“Şairler
ölmez,
inanmıyorsan
şiire
sor…”
“Şiir ve şair, savaşa karşı barışın yanındadır; zulmedenlere karşı, ezilenlerin saflarındadır yeri.
Daha insanca bir dünyanın müjdecisidir.
Kafakağıdında bu yazılıdır.
Şiirin ve şairin  ölümsüzlüğü bunun sonucudur.
Ve direnir şiir ve şair…” 
Akademisyen Yazar Server Tanilli böyle tarifler şiir ve şairi…
Şilili “Nobel Edebiyat Ödüllü” şair Pablo Neruda…
Şiir’i gelip geçenler için yazdığını söyler bir şiir’inde.
Gereksindikleri ay, su, düzenin değişmez temelleri, ekmek ve okullar, gitarlar ve el aletleri için yazdığını bir de...
Fazıl Hüsnü Dağlarca
“şiir, bir yaratmadır” der ve devam eder;
“Elbette yüzbin yıllık  araçlarla bir yaratma.
Bir şair her dizesine kendi yaptığı dilden, kendi yaptığı dilbilgisinden kata kata en sonunda hem büyük dilini, büyük dilbilgisini yaratır ve okuyucusunu oralara ulaştırır.”
Ve Dünya Şairimiz Nâzım. “Matematik, sibernetik, fizik, müzik, fen.
Tüm bunlar eninde sonunda insanlar şiir okumayı öğrensinler ve anlasınlar diye gereklidir” der.
Hisseder ya inanır gücüne bir anlamda dünyanın şiir için döndüğünü söyler…
Mayakovski de şairlerin işçi olduğunu savunur…

xxxx

İşte hukukçu şairlerden dostum Semihat Karadağlı  ’nın dizelerindeki gibi; “Kalemini hiç tutsak etmemiş, kılavuzu yüreği, mürekkebi vicdanı olmuş, sevgiyle de yüreğinden akıtmış” bir şair, inci işi dizelerin “işçisi” Tuğrul Keskin…
Su gibi akan sözlerinin güzelliğiyle, fikir güzelliğiyle, şiirinin gücüyle Tuğrul Keskin!
 “Ürperti” de şairin Everest’ten yayımlanan son kitabının ismi…
25.TÜYAP İzmir’de
“Çok kıymetli Atilla Ağabey’e her zaman sevgi her zaman saygı” yazıp imzaladı “Ürperti”yi Tuğrul Keskin...

xxxx

Seyid Nesimi’li “merhaba”sıyla selâmlıyor bizi şair;
“Gönlüme hiç senden özge layık görmedim,
Sureti aklım ukulüm cism ü canım, merhaba…”
Kitaba ismini veren
”Tuhaf Bir Ürpertiyle” dizeleriyle de yolculuk başlıyor...
“Yine de büyük şeyler kuruyorum,
Hayatıma ilişkin,
Yaşım altmışı geçmişken,
Ve beşini bitirmek üzereyken kızım,
Büyük şeyler; yok oluşunu mesela,
Alçaldıkça alçalan bu düzenin,
Ve Ağrı’yla buluşacağım günleri,
Bir ceylanın toynağını öpmedim hiç, öpeceğimi…” şiirin ilk dizeleri…
“Koyu karanlık günlerden geçiyoruz,
Ah ki koyu karanlık bütün evren;
Ormanlar yangın, içimdeki  uğultu dilsiz…
Büyük şeyler kuruyorum hayatıma ilişkin,
Ki biliyorum, yaşımı altmışı geçmişken,
Ve beşini bitirmek üzereyken kızım…” la da sonlanıyor “Tuhaf Bir Ürperti”…

xxxx

“Bir Kurt Öpmüştü Seni Önce”, “Unuttum”, “Aksak Yolcu”, “Aşk mıydı?”, “Merhamet”, “Yürek Çiçeği”, “Çocuktun”, “Sevgili Bir Şehre Sorular”, “Zor Zaman Atlısı”, “Karanlığa Kalma”, “Bet”, “Ben Olmayan Biri”, “Tam Ortasında Acılarımızın”, “Huzur”, “Hatırla”,
”Tuz Kadar”, “Buluşma”, “Saptama”, “Sıradan Görünen”, “İki Yara”, “ Yara Dersim’dedir”, “Yara Boynun”, “Dört Şiir”, “Bi Şey”, “Ararken”, “Kan Ver”, “Şair Öldü”, “Dokuz Beyit”, “Gül Renginde”, “Altı Dize”, “Birağızdan”, “Bir Yaralı Kuş”, “Ataol’la İzmir’de Bir Sabah”, “İkizdereli Kadınlara Övgü”, “Zürafaları Dinliyorum”, “Tabuttan Taht”, “Mor Nefes”, “Ülkem Benim” şairin şiirleri arasında…

xxxx

Kitapta ilginç bulduğum bir bölüm var;
“Kuşlara İnandımdı Bir Vakit “ başlığıyla; “Mutlanmalı öyleyse; kısa hayatta kuşların uçuşuna,
Ve eğilmeli kainat, önünde o küçücük kanatların”
Bu şiirleri;
“Büyük insanlığın kurşunları, makineleri, vahşeti, sevgisizliği, para hırsı, aç gözlülüğü, umursamazlığı ve daha türlü türlü halleri nedeniyle avlanmış/ katledilmiş ve büyük vahşet sonucu soyları tamamen tüketilmiş bin beşyüz fazla kuş türü içinde,
başta Kelaynak ve Dodo olmak üzere;
Turaç, Saka, Florya, Büyük Dalıcı Martı, Kanarya Adaları Poyraz Kuşu, Po’ouli, Göçmen Güvercini, Fildişi Gagalı Ağaçkakan, Moa, Carolina, Muhabbet Kuşu, Küba Amerika Papağanı, Labrador Ördeği, İmparatorluk Ağaçkakanı, Filkuşu, Huia, Moho, Büyük Auk, Macar Papağanı, Mauritius Kırmızı Papağanı,
Çift Bantlı Argus, Akgözler, Alaca Baykuş,
Atmaca Kartalı,
Bıldırcın Kılavuzu,
Kara Doğan, Kılıç Gaga, Kızıl Şahin, Mahmuzlu Kız Kuşu, Ötücü Kuğu, Telli Turna, Toy, Yalı Çapkını, Yılan Kartalı ve yakın zamanlarda yeryüzünün her köşesindeki yangınlarda yitirdiğimiz kuşlara ve bütün diğer canlara “üzünç ve minnetle” ithaf etmiş Tuğrul Keskin…

xxxx   

"Asrın Felaketi" büyük yıkımın hemen ertesinde şiir sevdalılarıyla buluştu “Ürperti”...
Şairinin ifadesiyle;
“Tam da ürpertili günlerden, koyu karanlık günlerden geçerken…”
Bu ürpertili günlerin
“tez” geçmesini
-ben de- diliyorum.
Gazeteci-Şair Ünal Ersözlü dostumuzu da anarak,
16. Kitabı “Ürperti”di bir “şiir çığlığı” olsun ozanın.
Şiire, hayatın her alanında  “rahatta veya ürpertide” sığınmaya devam…
Son Söz Yerine;
“Bilge demiş ya;
'Şairlere ölüm yok'
Tuğrul Keskin dostum.
Elbette -bize hep nefes- dizeli şiirlere de…”