Türkiye'de yaşayan vatandaşlar, ekonomik koşulların bir sonucu olarak temel harcamalarını finanse etmek için giderek daha fazla kredi kartları kullanımına yöneliyor. Alım gücündeki düşüşe paralel olarak, market alışverişi, fatura ödemeleri ve diğer temel ihtiyaçlar için yapılan kartlı harcamalar artış gösteriyor. Bu durum, ülkedeki bireysel borçluluk oranlarını önemli ölçüde yükseltiyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayımlanan veriler, özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşların bütçelerini denkleştirmek amacıyla bir kredi kartı borcunu başka bir kartla kapatma yöntemine başvurduğunu ortaya koyuyor. Bu döngü, toplam borç miktarının sürekli artmasına neden oluyor.

Borç stoku yedi ayda 500 milyar lira arttı

Ekonomik göstergeler, kredi kartı borçlarındaki yükselişi net bir şekilde ortaya koyuyor. 2024 yılını 1 trilyon 848 milyar liralık kredi kartı borcuyla kapatan Türkiye'de, bu rakam 2025 yılının Temmuz ayında 2 trilyon 357 milyar liraya ulaştı. Yedi aylık süreçte yaşanan yaklaşık 509 milyar liralık artış, borçlanma eğiliminin hızını gösteriyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, "Tencerede yemek borçla pişiyor, sofralar borçla kuruluyor" ifadeleriyle durumun ciddiyetine işaret etti. Gürer'in paylaştığı verilere göre, borçtaki artış yalnızca mevcut kart sahiplerinin harcamalarından kaynaklanmıyor; sisteme sürekli yeni borçlular dahil oluyor. Sadece 2025 yılının Mayıs ayında 192 bin kişinin ilk defa kredi kartı, 118 bin kişinin ise ilk kez tüketici kredisi kullanmaya başlaması, geçim sıkıntısı yaşayan vatandaşların krediye yönelimini gösteren veriler olarak öne çıkıyor.

Akaryakıt piyasasında yeni zam!
Akaryakıt piyasasında yeni zam!
İçeriği Görüntüle

Harcamalarda gıda ve marketin payı yükseldi

Kredi kartı harcama kalemleri incelendiğinde, kullanımın temel ihtiyaçlar üzerinde yoğunlaştığı görülüyor. Son altı aylık dönemde toplam kredi kartı harcamaları yüzde 25,5 artarken, gıda harcamalarındaki artış yüzde 32,7, market harcamalarındaki artış ise yüzde 32,6 olarak gerçekleşti. Aynı dönemde yemek harcamalarındaki yüzde 44,5'lik yükseliş dikkat çekti. Daha geniş bir perspektiften bakıldığında, son 1,5 yıllık süreçte gıda ürünlerine kredi kartıyla yapılan harcamaların yüzde 103 oranında arttığı hesaplanıyor. Bu oran, aynı dönemde toplam kartlı harcamalardaki yüzde 79'luk artışın oldukça üzerinde yer alıyor. Veriler, yüksek enflasyon ortamında vatandaşların öncelikli olarak beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için kredi kartına başvurduğunu gösteriyor.

Yüksek faizler ve borç çevirme döngüsü

Vatandaşların başvurduğu kredi kartları, yüksek faiz oranları nedeniyle ödeme güçlüklerini beraberinde getiriyor. Gelir-gider dengesini kurmakta zorlanan çok sayıda kişi, bir kredi kartının borcunu kapatmak için başka bir karttan nakit avans çekme veya yeni bir tüketici kredisi kullanma yoluna gidiyor. Bu durum, finansal bir borç sarmalı oluşturarak mevcut borç yükünü daha da artırıyor. Faiz ödemelerindeki artış da bu durumu teyit ediyor. 2024 yılının ilk beş ayında kredi kartlarına ödenen toplam faiz tutarı 122,8 milyar lira iken, bu rakam 2025'in aynı döneminde 188,5 milyar liraya yükseldi. Vatandaşların bankalara, finansman şirketlerine, varlık yönetim şirketlerine ve TOKİ'ye olan bireysel kredi ve kredi kartı borçlarının toplamı ise ilk kez 5 trilyon 24 milyar lira seviyesini aştı.

Yasal takibe düşenlerin sayısı 750 bini aştı

Borcunu zamanında ödeyemeyen vatandaşlar için bir sonraki aşama ise yasal süreçler oluyor. Kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe alınan kişi sayısı, Mayıs 2025 itibarıyla 755 bin 160 olarak kaydedildi. Bu kişilerin takipteki toplam borç miktarı ise 96 milyar 468 milyon liraya ulaştı. Yasal takibe düşmek, borçlular için maaşın bir kısmına el konulması (maaş haczi) ve sahip olunan varlıkların icra yoluyla satılması gibi sonuçlar doğurabiliyor. CHP'li Gürer, bu sürecin, vatandaşların yıllarca çalışarak edindikleri mal varlıklarını kaybetme riski taşıdığını belirtiyor. Bu durum, ekonomik zorlukların hukuki ve sosyal yansımalarını da beraberinde getiriyor.

Sıkı para politikasının tüketici üzerindeki etkileri

Hükümet tarafından uygulanan sıkı para politikası, tüketici kredileri ve kredi kartı faiz oranlarının yükselmesine neden oluyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ömer Fethi Gürer, bu politikanın etkilerine dikkat çekiyor. Gürer'e göre, enflasyon oranlarında bir düşüş yaşansa dahi gıda gibi temel ürünlerin fiyatlarında gerileme beklenmediği için, geliri artmayan vatandaşların sorunları devam edecek. Bu koşullarda kredi kartı kullanımının bir zorunluluk haline geldiğini ifade eden Gürer, artan faiz oranlarının hem satın alınan ürünün maliyetini yükselttiğini hem de borcun geri ödenmesini zorlaştırdığını belirtiyor. Gürer, mevcut ekonomi politikalarının özellikle sabit ve dar gelirli vatandaşlar üzerindeki yükü artırdığı yönünde görüş bildirdi.

Kaynak: HABER MERKEZİ