu tarafından hastaneye trafik kazası geçirdi diye getirildi. Açılan davada patronu kick-boks şampiyonasına katılacağını söyleyip beraatini istemişti ve 30 bin 40 TL ceza verilip, bu tutar da 24 taksite bölünmüştü.”

SENDİKAL ÖRGÜTLENME

Çakır, yaşanan iş kazalarının genel olarak bir sistem sorunu olduğunu vurgulayıp, atılması gereken acil adımları şöyle sıraladı: “Birinci olarak sendikal örgütlenmenin önündeki tüm engellerin kaldırılması gerekiyor. Yani işçiler istedikleri sendikaya üye olmalı ve sendikalaştıkları için işten atılmamalı, baskı görmemelidir. İkinci olarak işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri maliyet hesaplarına feda edilmemeli, gerekli önlemler alınmalı ve denetimler yapılmalıdır. Üçüncü olarak sigortasız işçi çalıştırılmamalı, çalışma saatleri düzenlenmeli, yeterli sayıda işçi ile çalışılmalıdır. Yani uzun çalışma saatleri, az işçiye çok iş yaptırma, düşük ücret gibi uygulamalar engellenmelidir.”

ÇOCUK İŞÇİLER

İşçi ölümlerini en çok inşaat, tarım, taşımacılık, metal, belediye, maden, enerji gibi sektörlerde yaşandığını söyleyen Çakır, yaralanmalar açısından ise sanayi sektörünün birçok kolunda başta metal olmak üzere ilk sıralarda olduğunu ifade etti. Ölümlerin hemen hemen yarısının 30-50 yaş grubu aralığında meydana geldiği bilgisini veren Çakır, “Diğer yandan çocuk işçilik Türkiye’de oldukça yaygın ve her ay 5-6 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybediyor. 65 yaş üstü çalışan işçi ölümleri de yüzde 5 ila 10 arasında.  6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Yasası çıktığından beri tuttuğumuz yıllık raporlara göre 2013 yılında 1235 işçi, 2014 yılında 1886 işçi, 2015 yılında 1730 işçi, 2016 yılında 1970 işçi, 2017 yılında 2 bin 6 işçi, 2018 yılında 1923 işçi, 2019 yılında 1736 işçi, 2020 yılında 2 bin 427 işçi, 2021 yılında 2 bin 127 işçi hayatını kaybetti” diye konuştu.

İSİG verilerine göre iş 'cinayetleri'

2022 (İlk 3 ay): 347 İşçi 

2021 Yılı: 2170 İşçi 

2020 Yılı: 2427 İşçi 

2019 Yılı: 1736 İşçi 

2018 Yılı: 1923 İşçi 

2017 Yılı: 2006 İşçi 

2016 Yılı: 1970 İşçi 

2015 Yılı: 1730 İşçi 

2014 Yılı: 1886 İşçi 

2013 Yılı: 1235 İşçi