HABER/ Emrah BAKIR

Türkiye'de 23 Mart 2020'de uzaktan eğitim tanıştık. İlk başlarda geçici olarak düşünülen uzaktan eğitim süreci 2020 yıl sonuna kadar devam eti ve 2021'nin ilk zamanında eğitimlere uzaktan devam edildi. Eğitim sisteminde var olan sorunlar hem öğrenciler hem de eğitmenler için problem olmaya devam ediyor. Pandemi sürecinden önce yüz yüze olan eğitim modeli salgından dolayı ani bir değişimle online eğitim sürecine doğru evirildi. Online eğitim süreci verimlilik, derslere katılım, erişilebilirlik ve sınav sistemiyle birlikte aksakları gündeme getirdiği kadar engelli öğrencilere erişebilir ortamı sunmaması nedeniyle motivasyonu düşürdüğü kadar psikolojik sorunları da beraberinde getirmeye devam ediyor. Farklı üniversitelerde okuyan görme engelli öğrencilerle online eğitim sürecinde yaşadıkları avantajları, dezavantajları, aksaklıkları, yaşadıkları problemleri ve çözüm önerilerini konuştuk.

TEORİK ÖDEVLER VERİLEBİLİR

Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Bülent Ateş, görsel içerikli derslerin fazla olmasının sorunları beraberinde getirdiğini söylüyor. Görsel dersler yerine teorik ağırlıklı ödev verilmesinin görme engelli öğrenciler için daha uygun olacağını belirten Ateş, ''Birçok dersimiz görsel içerikli. Grafik tasarımdan, iletişim sistemlerine, görsel tasarımdan video kurguya kadar birçok dersin içeriği görsel materyaller ile devam etmekte. Bu konulardan görme engellileri muaf tutmaları yerine, daha teorik ödevler verilebilir. Bu konu hocaların inisiyatifinde denilebilir ama bence önce Rektörlüğün, Dekanlığın hatta genelge olarak YÖK'ün sorumluluğundadır. Pandemi öncesi yüz yüze eğitim alırken tek ders alma hakkımız vardı. Dersimizin ilk haftası işlenirdi ve tekrarı yoktu. Biz de kendi çabalarımızla internetten pekiştirmeye çalışıyorduk. Pandemi sonrasında görme engelliler için ders kayıtlarının sistemde kalmasını bir avantaj olarak değerlendirebilirim. Anlamadığımız yerleri defalarca dinleme imkânı buluyoruz'' diye konuştu.

Teknik olarak zorluklarla karşı karşıya kaldığını dile getiren Ateş, ''Uzaktan eğitimle birlikte yaşadığımız en önemli sorunlardan biri her zamanki gibi betimleme sorunu. Sürekli internet kesintisine uğramamız başka bir dezavantaj. Üniversitelerin UZEM ve OBS denen öğrenciye yönelik altyapı sistemleri vardır. UZEM görme engelliler için program okuyor fakat OBS okuyamıyor. Teknik anlamda zorluk çekiyoruz'' ifadelerini kullandı.

MOBBING UYGULANIYOR

Uzaktan eğitim sürecinin fiziksel olarak konforlu olduğunu, fakat teknolojik olarak derslere erişimde zorluklarla karşı karşıya kaldığını dile getiren İstanbul Üniversitesi Almanca Öğretmenliği birinci sınıf öğrencisi Büşra Kunduz, öğretim görevlilerinin görme engelli öğrencilere mobbing yaptığını öne sürerek, ''Online eğitime başladığımız süreçte birçok arkadaşımız gibi ben de teknoloji ile iyi ilişki içerisinde değildim. İlk başlarda bu teknolojik sürece uyum sağlama noktasına oldukça gayret göstermem ve şartlarımı zorlamam gereken bir durumla karşı karşıya kaldım. Evet, biz görme engelli bireyler için fiziksel olarak okula gitmemek oldukça konforlu. Online eğitim sürecinde engelli öğrencilere mobbing yapılmaya devam ediyor. Dersleri ya da sınavları kaydetmeniz resmi olarak mümkün değil. Bazı hocalarımız bizlere psikolojik olarak daha rahat mobbing yapıyor'' şeklinde konuştu.

Kunduz, üniversitelerin görme engelli öğrencilere yönelik altyapısını güçlendirmesi gerektiğini ifade ederken devlet destekli kurumlarda engelli insanlara yönelik toplumun bilinçlendirilmesine yönelik derslerin verilmesi gerektiğini belirterek şunları kaydetti: ''Özerk üniversitelerin teknik olarak internet sayfası ve sınav sistemini oluşturan birimlerin, engellilerin yakın okuyucu programları konusunda bilgi sahibi olmaları lazım. Hatta bu konu hakkında eğitim almaları sağlanabilir. Bir insanın en büyük değeri karşısındakinin yerine kendini koyup empati kurabilmesidir. Devlet tarafından engellilerle ilgili, kurumlara eğitim ve bilinçlendirme dersleri zorunlu olarak konulmalıdır bence.''

MOTİVASYONUMUZ DÜŞTÜ

Uzaktan eğitim sürecinde psikolojik olarak yıprandığını ve yorgun hissettiğini dile getiren Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğrencisi Fatma Ovat ise, ''Hepimiz ilk defa böyle bir süreç ile karşı karşıya kaldık. Hem biz öğrenciler için hem de öğretmenlerimiz için ister istemez olumsuz getirileri oldu. Ve iş yükümlülüğü arttı. Bu süreçte haddinden fazla motivasyonumuz düştü. Tüm dönem boyunca ödev ve sınavlarla uğraşıyoruz. Kısacası bir üniversite hayatı gibi geçmedi. Pandeminin vermiş olduğu bunalım ve eğitim sürecindeki bu yoğunluktan dolayı çok yorgun hissediyorum. Sosyal hayat denen şey zaten kalmadı'' dedi. Görme engelli öğrenciler için sesli kitapların çoğaltılması ve üniversitelerin bu konularda daha fazla yardımcı olması gerektiğini dile getiren Ovat, ''Elektronik ortamda paylaşılan notlar bizler için çok iyi oluyor. Taratması daha rahat oluyor. Hocalarımız derste kendi kitaplarını kullanıyorlar fakat kitapların PDF dosyasına ulaşamıyoruz. Sesli kitapların çoğaltılması lazım bence. Bu konu hakkında düzenlemeler yapılabilir” diye konuştu.

ONLINE EĞİTİM YETERLİ DEĞİL

Online eğitimlerden verim alamadığını dile getiren Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü hazırlık sınıfı öğrencisi İremsu Balcı da diğer öğrencilerin de sık sık üzerinde durduğu teknik yetersizliğe vurgu yaptı. Balcı, şunları söyledi: ''Pandemi süreci ile birlikte öğrenciler olarak bir düzene giremedik. Eğitimden verim alamadık. Teknik olarak erişebilme sorunu yaşadım. Bulunduğum yerde internet çekimi yetersizdi ve derslere girebilecek uygun bir cihazım yok. Okulumuzun yaz okulunda devam zorunluluğu olduğundan İngilizce yeterlilik sınavına giremedim. Hala bu durumu yaşayan arkadaşlarımız mevcut. Konsantre olamama durumu var. Psikolojik olarak rahat hissetmiyoruz. Sınav ortasında internetin gitmesi ve cihazın kapanması sınavlarımızı olumsuz yönde etkiliyor. Her açıdan online eğitim yüz yüze eğitim kadar yeterli değil.”

ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMLERİ

Üniversitelerin altyapı sorununa ve yaşanan mağduriyetlere dikkat çeken Eğitimde Görme Engelliler Derneği (EGED) Başkanı Emre Taşgın ise şunları söyledi: “Geçmişten bugüne son yirmi yıllık süreçte teknoloji hızlı bir şekilde gelişti. Bu açıdan görme engellilerde artık ders materyallerine erişim konusunda teknolojiden yararlanıyorlar. Aslında pandemi, avantajmış gibi görünüyor arka planda fakat kullanılan sistemlerin erişilebilir olup olmadığı konusunda bir denetleme söz konusu olmadı. Yani üniversiteler hızlı bir şekilde uzaktan eğitime uyarlamaya çalıştılar kendilerini. Bu konuda deneyimli ve deneyimsiz olan kurumlar vardı. Tabi ki Engelli Öğrenci Birimi daha nitelikli olanlar, geçmişte de bu konuda iyi çalışma yapanlar, görme engelli öğrencilerinin sorunlarını üniversitelerde hızlı bir biçimde çözme girişiminde bulundular. Ama Engelli Öğrenci Birimi halen üniversitelerde kurumsallaşamadı maalesef. Bazı üniversitelerin sistemleri ekran okuyucu yazılımlarla erişilebilir olarak çalışmadı. Bir öğrencimiz yaşadığı bir sorunu şöyle anlatmıştı: Kullandığımız sistemde ses açıp kapatma düğmesi erişilebilir değil bunu tek başıma yapamıyorum. Kullandığım ekran okuyucularla uyumlu değil. Bu yüzden dersin başından sonuna kadar sessizce bekliyorum. Bu durum ciddi bir stres. Böyle bir ortamda nasıl verimli bir ders işlenebilir? Sınav sisteminde de görme engelli öğrencilerin ek süre sorunu oldu. Yüz yüze eğitimdeyken sınavda zaman istiyorlardı fakat uzaktan eğitimde sisteme erişilebilme sorunu olduğundan sana ek süre verme imkanı tanımıyor, bu sebeplerden dolayı mağduriyetler oldu.''

ERİŞİLEBİLİR ALTYAZI

Görsel içerikli materyallerin, öğrenciler açısından, betimleme eksikliğinin olması yeni teknolojik dönemde de devam ediyor. Gerek fotoğraf gibi görsel içerikli gerekse videolu anlatımlara görme engelli öğrenciler için daha kolaylaştırıcı çözüm bulmaya çalışan Taşgın,''Görme engelliler metin halinde olan Word ya da PDF formatında yazılmış dokümanlara erişebilirler. Ama fotoğraf halinde olan bir dokümanı okuyamazlar. Örneğin; Bir dokümanın fotoğrafını çekip bunu ders notu olarak sisteme koymak görme engelli öğrenci için erişilebilir olmayacaktır. Diğer yandan grafiklerin, infografiklerin, fotoğrafların, karikatürlerin ve tabloların görme engelliler için betimlenmesi gerekir. Bu tür dokümanların erişilebilir hale getirilmesi lazım. Hocalar ders anlatırken saydığımız bu tür görselleri kullanıyorlar. Aynı zamanda video içerikli anlatımlarda betimle olmadığı için sorun olmaya devam ediyor. Görme engelli olan kişi, eğitimcinin ne demek istediğini betimleme olmadığından anlayamıyor. Videolar yabancı dilde olunca apayrı bir sorun karşımıza çıkıyor. Eğer görme engelli öğrenci İngilizce bilmiyorsa zorlanıyor, görenler ise altyazıdan faydalanabiliyorlar. Görme engelli öğrenciler için altyazı seçeneği problem olmaya devam ediyor. Erişilebilir bir altyazı seçeneği sunulması gerekiyor. Genel olarak ders materyalleri ile ilgili karşılaşılan sorunlar bunlar diyebilirim'' diye konuştu.