Haber/Oğulcan BAKİLER
Türkiye’de en son 2014 yılında yasak olmaksızın gerçekleşen LGBTİ+ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks) Onur Yürüyüşü bu yıl da polisin sert müdahalesi ve yüzlerce gözaltına sahne oldu. Onur Ayı etkinlikleri esnasında yaşanan hak ihlallerini derleyen Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tarafından yapılan açıklamaya göre Onur yürüyüşlerine yönelik 7 polis müdahalesinde 34’ü çocuk, 526 kişi işkence ve kötü muameleyle gözaltına alındı. Türkiye’de 1993 yılında yapılmak istenen ilk Onur Yürüyüşü yasaklandı. İlk kez 2003’te İstiklal Caddesi’nde yaklaşık 30 kişi tarafından düzenlenmeye başlayan ve 2014’te 100 bin kişiye ulaşan en büyük Onur Yürüyüşü’nden bu yana LGBTİ+ topluluğuna yönelik yasaklama kararları ve hükümetin sert söylemleri yükselişte. TİHV’den yapılan açıklamada bu yıl da 3 il (Çanakkale, Eskişehir, İzmir) ve 3 ilçede (Beyoğlu, Datça, Kadıköy) tüm eylem ve etkinliklerin valilik ve kaymakamlıkların kararlarıyla yasaklandığı kaydedildi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Onur Yürüyüşü’ne de polis müdahalesi gerçekleştiği belirtilen açıklamada, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yapılmak istenen pikniğinse fobik grupların tehditleri nedeniyle iptal edildiğine yer verildi.

Türkiye'de LGBTİ+ etkinliklerine valilikler ve kaymakamlıklar tarafından "kamu güvenliği açısından tehlike yaratabileceği" ve "birtakım toplumsal duyarlılıklar nedeniyle bazı kesimler tarafından tepki gösterilebileceği" gerekçesiyle izin verilmiyor. LGBTİ+ hareketinin sembolü olarak bilinen gökkuşağı temalı eşyaların satışı dahi kısıtlama altında. Ticaret Bakanlığı tarafından e-ticaret sitelerinde gökkuşağı temalı ürünlere +18 ibaresinin konması zorunluluğu devam ediyor. AKP’li siyasetçiler sıkça LGBTİ+ karşıtı söylemler dillendirirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da en son “LGBT, yok öyle bir şey, bu ülke millidir, manevidir ve bu değerlerle geleceğe yürümektedir” ifadelerini kullanmıştı.

'TAMAMEN YOK OLUN'

9 Eylül Gazetesi'ne konuşan LGBTİ+ bireyler Türkiye’de hükümetin LGBTİ+ karşıtı politikalarının giderek sertleşmesinden kaygılı. Trans aktivisti Özen Sarıoğlan, hükümetin politikalarındaki dönüm noktasını, “Hükümet Gezi olaylarından oy kaybetmeye başlayınca başta LGBT+’lar olmak üzere ezilen grupları hedef seçti. Bunu yapmaktan hiç geri durmuyorlar ve bundan çok fazla kitlesel güç aldıklarını düşünüyorlar. Cumhurbaşkanı'nın "LGBT, yok öyle bir şey" sözündeki gibi bize ‘tamamen yok olun’ diyorlar. Sırf kendi siyasi kitlelerine hitap edebilmek ve tekrar oy kazanmak adına bizleri yok etme peşindeler” diye yorumladı. 12 gözaltının gerçekleştiği İzmir’deki Onur Yürüyüşü’nün düzenleme komitesinde yer alan Sarıoğlan, giderek daha fazla tehdit aldıklarını da kaydetti. Onur Haftası etkinliklerini can güvenliği korkusu altında gerçekleştirdiklerini söyleyen Sarıoğlan, geçmişte olduğu gibi etkinlikleri açık şekilde duyurmaktan çekindiklerini anlattı. Onur Yürüyüşü'nde polisin sert müdahalesi karşısında eylemcilere dağılma çağrısı yaptıklarını söyleyen Sarıoğlan, “Yasak kararına uyalım derken aslında bizleri daha başka eylem pratiklerine sürüklüyorlar. Biz aslında bir tane değil benim bildiğim kadarıyla İzmir’de yedi yürüyüş yaptık, yedi kere basın metnini okuduk. Halbuki bıraksalar bir kere yürüyüp, basın metni okuyup dağılacaktık. Böylesine barışçıl bir eylemi, bir şiddet sarmalıyla polis şiddetiyle yıllardır mahvediyorlar” dedi.  Sarıoğlan özellikle görünürlük açısından geçmişten bu yana ciddi kazanımlar elde ettiklerini vurgulayarak, “Türkiye’de bu kadar baskıya, bu kadar tehdide rağmen yine milyonlar yürüdü. Rekor gözaltı sayısı var. Ama kimse alanı terk edip evine gitmedi” şeklinde konuştu.
 

VARLIK MÜCADELESİ
LGBTİ+ bireyler, topluluklarına yönelik baskıların Onur etkinlikleriyle sınırlı kalmadığı görüşünde. İzmir’de trans haklarını savunmak için bir derneğin kurucularından olan Sarıoğlan, LGBTİ+ bireylerin varlık mücadelesi verdiğinin altını çizdi. Sarıoğlan, “İnsanlar 2015'ten beri Onur yürüyüşünün yasaklandığını biliyor. Fakat translar için aslında bu yasak hemen her gün geçerli. Trans kadınlar her akşam polis şiddetine, bir yasağa maruz kalabiliyor. Sokakta bıçaklanıyorlar, polis kafasını çevirip gidiyor. Şiddete maruz kalıyor, müdahale edilmiyor” dedi. Transların kentsel dönüşüm yoluyla Alsancak’ta yaşadıkları mahalleden kovulmaya çalışıldığını da öne süren Sarıoğlan, translara güvende hissedebilmek için örgütlenme çağrısında bulundu. LGBTİ+ derneklerinin de büyük baskı altında olduğuna değinen Sarıoğlan, “Şu an ellerinden gelse bir açık bulsalar bütün dernekleri kapatırlar, çok sıkı denetimlere tabi tutuluyoruz” dedi.

HUKUKA AYKIRI MUAMELE

İzmir’de üniversite öğrencisi olan Helin Randa ise Onur Yürüyüşü’nde yaşadıkları karşısında hissettiklerini, “Ben günün başından sonuna kadar hep öfke doluydum. Arkadaşlarımız hukuka aykırı şekilde ters kelepçe ile gözaltına alındı. Kadın katillerine, tecavüzcülere gösterilmeyen muamele bize gösteriliyor” sözleriyle anlattı. -

Parmakla gösterilen ‘o kişi’ oluyoruz”

LGBTİ+ öğrencilerin bir araya geldiği “Direnişin Renkleri” platformunun üyesi Randa kampüsteki dışlanma ve linç kültürüne dikkat çekti. Üniversitelerde LGBTİ+ öğrencilerin etkinlikler yapmasına ve öğrenci topluluğu kurmasına da engel olunduğunu söyleyen Randa, “Onur Haftası dışında da baskılarla karşı karşıyayız. Bu engellemelere her yerde, üniversitede, işyerinde, liselerde, ortaokullarda, ilkokulda bile maruz kalıyoruz. Öğrencilerden, akademisyenlerden ya da okuldaki görevlilerden de bize yönelik fobiyi hissediyoruz. O dili düzeltmek için müdahale etmeye çalıştığımızda sınıfta linçlenen, parmakla gösterilen 'o kişi' oluyoruz” dedi. LGBTİ+ bireyler hakkındaki toplumdaki olumsuz algının iktidarın söyleminden kaynaklandığını kaydeden Randa, bu nedenle toplumda da hedef haline geldiklerini sözlerine ekledi.