İzmir, bir yandan kavurucu yaz sıcaklarıyla boğuşurken diğer yandan da giderek derinleşen bir su kriziyle karşı karşıya. Kentin en büyük barajlarında doluluk oranları son yılların en düşük seviyelerine inerken, bazı mahallelerde saatlerce süren su kesintileri yaşanıyor.
Su krizi hakkında değerlendirmelerde bulunan Tugay “Senenin başından beri buna hazırlandık. Aslında başından beri hazırlandık. Biz şeffaf olduğumuz için, konuşurken popülist bakmadığımız için, insanlarımızı üzmeyi amaçlayarak değil sorunu çözmeyi amaçlayarak konuştuğumuz ve yaşadığımız için hazırlandık. İktidarın siyasetçileri agresif bir şekilde konuşuyor. Cumhuriyet Halk Partisi siyasetçileri oldukça naifler. Sessizlikle karşılıyorlar her şeyi. O nedenle İzmir’in adı çıktı. Bundan çok daha kötü durumda olan pek çok şehir var. Biz onlara göre çok daha iyiyiz. Bugün kesintiler oluyorsa suyumuz Kasım’a, Aralık’a kadar yetsin diye oluyor. Emin olun. Yoksa şu gün, su bitiyor değil. Bizim önümüzdeki yıllarda sorunlarımıza çözümler bulmamız lazım. Suyun en çok tüketildiği alan tarım. Tarımdaki suyun kullanımı ve diğer alanlardaki kullanım için kararlar alınması lazım.” dedi.
DSİ’NİN SORUMLULUĞUNDA
Bu yetkinin belediyede değil bakanlıklarda olduğunu vurgulayan Başkan Tugay, şehre su getirme yükümlülüğünün DSİ’de olduğunu ifade ederek “Bugün biz kuyuyu açarken Devlet Su İşleri’nden izin alarak kuyuyu açıyoruz. Kendi şehrinizde kuyu açmanız için izin almanız gerekiyor. Hatta kaçak kuyu açarsanız ciddi cezası var. Çeşme’de ve Tahtalı’da kuyularla barajları besleyelim dedik. Devlet Su İşleri’nden izin almak mümkün değil, öyle görünüyor. Kendi işlerini başkasına yıkıyorlar falan türünde cahilce lafları eden siyasetçileri kamunun vicdanına havale ediyorum” diye konuştu.
BİTİRMEDİLER
Tugay açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Gidip öyle arıtma tesislerinde hepimize adeta aptal muamelesi yapar gibi laflar ederek gezmekle bu iş olmuyor. Yani 6 aydır yüzde 95’te olan bir tesisin bitirilip yaza yetişmesi için yalvardık, kaç defa da sözlü konuştuk. Ben kendim siyasetçilerle konuşarak anlattım. Çeşme’de su sorunu olacak, azıcık yüklenseniz bitecek. Bitirmediler. Günü geldi su sıkıntısı yaşanınca mecburen açıklamak zorunda kaldık. Orada Çeşme’ye su tesis edilsin diye yapılmış bir baraj var. Arıtma ve bağlantıyla ilgili küçücük bir kısmı bitirilmediği için bugün sıkıntı yaşanıyor. Bunun sorumlusu belediye mi? Devlet Su İşleri burada üzerine düşeni yapmadı, ihmal etti. Hatta biz yapalım dedik ona da izin vermediler. Bunların yazışmaları var, uydurmuyorum. Neticede İzmir’e suyu bulmak ve getirmekle yükümlü olan kurum Devlet Su İşleri. Bununla ilgili yapılmış planlar zaten belli. İzmir’de yeterli yer üstü suyu yok, yeraltı zaten güvenilir değil. O yüzden İzmir’e komşu olanlardan yapılacak barajlarla buraya su getirilecek. Bunların planı yıllar önce yapılmıştır, bizim yeni uydurduğumuz bir şey değil. Devlet Su İşleri sorunu çözmezse İZSU’nun İzmir sınırları içerisinde yapabileceği bir şey yok. Tarımdaki aşırı kullanıma biz engel olamıyoruz. Böyle bir yetkimiz yok. İnanılmaz büyük paralar harcayarak sürekli tesisatları yeniliyoruz.”