Haber / Emine ŞEKER YALÇIN

Tarımsal üretimin en önemli girdilerinden olan gübre fiyatlarının artışı, çiftçiyi küstürdü, üretimi bıraktırma noktasına getirdi. Konu hakkında görüş bildiren Yüksek Ziraat Mühendisi Ferdan Çiftçi, “Çiftçi dertli, perişan. Çiftçi üretimi durdurma noktasına geldi” derken, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hakan Çakıcı da “Çiftçi artan fiyatlardan dolayı gübre, ilaç ve yem almakta zorlanıyor” diye konuştu.

Yüksek Ziraat Mühendisi Ferdan Çiftçi, çiftçilerin temel girdilerinden biri olan gübre fiyatlarındaki artışa dikkat çekerek, “Gübre fiyatları sadece Türkiye’de değil dünyada da artmaya devam ediyor. Gübre fiyatlarının artışında dünya genelinde yaşanan pandemi süreci, değişen döviz kurları ve enerji maliyetleri etken. Ama asıl neden gübrede bizim dışa bağımlı olmamız diyebiliriz. Dışa bağımlılık devam ettiği müddetçe ve bu ekonomik koşullarda gübre fiyatlarındaki artış devam edecek” dedi.

ARTIŞ HIZI DURACAK, ANCAK!

Artan gübre fiyatları sonrası çiftçilerin maddi olarak sıkıntıya düştüğüne de dikkat çeken Çiftçi, “Yıl başında 50 kilo ÜRE gübresinin fiyatı 120 lira iken bugün 750 lira oldu. 50 kilo amonyum sülfat gübresinin fiyatı 100 liradan 400 liraya çıktı. 50 kilo amonyum fosfat gübresi ise 130 liradan 600 lirayı gördü. Bu artışların artık azalarak devam etmesini bekliyoruz. Belki artış hızı duracak ama fiyat artışları devam edecek. Döviz kurlarında düşüş olsa bile bu fiyatlarda çok da geriye gidileceğini sanmıyorum” diye konuştu. Ferdan Çiftçi, ülkemizde üretilen gübrenin iç pazardaki talepleri asla karşılamadığını da açıklayarak, asıl sorunun da gübre fabrikalarının yetersiz olması olarak değerlendirdi. Ferdan Çiftçi, “İç pazardaki talepleri karşılamak için gübre fabrikalarını artırmamız gerekiyor. Çünkü her konu her sorun çiftçiyi etkiliyor. Çiftçi dertli. Çiftçi perişan. Çiftçi bitti. Yukarda bahsettiğim gübre fiyatlarından gübre alan çiftçinin tarlasına ve bahçesine kullanarak elde edebileceği gelir yok denecek kadar az. Çiftçi bu fiyatlardan sonra artık üretmekte zorlanacak, üretimi durduracak. Bu durum tüketici fiyatlarına da yansıyacak” ifadelerini kullandı.

Çiftçilerin üretime ciddi borçlarla devam ettiğini ileri süren Ferdan Çiftçi, sözlerine şu şekilde devam etti: “Uzun yıllardan beri maalesef çiftçiler kazanamıyor. Evet, dönemsel kazançlar oluyor. Ama girdi maliyetleri yüksek ve gün geçtikçe arttığı için 34 milyon üretici de artık üretmekte zorlanıyor. 34 milyon dekar alanda üretimden vazgeçildi. Üretimden kopan üretici tüketici konumuna giriyor.”

ÇİFTÇİ ZARARDA

Ferdan Çiftçi, mevcut sıkıntının sadece bitkisel üretimde olmadığını, hayvansal üretimde de artan fiyatlardan dolayı yaşanan birçok sıkıntının bulunduğunu açıkladı. 2008 yılında yaşanan ekonomik krizi hatırlatan Ferdan Çiftçi, “Hayvan üreticileri o dönemde hayvanlarını kesime gönderdi. Şimdi baktığımızda yine dişi hayvanlar benzer sebeplerle kesime gönderiliyor. Et ve süt fiyatlarında yılın başından bu yana ciddi artışlar yaşandı. Artmaya da devam ediyor. Çiftçi bu noktada da maalesef zarar ediyor. Hayvanını kesime göndermeyen çiftçi de hayvanlarını yarı yemle besliyor. Yarı yemle beslenen hayvanın süt verimi düşüyor. ‘Bu çareyi bulan çiftçinin amacı nedir?’ diye sorarsanız, hayvanını elinde gün olarak daha uzun tutmak diyebiliriz. Ama bu çare, bu yöntem maalesef iyi bir yöntem değil” dedi. Ferdan Çiftçi, artan fiyatlardan dolayı önümüzdeki Kurban Bayramı’nda vatandaşların kurbanlık hayvan bulamayacağını bulsalar bile çok yüksek fiyatlar ile karşılaşacağının uyarısında da bulundu.

İŞLERİ DAHA DA ZORLAŞTI

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hakan Çakıcı da tarım alanında ekonomik koşulların değişmesi ve girdi fiyatlarının artması nedeniyle üretimde sıkıntılar yaşandığını belirterek, “Her alanda olduğu gibi tarım alanında da bir kriz söz konusu. Yaşanan bu kriz ile birlikte çiftçi kullandığı gübreyi, ilaç ve yemi almakta zorlanıyor. Yaşanan sıkıntı sadece artan fiyatlar değil tabi. Değişen iklim ile birlikte kuraklık söz konusu. Yaşanan kuraklık başlı başına tarım alanlarını engelliyor. Türkiye bu kuraklık ile uzun yıllardan beri mücadele ediyor. Çiftçinin işi girdi fiyatları artışıyla daha da zorlaştı” dedi.

Türkiye’nin gübre üretiminde yüzde 95 dışa bağımlı olduğunu dile getiren Çakıcı, son 1 yılda yükselen döviz kurları ile birlikte kimyasal gübre fiyatlarının da hız kesmeden yükseldiğini söyledi. Çakıcı, “Türkiye’de tarım alanında en çok DAP ve ÜRE gübresi kullanılıyor. Bu iki gübre üretimin temel taşıdır. Bu gübreler olmadan üretim olmaz. Ancak ekim yapabilmek içinde toprağın nemli olması gerekiyor. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan kuraklık sorunu bu üretimleri zaten düşürmüştü. Bu sene bir de bu düşüşe girdi fiyatlarının artması eklendi” ifadelerini kullandı.

Çakıcı, çiftçinin üretimde gübreye gelen zamlar sebebiyle mecburen daha az gübre kullanmak zorunda kaldığını anlatarak, bu sürecin sonucunda ürün azalacak. Bu durum da hem üreticiyi hem de tüketiciyi etkileyecek. Çakıcı, “Kuraklık ile birlikte geçen yıl yaşanan sıkıntının sonucunu biz şu an yaşıyoruz. Ama bu sene artan fiyatlardan dolayı üretimde ortaya çıkacak sonuçları seneye, yani 2022 yılının Haziran ayı gibi göreceğiz” dedi.

ALIM GÜCÜ DÜŞTÜ

Çiftçinin sanayiciden bir farkı kalmadığını öne süren Çakıcı, “Çiftçi artık önünü göremiyor. Önünü göremeyen çiftçi maalesef ekimden, üretimden vazgeçiyor. Çiftçiliği bırakan çiftçilerimiz var. Ekilip dikilmeyen boşta kalan çok arazimiz var. Gençlerimiz artık çiftçilik yapmıyor. Çünkü kırsal alanlar her ne kadar mahalle statüsüne geçse de gençlerimiz için mahrumiyet. Çiftçilik yaşı 55'in üstünde. Durum böyle olunca tarımın milli gelire katkısı da azaldı. Hem üreticinin hem tüketicinin çok kısa sürede alım gücü düştü” diye konuştu.

Çakıcı, hazırlanan tarım politikalarının sonuçlarının çok önemli olduğunun altını çizerek, verilecek olan desteğin mutlaka ve mutlaka çiftçinin gelirinin düşünülerek yapılması gerektiğine vurgu yaptı. Çakıcı, sözlerini şu şekilde bitirdi: “Çiftçi günü kurtaracak çözümler istemiyor. Politikalar hazırlanırken her bölgeyi kendi içinde değerlendirmek gerekiyor. Üretim desenleri oluşturmak gerekiyor. Bölgeye uygun ürünlerin desteklenmesi gerekiyor. Her ürün her bölgede yetiştirilemez. Çiftçiyi sorunları ile baş başa bırakamayız. Böyle devam ederse Türkiye tarım konusunda iyiye gitmiyor. Karar alıcıların bir an önce çiftçiyi düşünerek tedbirler almasını bekliyoruz.”

ÜRETİMİ TERK ETMEK ÜZERELER

Köylerde Kırsal Eğitmenliği yapan İş Sağlığı Güvenliği Uzmanı Ziraat Mühendisi Banu Onan Erdal ise yem, mazot ve gübrenin üretimde 3 temel faktör olduğunu, üreticinin bu 3 temel faktöre ihtiyaç duyduğunu ifade ederek, “Biz bu 3 temel faktörde maalesef dışa bağımlıyız. Bu temel ürünleri maalesef ithal ediyoruz. Yani yemin ya da gübrenin hammaddesini ithal ediyoruz. Gıdada kendi kendine yeten bir ülke olmaktan çıktık. Bu sebeple döviz kuru yükseldikçe bu ürünlerin fiyatlarındaki artış durdurulamıyor. Çiftçi üretim için bu girdilere muhtaç. Neden muhtaç peki? Hayvancılık ile uğraşan üretici hayvanına yem vermek zorunda. Bitkisel üretim yapan üretici ise kaliteli bir verim alabilmek için gübre vermek zorunda. Çiftçi bu sebeplerin yanı sıra kaliteli ilaçta kullanmak zorunda. Ve biz ülke olarak yurt dışına bağımlı bir ülkeyiz. Dışa bağımlı olmamız sebebi ile artan döviz kurları bu girdilerin fiyatlarına yansıyor. Çiftçi etkileniyor. Tüketici etkileniyor. Üretici maalesef üretimi terk etmek üzere. Üretici üretim için harcadığı girdi maliyetini karşılayamıyor” dedi.

Erdal, “Amonyak nitratlı gübrelerde, kalsiyum, DAP, NPK üretiminde kullanılıyor. Amonyak konusunda ülkemiz büyük oranda dışa bağımlı küresel olarak ürün fiyatlarında yaşanan artışlarla amonyak fiyatları artacak ve üretimi azalacak. Yani şu an bile tedarik konusunda sıkıntılar yaşanıyor ve daha da yaşanacak. Elimizdeki stoklar bittikten sonra bu tarım için çok önemli bir sorun olarak bizleri bekliyor” ifadelerini kullandı.

Bazı sebze ve meyvelerin tane ile tercih edildiğine dikkat çeken Erdal, çiftçilerin mevcut fiyatlar doğrultusunda üretime devam edemezler ise bu tane ile alışverişin katlanarak devam edeceğini söyledi. Çiftçilerin üretim yaparken yaptıkları alışveriş yerlerine borcu olduklarını da belirten Erdal, “Borç ile üretim yapan çiftçi; ‘üretime borç ile neden devam edeyim?’ diye soruyor. Üretici üretime küsüyor. Üretmekten vazgeçiyor” diye konuştu.

TARIM BİTERSE NEFES BİTER

Erdal, girdi fiyatları için acil eylem planı gerektiğini önererek, sözlerini şu şekilde bitirdi: “Eğer biz tarımımızı kaybedersek ülkemizin geleceğini kaybederiz. Eğer bir ülkede tarım yok ise o ülkede hayat yoktur. Bu sebeple bu zamların önüne geçilmeli. Aksi takdirde üreticimiz ekemeyecek ve üretemeyecek. Ayrıca bu yaşanan son zamlardan en çok etkilenen küçük üreticiler oldu. Biz Türkiye’yi ayakta tutan küçük üreticiyi kaybediyoruz. Bizim küçük üreticileri desteklememiz gerekiyor. Güçlenmeleri için çalışmalar yapmak gerekiyor. Devletin gerçek anlamda küçük üreticiye sahip çıkması gerekiyor. Devletin yatlardan almadıkları ÖTV’yi üreticiden almamaları gerekiyor.”

ZOR GÜNLER KAPIDA

Uzman Tarım Danışmanı olan aynı zamanda çiftçilikle de uğraşan Türkiye Ziraat Odaları Birliği Üyesi Çiftçi Makbule Durmuş da artan gübre ve yem fiyatlarının çiftçiyi olumsuz yönde etkilediğini belirterek, “Çiftçi, girdi maliyetleri arttıkça gübre ve ilacın kullanımından tasarruf ederek ekonomisini dengede tutmaya çalışacak. Bu durumda hem verimi hem de kazancı düşürecek. Fiyatların artışı durdurulamayarak yükselmeye devam edebilir. Bu durumda içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Son yıllarda azalan çiftçi sayısı bu artışlardan sonra daha azalabilir. Alım gücü düştüğü için tüketiciyi de zor günler bekliyor diyebiliriz. Bir çiftçi olarak şunu söyleyebilirim ki; zor bir döneme girdik ve toplum olarak tasarruf etmekten başka çözümümüz yok. Ama ben eminim ki bu zor dönemi el birliği ile atlatacağız” dedi.

Tarım-ÜFE aylık yüzde 4.57 arttı

Tarım-ÜFE'de (2015=100), 2021 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 4.57, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 21.22, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24.35 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 22.36 artış gerçekleşti. Sektörlerde bir önceki aya göre tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 4.29, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 5.73, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 12.09 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 2.37 artış, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 8.34 artış, çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 1.81 azalış gerçekleşti.