Haber/ Ramazan ELES

Adıyaman Keysun ovasında sulamayla birlikte birim alandan elde edilen ürün verimi ve ürün çeşitliliği artmasına rağmen, toprakların sürdürülebilir kullanımıyla ilgili bölgede yeterli düzeyde çalışma yapılmıyor. Sulamaya açılan bölgelerden (Besni-Keysun Ovası, Çamgazi Ovası ve Hasancık) alınan toprak örneklerinde yapılan analizler sonucu sulamanın toprak kalitesine etkisi en yüksek oranlarda olmasına rağmen yaşanan başka olumsuzluklar yüzünden çiftçilik yapmak gittikçe zorlaşmakta.

Tarımsal verim açısından en büyük ovalardan birisi olan Keysun ovası pamuk, mısır, buğday, nohut, biber ve daha birçok tarım ürünü yetişmekte. Ayrıca bölge badem yetiştiriciliğinde Türkiye’nin yüzde 25’lik pay hacmine sahip.

Bölgede yaşayan insanların tek geçim kaynağı tarım. Çiftçilerin en çok şikayet ettikleri konu ise elektrik zamları ve borçlar. Çiftçiler daha önce elektrik borçlarını mahsulünü kaldırdıktan sonra öderken, elektrik dağıtım şirketinin özelleştirilmesi ile bu sistem değişmiş. Artık aylık olarak faturalar tahsil ediliyor, faiz aylık olarak işliyor ve borç ağırlaşıyor.

Faturalar çok yüksek

Bölgede yaşayan Çiftçi Mehmet Oruç, “Daha mahsulümüzü kaldırmadan aylık olarak gelen elektrik borçları yüzünden batma seviyesine geldik” diyor.

Bir başka çiftçi Fehmi Kılınç ise “Gelen elektrik faturalarını kredi çekip ödemeye çalışıyoruz. Bir de üstüne gelen elektrik zamları yüzünden geçinemez hale geldik” ifadelerini kullanıyor.

Bölgede pamuk üreticiliği yapan çiftçi Mehmet Eles, ‘40 hektarlık pamuk arazim var. Bana aylık 8 bin TL elektrik faturası geliyor. Devlet pamuğu 3.5-4 TL’den alıyor. Biz bu parayla tohum parasını mı verelim, 6 TL mazot parası mı verelim, ilaç paraları mı verelim. Bir de elektrik faturaları aylık olarak geliyor. Her ay 8-9 bin TL elektrik faturası ödüyoruz. 4 ay sulama yaptığınızda bu fiyat 30-35 bin TL’yi buluyor. Diğer masrafları ekleyince 50 bin TL maliyetimiz oluyor. Biz bu borçlar yüzünden çiftçilik yapamaz hale geldik” diyerek şikayetlerini sıralıyor.

Çiftçiler ayrıca TEDAŞ’ın özelleştirmesinden sonra daha önce yıllık verdikleri elektrik faturalarını aylık ödemek zorunda kalıyor.

Elektrik kesiliyor

Çiftçi Mehmet Eles “Sulamayı yaptıktan bir ay sonra fatura geliyor. Mahsulü kaldırmadan ödeme yapma imkânımız yok. Ödemediğimiz zaman yetkililer hemen elektriği kesiyor. Mahsul tarlada kalıyor. Üstüne bir de 1.000 TL’ye yakın açma kapama cezası kesiyor. Biz bu halde nasıl çiftçilik yapalım” diye konuşuyor.

Çiftçi Fehmi Kılınç “Gübrenin fiyatı minimum 2.500 TL, tohumun torbası 500 TL, elektrik faturaları çok yüksek geliyor. Ayrıca TEDAŞ’ın özelleştirmesinden sonra hasadımızı kaldırmadan elektrik faturaları geliyor. Durum böyle olunca hasat ortasında sırtımıza çok büyük bir yük biniyor. Bunlara karşılık hasattan aldığın verim, yaptığımız masrafın altında kalıyor. Devletin yeteri kadar destekleme yapmaması çiftçiyi bezdirmiş durumda” ifadeleriyle yaşadıkları sıkıntıları anlatıyor.

Yerli tohum isteği

Çiftçi Fehmi Kılınç “Bundan 20 yıl önce yerli tohumlarımız vardı. Bugün yerli tohum kaybolmuş durumda. Tamamen İsrail’den gelen hibrit tohumları kullanıyoruz. Hibrit tohumda bir kez ektiğin tohumda ikinci kez mahsul alamıyorsun. Şu an devlet tekrar yerli tohuma dönmek istiyor ama yerli tohum ektiğimiz zamanlarda destek vermedi. Tohumda dışa bağımlılık olduğu için gelen tohumlar kendi ürettiği ilaçları da mecbur kılıyor. Yerli tohum olmadığı içinde verimde yarı yarıya düşüyor.’ diyor.

Tarlada 15, rafta 90 TL

Çiftçi Mehmet Oruç “4 yıl aradan sonra tekrar sarımsak ekmeye karar verdik ama sarımsak fiyatların şu an ciddi anlamda bir kazanç sağladığı görünmüyor. Tarlada 15 TL olan sarımsak raflarda 90 TL’ye satılıyor. Üretici olarak 15 TL’ye satmaya çalıştığım sarımsağı aradaki komisyoncular çok büyük farklar ile satmakta. Biz devletten bu olaya müdahale etmesini istiyoruz. Yani şu an başka çaremiz olmadığı için çiftçilik yapıyoruz” diyor.

Çiftçinin borçları hızla artıyor

Çiftçiler tarımsal destek ödemeleriyle banka borçlarını döndürmeye çalışıyor. Üstelik kanunen milli gelirin yüzde 1’i oranında tarım desteği verilmesi gerekirken, kanunun çıktığı 2006’dan bu yana bu seviyeye hiç ulaşılmadı. Tarımdaki dış alımla birlikte küçük çiftçi büyük uluslararası gıda şirketlerinin altında eziliyor. Şimdiyse çiftçinin borçları hızla artıyor. Üstelik çiftçi borcunu ödeyemediğinde ipotek ettirdiği toprak da elinden gidiyor.

Bu durum Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine de açıkça görülüyor. 2020 yılının Nisan ayı itibariyle çiftçilerin toplam 5 milyar 518 milyon lira tutarında takibe düşen borcu bulunmakta. Bu tutar 2019’un Nisan ayında 4 milyar 271 milyon lira, 2018’de 2 milyar 769 milyon lira, 2017’de ise 2 milyar 225 milyon liraydı. Çiftçilerin ödenemediği için takibe düşen banka borçları yüzde 148 oranında artmış durumda.