Haber / Didem ÇAM

METAMAZON-Metastatik Meme Kanseri Derneği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Canan Perdahlı, 12 yılda tam 10 kez kanseri yenmeyi başardı. 9 Eylül Gazetesi’ne metastatik meme kanseriyle olan zorlu mücadelesini anlatan Perdahlı, “Benden ve bedenimden aldığı her şeye rağmen kanser iyi ki hayatıma girdi” dedi.

HER TEDAVİ SONRASI GÜÇLENDİM

12 yıl önce meme kanseri tanısı aldığı süreçten bahseden Canan Perdahlı, her tedavi sonrası biraz daha güçlendiğini söyleyerek şunları kaydetti: “2010 yılında metastatik meme kanseri tanısı aldım. Bulunduğum zaman diliminde Yeni Zelanda’da yaşıyordum. Ciddi bir sırt ağrım vardı ve ben bu ağrıyı yapılan işlere, günlük hareketlere bağladım. Aradan birkaç ay geçti fakat ağrılarım geçmedi. Fizik tedaviye de gittim. Bir sabah uyandığımda elim göğsümün altındaydı ve avcumun içine yaklaşık limon büyüklüğünde bir kitle geldi. O anda bunun kötü bir şey olacağını tahmin ettim. Hiç vakit kaybetmeden doktora gittim. Bana her şeyin başında olduğumuza dair evre 1 meme kanseri tanısı koyuldu. İşin gerçeği bu duruma sevindim. Meme kanseri tedavisi mümkün ama zorlu bir hastalık. Çünkü anneannem, babaannem ve halam meme kanseri tecrübesi yaşadı. Dolayısıyla benim de bu konuda bilgim vardı. Evre 1 meme kanseri tanısını alınca da mutlu oldum. ‘Biz bu sürecin üstesinden kısa sürede geliriz’ diye düşündüm. Yeni Zelanda’da yaşamaya bir süre daha devam ettim ve sonra Türkiye’ye döndüm. Burada rutin tetkikler yapıldı ancak hiç alakası olmayan bir şekilde evre 4, yani bir başka organ veya organlara atladığı ifade edilen metastatik meme kanseri tanısı aldım. Tanı aldığım günden bu yana 12 yıl geçti. Akciğer, kemik, kafatası, beyin, yumurtalık olmak üzere vücudumun farklı bölgelerinde 10 kere nüks yaşadım. Sayısını hatırlamadığım kemoterapiler, radyoterapiler ve ameliyatlar oldum. Her tedavi sonrası biraz daha güçlendiğimi hissettim. Elbette tüm süreçler bambaşka zorluklar ve büyük bir mücadele barındırdı içinde. Kendimi hastalığa değil, hayatta kalmaya motive ettim.”

UMUT OLMAYA KARAR VERDİM

Meme kanseri olan kişilere umut olmak adına METAMAZON-Metastatik Meme Kanseri Derneği'ni kurduğunu söyleyen Perdahlı, Türkiye’de meme kanseri yaş ortalamasının da çok düştüğünü belirtti.

Bu süreçte çok zorluklar yaşadığını dile getiren Canan Perdahlı, “Doktorlarıma, ‘Benim gibi insanlar var mı?’ sorusunu soruyordum hep. O süreçte kendime benzeyen birini bulamadım. İnsan hayatta benzerini arıyor ve ben bu benzeri maalesef bulamadım. En büyük sıkıntılarımdan bir tanesi buydu. Sizden başka birinin bu tecrübeyi yaşamış olması size umut olabilir. Sonra meme kanseri tecrübesi yaşamış insanlara umut olmaya, onlara faydalı bilgiler vermeye ve onlarla birlikte kol kola yürümeye karar verdim. Bu yola baş koydum ve açıkçası bir dernek kurma, en azından bir kadına erişebilme ve paylaşma fikri buradan doğdu. Meme kanseriyle ilgili birçok sivil toplum kuruluşuyla çalışmaya başladım. Türkiye’de meme kanseri yaş ortalamasının çok düştüğünü gördük. Eskiden ‘40 yaşın üstünde mamografi çekilir, 40 yaşından önce meme kanseri olunmaz’ gibi bir inanış ve anlayış vardı. Fakat bunun pek de öyle olmadığını gördük. Hedef kitlemizi gençler olarak belirledik. Onları bilinçlendirmek istedik. Çünkü genç kızlarımızı eğitirsek onlar da yaşları büyüdükçe bilinçlenerek devam eder. Kadınların hem Türkiye ekonomisinde hem de ev ekonomisindeki yerini göz önüne aldığımız zaman, meme kanseri konusunda bilinçlenmesi gerektiğini düşündük” şeklinde konuştu.

“Metastatik meme kanseri eşittir ölüm değildir”

Türkiye’deki sağlık sisteminin yurt dışına oranla çok daha iyi olduğuna vurgu yapan Perdahlı, “Metastatik meme kanseri hastaları, meme kanserinden farklı olarak kendilerini gizliyor. Yaşamdan uzaklar ancak bu kendi özel tercihleri değil. Tedavilerinin ağır ve çok özel olması sebebiyle ne yazık ki bu hastalar hep geri planda kalıyor. Önce onlara dokunmayı deneyelim dedik. Metastatik meme kanseri eşittir ölüm değildir. Kronik bir hastalıktır. Şeker hastalığı gibi ömrünüz boyunca sizinle birlikte devam eder. Hastanın ihtiyaçlarının ve yaşam kalitelerinin yükseltilmesi lazım. Biz de bu anlamda onların yaşam kalitelerini yükseltecek her türlü desteği vermeye hazırız. Dünyada sağlık sistemi çok iyi ilerliyor olabilir ama bizdeki doktor kalitesi ve bilgi birikimi çok daha iyi. Türkiye’deki insanlar, yurt dışındaki tedavilere özeniyor ancak hekim ve sağlık personeli açısından Türkiye’nin kesinlikle daha başarılı olduğuna inanıyorum” diye konuştu.

HERKESE KAPIMIZ AÇIK

“Bizimle birlikte yürüyecek bizlere gönülden destek verecek herkese kapımız sonuna kadar açık” diyen Canan Perdahlı, şunları söyledi:

“Derneğimizde Genç Amazonlar Meme Sağlığı Gönüllüleri var. Gençler bu konuda çok hevesli. Bu durum geleceğe dair beni çok umutlandırıyor. Gönüllülerimiz, temel meme sağlığı eğitimi, temel sağlık eğitimi ve gönüllülük oryantasyonu dediğimiz özel eğitimden geçiyor. Siz tek başınıza bir hiçsiniz. Önemli olan takım çalışması. Hiç derken aslında birer damlayız. Sadece bulunduğumuz yeri ıslatabiliriz. Bir damlada ne bitki yetişir ne de toprağa fayda olur. Bütün damlalar birleşip akarsak her şeyi değiştiririz. Bizim sınırlı kaynaklar ve imkanlarla mütevazı bir duruşumuz var. Bu mütevazı duruşumuzdan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz ama sınırlarımızın, kaynaklarımızın artırılması için gönüllü desteğe ihtiyacımız var. Para her zaman bir şekilde sağlanabilir ama itibar, insan, dost bunlar çok kolay kazanılan ve her zaman geri dönüşü olan şeyler değil. O yüzden biz insana yatırım yapıyoruz, paraya değil. Bizim insana ihtiyacımız var. Bizimle birlikte yürüyecek bizlere gönülden destek verecek toplum sağlığına fayda sağlamak isteyen herkese kapımız sonuna kadar açık.”

BANA ÇOK ŞEY ÖĞRETTİ

Kanser yolculuğunun kendisine çok şey öğrettiğini ifade eden Canan Perdahlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “12 yıllık metastatik meme kanseri mücadelemin en temel motivasyon kaynağı kendi içimdeki anlam yolculuğuydu. Elbette ilk tanı aldığım dönemde kabullenilmesi zordu. Çünkü metastatik meme kanserinin hayatınız boyunca çeşitli dönemlerde devam edeceğini bilmek artık kronik bir hastalığa sahip olduğunuz gerçeğini öğrenmek beni oldukça kaygılandırmıştı. Odağımı, ‘Kaliteli bir yaşam nasıl yaşanır?’ fikrine yönelttim. Motivasyonumu, hayatın anlamına ve yaşama sevincine bağladım. ‘Niye ben?’ sorusu yerine, ‘Acaba kanser banane öğretmeye geldi?’ fikriyle kendime doğru bir yolculuğa dönüştürdüm. Çünkü dünyaya gelmemizin bir anlamı vardı elbette. İşte bu fikirlerle hep ayakta durdum. Motivasyonumu bu yöne çevirerek aslında hem kendime hem tedavi sürecine hem de çevremdeki insanlara ilham olduğumu düşünüyorum. Bu söylemlerimden hiç umutsuzluk ya da acı çekmediğim anlaşılmasın. Ancak kaygılarımı doğru bilgi, doğru medikal ve sosyal destekle yönettim. Psikiyatrist ElisabethKübler-Ross’un çok güzel bir sözü var: ‘Tanıdığım en güzel insanlar; yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi, kaybı yaşamış olan ve diplerde çıkış yolunu kendileri bulmuş insanlardır. Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar, onlar oluşurlar.’ Kanser yolculuğumun bana çok şey öğrettiğini düşünüyorum. Kanser, sabırlı ve sakince hayatta kalmayı, hayatı anlamlı yaşamayı öğretti. Bu sebeple kanser iyi ki hayatıma girdi diyorum. Benden ve bedenimden aldığı her şeye rağmen...”