FEVZİ SEKİTMEZ/Yaşam savunucuları, sokak hayvanlarının uyutulmasını öngören ve "katliam yasası" olarak bilinen yasanın iptali için açlık grevine başladı.
İzmir Alsancak’ta Kent Enstitüleri'nde bir araya gelen yaşam savunucuları, basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamayı Kaan Gencel, Mansur Karaca ve Bilge Berk okudu. Açlık grevinin, yalnızca bir protesto olmadığı söylenen açıklamada, “Bu grev barınak denen ölüm kamplarında açlıkla, susuzlukla, hastalıkla boğuşan, diri diri gömülen, aç bırakılan can dostlarımızla kurduğumuz bir dayanışma köprüsüdür. Açlığımız onların açlığıdır. Direnişimiz onların sesi, onların nefesidir" dedi.
Yasanın ve uygulamaların bilimsel, etik ve anayasal dayanaklardan yoksun olduğu vurgulanan açıklamada, “Bu yasa, bilime, vicdana, kamu yararına ve anayasal ilkelere aykırıdır” denildi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ‘yasaya uymayacağız’ yönündeki ifadelerinin hatırlatıldığı açıklamada, “Buna rağmen CHP’li belediyelerin, ölüm politikalarını fiilen uyguladığına şahit oluyoruz” ifadelerine yer verildi.
"HAYVAN HAKLARI ANAYASAL GÜVENCEYE ALINMALI"
Hayvanların sistematik olarak şiddete maruz bırakıldığını belirten yaşam savunucuları, yaşanan örnekleri kamuoyuyla paylaştı:
“Niğde’de ölüm çukurlarına atılan köpekler, Erzincan’da anestezi verilerek diri diri gömülenler, Osmaniye’de canlı gömüldüğü halde yaşamak için çırpınan hayvanlar… Bunların hiçbiri ‘istisna’ değil, yasanın doğrudan sonucudur.”
Öte yandan katliam yasasının iptal edilmesi ve hayvan haklarının anayasal güvence altına alınması gerektiği belirtilen açıklamada, talepler de sıralandı:
“1- Katliam yasası derhal geri çekilmeli, hayvanların yaşam ve özgürlük haklarını
güvenceye alan yeni bir yasa oluşturulmalı. Yeni yasada 5199 sayılı kanunun 6.
maddesindeki ‘kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat’ ilkesi korunmalı. Hayvan hakları anayasal güvence altına alınmalı.
2- Ölüm kampı barınaklar derhal hayvan hastanesine dönüştürülmeli. Kırdan kente
kısırlaştırma seferberliği başlatılması için tüm il ve ilçelerde kısırlaştırma ve ilkyardım
üniteleri oluşturulmalı.
3- Toplamalar derhal durdurulmalı. Hayvanlar için tedavi merkezine dönüşene kadar tüm barınaklarda şeffaf yönetime geçilmeli; gönüllülerle ortak protokoller imzalanmalı. Barınaklar 7/24 halkın ziyaretine açık olmalı; hayvanların haklarına yönelik ihlallerin tespit edilebilmesi için her bölümün net şekilde gözlenebildiği kamera sistemine geçilmeli. Çalıştığı kurumda bulunmayan ama çağrıldığında gelen ‘icapçı veteriner hekim’ uygulaması tamamen kalkmalı, her il ve ilçede 7/24 çalışan veteriner hekim ve teknik kadro sağlanmalı. Özellikle ‘muhalefet’ partileri belediyelerinden bu konuda açık beyan ve somut adımlar talep ediyoruz.
4- ‘Pet’ olarak kategorize edilerek bir meta gibi alınıp satılabilen tüm hayvanların üretim ve satışı yasaklanmalı, yasağa aykırı hareket ederek suç işleyenlere caydırıcı ceza uygulanmalı.
5- Hayvana şiddete caydırıcı cezalar getirilmeli ve hayvana şiddeti kurumsal hale getiren belediyeler de bu kapsama alınmalı.
6- Toplum huzuru ile barışını bozacak şekilde hayvanları hedef haline getirip, hayvanlara ve hayvan hakkı savunucularına yönelik şiddeti ve öldürmeyi aşılayan, güzelleyen yazılı ve sözlü medya şirketlerine ve sorumlularına caydırıcı idari para cezaları getirilmeli, Güvenli
Sokaklar Derneği ve benzer hayvan düşmanı oluşumlar kapatılmalı, yöneticileri yargılanmalı.”
ADALET İÇİN ÇAĞRI
Açıklamanın sonunda, farklı toplumsal kesimlere açık çağrı yapıldı: “Bu nedenle herkesi, tüm yaşam hakkı savunucularını, kadın, kuir, çocuk hakkı savunucularını, engelli hakkı savunucularını, çevre hareketi aktivistlerini, sivil toplum kuruluşlarını, dernekleri, devrimcileri, sosyalistleri, komünistleri, anarşistleri, adalet için mücadele eden ve etmek isteyen herkesi bu adaletsizliğe karşı ses çıkarmaya, hukuksuz olan bu katliam yasasına karşı direnme hakkını kullanmaya çağırıyoruz.”