Yalan söylemek toplumda pek de hoş karşılanmaz.
Gerçi “beyaz yalan” diye uydurulmuş bir durum da yok değildir.
Güya, durumu daha zora sokmamak adına söylenen yalanlar affedilebilirmiş gibi...
Yine de yalan söylemenin doğru olmamasının yanında, bir de “unutulan” veyahut anında “uydurulmuş” yalanlar vardır ki, oldukça tehlikelidir...

***

Bir topluluğa hitap ederken ya da durumu “anlık” kurtarmak adına söylenen yalanlar, bir gün olur unutulur ve tam aksi söylendiğinde yüzümüze vurulur.
İşte öyle zamanlarda “kurtulmak” epey zordur...

***

Karı-koca kahvaltı yaparken kadın bir anda elindeki tavayı kocasının kafasına geçirir.
Ne olduğunu anlamayan kocası şaşkınlıkla durumu sorar:
Ne oldu hayatım?”
Kadın öfkeyle, “Dün pantolonunu yıkarken cebinde üstünde Çiğdem yazan bir kağıt buldum...”
Adam gayet soğukkanlı, “Karıcım o, geçen gün üzerine bahis oynadığımız atın ismiydi” der.
Bu açıklamayı yeterli bulan kadın neşe içinde kahvaltısına devam eder.
Kadın, iki gün sonra yine kahvaltıda bu sefer daha büyük bir tava ile kocasının kafasına öyle bir vurur ki, adamcağız masanın üstüne yığılır kalır.
Aradan birkaç dakika geçer, adam ayılır ve karısına yine ne olduğunu sorar.
Kadın bu kez öfkeyle yanıt verir:
Dün senin at aradı...”

***

Bir de durumdan “haberdar” olmalarına karşın, yaşananları umursamayanlar vardır.
Onlar için sadece “kendileri” önemlidir.
Kendileri yaşamalı, mutlu olmalı, keyif almalı ve hep kendi istekleri yerine getirilmelidir.
Aksi olduğunda küsen, kızan, oyun bozan bu tipleri çocukluğunda bile tanıyabilirsiniz.
Büyüdüklerinde de aynısı olurlar zaten...

***

İşte böyle zamanların birinde, çiftçinin oğlu kamyoneti ile giderken kaza yapmış.
Kamyonet ters dönmüş, bütün meyve sebzeler yere saçılmış.
Çocuk devrilen kamyoneti nasıl çevireceğini düşünürken, civardaki evlerden olayı gören yaşlı adam gence seslenmiş:
Evladım yazık bu güneşin altında fazla yorulma. Gel sana yiyecek bir şeyler ikram edeyim” demiş.
Çocuk yaşlı adamın davetine teşekkür ederek, “Sağolun rahatsız etmeyeyim” demiş. “Hem babam kızar” diye eklemiş.
Yaşlı adam ısrar etmiş:
Ooo hadi gel. İki lokma bir şeyler yersin. Gücünü toplarsın. Hadi gel...”
Çocuk yaşlı adamın ısrarına dayanamayarak “Peki, tamam, ama babam kızacak” demiş.
Yaşlı adam evine aldığı çocuğun karnını bir güzel doyurmuş.
Sonra çocuk birkaç saat uzanıp dinlenmiş.
Derken gitme vakti gelmiş ve adama:
Çok teşekkür ederim karnım doydu, dinlendim. Şimdi çok daha iyiyim ama babam gerçekten bana çok kızacak...”
Yaşlı adam gülümsemiş ve “Yapma birkaç saat geç döndün diye kızacak ne var? Hem sahi baban nerede?” diye sormuş.
Yaşlı adamın sorusu karşısında başını öne eğen çocuk yanıtlamış:
Devrilen kamyonetin altında…”
Kıssadan hisse:
Yalan söylemek doğru değildir.
Hele hele, düşünülmeden, “anlık söylenen yalanlar” başınıza sonradan büyük işler açabilir.
Bir de kaza yaparken dikkat edin.
Arabada kimse kalmasın...
İyi tatiller...