HABER MERKEZİ- Türkiye'nin kuzeyinde, denizle kucaklaşan sıcak bir liman, tarihin ve doğanın eşsiz uyumunun sergilendiği bir şehir: Trabzon! Karadeniz'in incisi olarak anılan bu muhteşem şehir, her köşesiyle ziyaretçilerini büyülemeye hazır. Tarihi dokusu, nefes kesen manzaraları ve misafirperver insanlarıyla Trabzon, unutulmaz bir gezi deneyimi sunuyor. Biz de sizin için Trabzon'da gezilecek yerleri araştırdık. 

TRABZON’DA GEZİLECEK YERLER

Değirmendere Köprüsü

Türkiye'nin tarihi köprülerinden biri olan Değirmendere Köprüsü, 1891 yılında Nemlizadeler tarafından inşa edildi. Trabzon'un görkemli manzaraları arasında yükselen bu dört gözlü köprü, hem geçmişin izlerini taşıyor hem de günümüzde hala kullanılan bir ulaşım yolu olarak hizmet veriyor. Değirmendere Köprüsü'nün mühendislik harikası yapısı, 137 metre uzunluğu ve 5,5 metre genişliği ile dikkat çekiyor. Bu özel köprü, sadece yaya trafiğine değil, aynı zamanda taşıt trafiğine de hizmet sunuyor. Geçmişten günümüze uzanan bu yapı, zamanın testine dayanarak ayakta duran bir anıt gibi, Trabzon'un güzelliklerini süslüyor. Değirmendere Köprüsü, sadece estetik bir yapı değil, aynı zamanda mühendislik detaylarıyla da zenginleştirilmiş bir eserdir. Köprünün batı tarafında yer alan tahliye kemeri, yapıya özel bir zarafet katıyor. Bu detaylı tasarım, köprünün sadece bir yol değil, aynı zamanda bir sanat eseri olduğunu kanıtlıyor.

degirmendere-koprusu

Gülbaharhatun Camii

Trabzon'un görkemli mirasının en güzel örneklerinden biri olan Gülbaharhatun Camii, Osmanlı İmparatorluğu'nun izlerini taşıyan büyülü bir yapıdır. Yavuz Sultan Selim'in sevgi dolu annesi Gülbahar Hatun'un anısına ithaf edilen bu cami, Orta Hisar'ın batısında, göz alıcı Zağnos Köprüsü'nün yakınında yer alan özel bir külliyenin parçası olarak inşa edilmiştir. Gülbaharhatun Camii'nin eşsiz güzellikteki minaresi ve tarihi dokusuyla süslenen türbesi, zamanın testine dayanarak günümüze kadar ulaşmıştır. Ancak imaret, medrese, hamam ve mektep gibi diğer yapılar maalesef zamanın elinde yıkılmıştır. Bu özel eserin 1514 yılında inşa edildiği kaynaklarca belirtilmiştir, ancak caminin inşa kitabesi bulunmamaktadır. Gülbaharhatun Camii, erken dönem Osmanlı mimarisinin nadide örneklerinden biri olarak, özgün bir plan tipi olan Zaviyeli Camiler grubuna aittir. Duvar işçiliği özenle yapılmış, pencereler, son cemaat mahalli, kemerler ve minaredeki taşlar koyu gri ve sarımsı beyaz renklerle ustalıkla işlenmiştir. Caminin içindeki mihrap, özenle işlenmiş mermerden yapılmıştır. Kenar bordürleri sade, tepelik ise zarif bitkisel süslemelerle bezenmiştir. Beşgen niş, mukarnaslı bir kavsara ile son bulurken, köşeliklerinde zarif gül bezekleri ile süslenmiş ikişer kabara motifi yer alır. Minber de aynı zarafetle mermerden inşa edilmiştir, sade tasarımıyla dikkat çeker. Gülbaharhatun Camii'nin tarihi süslemeleri, zaman içinde bozulmuş ve son onarımlarda yeniden oluşturulmuştur. Bugünkü görünümü, geçmişin izlerini yansıtan orijinal yapının yanı sıra onarımların da bir ürünüdür. Caminin süslemeleri, dikkat çekici detaylar ve zarif motiflerle bezenmiştir.

gulbahar-hatun- camii

Trabzonspor Müzesi

Trabzonspor'un tarihini ve spor kültürünü yansıtan eşsiz bir hazine olan Trabzonspor Müzesi, yerel ve ulusal futbolun renkli dünyasını ziyaretçilere sunuyor. Bu özel müze binası, sadece özgün tarihi eserleri barındırmakla kalmıyor, aynı zamanda Türk futbol tarihinde de unutulmaz bir yere sahip olan Trabzonspor'un kupalarını ve anılarını sergiliyor. 

Trabzonspor Müzesi, Türk futbolunun önemli bir parçası olarak, zengin koleksiyonuyla hem spor tutkunlarını hem de tarih meraklılarını kendine çekiyor. Burada sergilenen kupalar, Trabzonspor'un başarılarını ve zaferlerini anlatıyor. Aynı zamanda Cumhuriyet Dönemi Trabzonspor tarihini de yaşatmasıyla, kulübün köklü geçmişine saygı duruşunda bulunuyor. 

Trabzonspor Müzesi'nin en dikkat çekici parçalarından biri, 1958 yılında Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası'nda kazanılan yarım kupa. Futbolun heyecanlı dünyasında nadir rastlanan bir durumun sonucu olarak ortaya çıkan bu özel kupa, Ankara Havagücü takımıyla Trabzon İdmanocağı takımının eşit puan ve averajla şampiyon ilan edilmesi sonucu bölünerek oluştu. Futbol Federasyonu'nun eşit zaferi kabul etmesiyle yarı kupa, her iki takıma da verildi. Şimdi bu benzersiz kupanın yarısı 

Trabzonspor Müzesi'nde, diğer yarısı ise Ankara Havagücü Müzesi'nde özel bir hikaye anlatıyor. Trabzonspor Müzesi, tarihi ve sporu bir araya getiren nadide mekanlardan biridir. Burası, Trabzonspor'un zaferlerini, kahramanlıklarını ve anılarını ziyaretçilere aktarırken aynı zamanda tarihi bir yolculuğa çıkarma fırsatı sunar. Bu özel müze, Trabzon'un gurur kaynağı olan futbol takımının hikayesini yaşatmanın yanı sıra, Türk sporunun ve toplumunun önemli bir yüzünü de gözler önüne seriyor. 

Trabzonspor Müzesi, Trabzon şehri için değerli bir sembol ve ulusal futbolun parlayan yıldızıdır. Bu müze, kupaların ve anıların yanı sıra bir zaman makinesi gibi, ziyaretçilerini geçmişe taşıyarak unutulmaz anıları canlandırır. Trabzonspor'un büyük başarıları ve tarihindeki özel anlar, bu müzede bir araya gelir ve futbolseverlerle buluşur.

ts_muze

Bedesten Çarşısı

Trabzon'un tarihini ve kültürel zenginliklerini yansıtan, sahip olduğu tarihi mimariyle büyüleyen Bedesten Çarşısı, şehir merkezinin göz alıcı sahil kısmına ışıltısını sunuyor. Yüzyıllara meydan okuyan bu çarşı, yerel halkın ve ziyaretçilerin alışveriş yapabileceği, dinlenebileceği ve tarihi atmosferi yaşayabileceği özel bir mekan olarak öne çıkıyor. 

Bedesten Çarşısı, Trabzon'un tarihi merkezinin içinde, sahil boyunca yaklaşık 300-400 metre kadar uzanıyor. Şehrin hareketli yaşamının tam ortasında bulunan çarşı, ulaşım açısından da son derece uygun bir konumda yer alıyor. Bu nedenle, ziyaretçiler için en kolay ulaşılabilir yerlerden biri olarak öne çıkıyor. Bedesten Çarşısı, yöresel ürünlerin ve el işçiliği eserlerinin satıldığı esnaflarıyla ziyaretçilere farklı bir alışveriş deneyimi sunuyor. Burada bulunan işletmeler, yerel kültürü yansıtan özgün ürünler sunmanın yanı sıra, tarihi dokuya uygun şekilde restore edilmiş bir cafetarya ile ziyaretçileri ağırlıyor. Burada, tarih ve lezzet bir araya gelerek unutulmaz anlar yaşatıyor. Eğer sevdiklerinize özel ve anlamlı hediyeler götürmek isterseniz, Bedesten Çarşısı'nı mutlaka ziyaret etmelisiniz. 

Bu çarşı, alışılmışın dışında ve özgün ürünleriyle, sevdiklerinize unutulmaz bir hediye seçme fırsatı sunuyor. Tarihi ve kültürel değerleri yansıtan hediyeler, sevdiklerinizin yüzünde gülümseme yaratmanın güzel bir yolunu oluşturabilir. Bedesten Çarşısı, günün farklı saatlerinde ziyaretçilere kapılarını açıyor. Sabah saat 10:30'dan sonra ziyaretçilere hizmet veren çarşı, akşam saatleri ise mevsim koşullarına göre değişerek 22:00 - 23:00 saatleri arasında kapanıyor. Bu esnek ziyaret saatleri, hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin çarşının tadını çıkarmasına olanak tanıyor.

bedesten

Sümela Manastırı

Trabzon'un mistik güzelliklerinden biri olan Sümela Manastırı, Altındere Köyü sınırları içinde, heybetli Karadağ'ın eteklerine kurulmuş özel bir yapıdır. Halk arasında "Meryem Ana" adıyla da bilinen bu manastır, hem doğal güzelliklerin hem de tarihi değerlerin en özgün buluşma noktalarından biridir.

Sümela Manastırı, Maçka İlçesi'ne bağlı Altındere Köyü'nde, göz alıcı Altındere Vadisi'ne hakim Karadağ'ın sarp kayalıklarına kurulmuştur. Yaklaşık 300 metre yükseklikte yer alan manastır, bu özel konumuyla tarihi manastırların genellikle ormanlık alanlarda, mağara ve su kenarlarında kurulma geleneğini yansıtmaktadır.

Sümela Manastırı'nın adı, "siyah" anlamına gelen "melas" kelimesinden türetilmiştir. Bu isim, manastırın kurulduğu koyu renkli Karadağlar'a atıfta bulunmakla birlikte, aynı zamanda Meryem Ana'nın siyah tasvirine de bağlanmaktadır. Manastırın adıyla anılan bu kutsal yer, hem doğal güzellikler hem de dini inançların birleştiği özel bir mekan olarak öne çıkar.

Sümela Manastırı'nın kökenleri, Bizans İmparatoru I. Theodosius dönemine kadar uzanmaktadır. Rivayete göre, Atina'dan gelen Barnabas ve Sophranios isimli iki rahip tarafından kurulan manastır, zamanla genişlemiş ve onarılmıştır. İmparator Justinianus döneminde, Generallerinden Belisarios tarafından genişletilmiş ve onarılmıştır.

Manastırın varlığı 13. yüzyıldan itibaren kesintisiz olarak sürmüştür. Trabzon Komnenosları Prensliği döneminde, manastır önem kazanmış ve fermanlarla gelir elde edilmiştir. Osmanlı döneminde de haklarını koruyan manastır, 18. ve 19. yüzyıllarda yenilenmiş ve büyütülmüştür. Bu dönemde manastır, pek çok yabancı seyyahın ziyaret ettiği ve hayran kaldığı bir yer haline gelmiştir.

Sümela Manastırı'nın ana bölümleri arasında Ana Kaya Kilisesi, şapeller, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ve kutsal ayazma yer almaktadır. Bu büyülü mekan, içinde barındırdığı tarihi ve sanatsal değerlerle ziyaretçileri büyüler. Manastırın iç ve dış duvarları fresklerle süslenmiştir. Freskler arasında İncil'den sahneler, Hz. İsa ve Meryem Ana'nın hayatına dair tasvirler yer alır.

Sümela Manastırı, doğanın ve tarihin en güzel buluşma noktalarından biri olarak, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar. Hem manevi hem de sanatsal anlamda zenginleşen bu özel mekan, Trabzon'un tarihini, kültürünü ve inançlarını yansıtarak herkesi büyüler. Meryem Ana'nın hikayesini taşıyan bu kutsal yer, ziyaretçilere hem tarihi hem de manevi bir yolculuk sunar.

thumbs_b_c_2035e6ce1c09e4406312ec3674b8b3e3

Atatürk Köşkü

Trabzon'un zengin tarihinde parlayan önemli bir inci olan Atatürk Köşkü, Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşıyan büyüleyici bir yapıdır. Gösterişli Avrupa simgelerinin kullanıldığı bu köşk, 19. yüzyılın başlarında Trabzon'un hakim Soğuksu sırtlarında, Konstantin Kabayanidis tarafından yazlık ev olarak inşa edilmiştir.

Atatürk Köşkü'nün her köşesi, zarif detaylar ve estetik dokunuşlarla bezelidir. Bu özel mekanın giriş katında oturma odası, dinlenme odası, yemek odası ve misafir odası bulunurken, birinci katta çalışma odası, büyük yatak odası, bekleme odası ve toplantı odası yer almaktadır. İkinci katta ise iki küçük oda bulunmaktadır. Köşkün bu özel bölümleri, ziyaretçilere geçmişin atmosferini ve büyüsünü yaşatma fırsatı sunar.

Atatürk, 1924 yılında Trabzon'a ilk ziyaretini gerçekleştirdiğinde, Atatürk Köşkü'nde ağırlanmış ancak konaklamamıştır. Ancak, ikinci kez Kasım 1930'da Trabzon'u ziyaret ettiğinde, bu göz alıcı köşkte ağırlanmış ve burada geçirdiği zamanın keyfini sürmüştür. Haziran 1937'de ise kendisi için özel olarak düzenlenen bu köşkte iki gece konaklamış ve bu mekanda önemli bir karar almıştır.

Atatürk, Trabzon'daki bu köşkte mal varlığının bir listesini hazırlayarak Türk ulusuna armağan etme kararı almıştır. 11 Haziran 1937 gecesi, köşkte tüm mal varlığını milletine adayarak, "Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime bağışlamakla ferahlık duyacağım. İnsanın serveti kendi manevi kişiliğinde olmalıdır. Ben büyük milletime daha çok şeyler vermek istiyorum." demiştir.

ataturk-kosku

İskender Paşa Camii

Trabzon'un tarihi dokusunda yer alan İskender Paşa Camii, büyülü atmosferi ve tarihi önemiyle öne çıkan bir yapıdır. H. 936 (M. 1529) tarihli inşa kitabesi, cephedeki giriş kapısı üzerinde gururla dururken, 1882 yılındaki onarımına ait kitabe de bu kutsal mekanda yerini almıştır.

İskender Paşa Camii'nin avlusunda yer alan medrese ne yazık ki yıkılmış, batı tarafındaki mezarlık ise zaman içinde kaldırılmıştır. Ancak, bu özel alanda yalnızca İskender Paşa'nın mezarı günümüze ulaşmıştır. Caminin çeşitli dönemlerde yapılan ilaveler ve onarımlar nedeniyle orijinalliği bozulmuş olsa da, taş işçiliğinin muhteşemliği göz kamaştırır.

Caminin minaresi, tuğla ve renkli taşların ustalıkla bir araya getirilerek oluşturduğu bir yapıdır. Mimari tarzı, Yeşil Cami olarak da bilinen İznik'teki camiye benzemektedir. Caminin içi, zengin kalem işi süslemelerle bezenmiş olup, taş işçiliği ve süslemelerdeki detaylar büyüleyicidir. Mihrab ve mimber mermerden yapılmış, 19. yüzyıl Barok tarzındaki süslemelerle donatılmıştır. İri yapraklı kıvrım dallı bordürler ve zarif kartuşlar, bu tarihi mekanda göz alıcı bir estetik oluşturur.

İskender Paşa Camii, sadece bir yapıdan çok daha fazlasını temsil eder. Bu tarihi cami, Trabzon'un zengin tarihini ve kültürel geçmişini yansıtarak, ziyaretçilere zamanın tanığı olma fırsatı sunar. Her bir taşı, her bir detayıyla İskender Paşa Camii, geçmişin izlerini taşıyan bir hazinedir. Tarihin dokusunu hissetmek ve estetik güzellikleri gözlemlemek isteyenler için bu cami, unutulmaz bir deneyim sunar.

iskender_pasa_camii


Sekiz Direkli Hamam

Trabzon'un tarihine tanıklık eden değerli yapılarından biri olan Sekiz Direkli Hamam, Pazarkapı Mahallesi'nde gizlenmiş bir inci olarak varlığını sürdürmektedir. Bu eşsiz hamam, mimari detaylarıyla 18. yüzyıla dayandığına işaret ederken, tarihle dokunmuş bir anıt olarak ön plana çıkar.

Sekiz Direkli Hamam, Pazarkapı Mahallesi'nde, 18. yüzyılın estetik ve mimari zenginliğini yansıtan özel bir yapının içinde saklıdır. Bu tarihi hamam, soyunma, soğukluk ve sıcaklık bölümleriyle geleneksel hamam kültürünün izlerini taşır.

Sekiz Direkli Hamam, zamanın etkilerine karşı koyarak günümüze ulaşmış ve önemli bir miras olarak ayakta durmaktadır. Hamamın korunması ve onarılması ise Trabzon Belediyesi tarafından titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu özel mekan, restorasyon çalışmaları sayesinde ziyaretçilere geçmişin zarif dokusunu sunmaktadır.

Sekiz Direkli Hamam, Trabzon'un zengin tarihini yansıtarak, hem yerli hem de yabancı ziyaretçileri büyülemektedir. Estetik mimarisi ve geçmişin izlerini taşıyan dokusuyla bu hamam, geçmişle günümüzü buluşturan özel bir mekandır. Tarihin ve kültürün iç içe geçtiği bu alan, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar.

20170327133237651_Sekiz Direkli Hamam

Ayasofya Cami

Trabzon'un tarih kokan sokaklarında, büyülü bir geçmişe açılan kapı olan Ayasofya Cami, 28 Haziran 2013 tarihinde vakit namazının kılınmasıyla, 52 yıl sonra Müslümanların ibadetine yeniden açıldı. Trabzon Ayasofya Müzesi olarak da bilinen bu anıt yapının kökenleri, Trabzon İmparatorluğu krallarından 1. Manuel Komnenos zamanına (1238-1263) dayanmaktadır.

Trabzon'un tarihi zenginliklerinden biri olan Ayasofya Cami, 1427 yılına tarihlenen çan kulesi kilisesinin batısında yükselirken, kilisenin kuzeyinde bulunan üç apsisli şapel kalıntısı daha erken bir dönemden izler taşımaktadır. Tarihi önem kazandığı nokta, Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethetmesi sonrasında yapıyı camiye dönüştürmesi ve vakıf eseri olarak ilan etmesidir.

Ayasofya, yıllar içinde farklı roller üstlendi. I. Dünya Savaşı yıllarında depo ve hastane olarak kullanıldıktan sonra tekrar cami olarak hizmet verdi. 1958-1962 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburg Üniversitesi'nin işbirliğiyle restore edilen Ayasofya, 1964 yılında müze olarak ziyaretçilere kapılarını açtı.

Ayasofya Cami, Bizans döneminin etkileyici örneklerinden biridir. Kare haç planına sahip olan yapı, yüksek merkezi bir kubbe ile taçlandırılmıştır. Giriş holüne sahip olan bina üç neflidir; ortadaki nef beş köşeli apsisle son bulurken, yan nefler yuvarlak apsislerle tamamlanır. Binanın kuzey, batı ve güney yönlerinde üç revaklı giriş bulunmaktadır. Özellikle güney cephesindeki taş işçiliği ve kabartmalar göz alıcıdır. İç mekanda ise freskler ve mozaikler, İncil sahnelerini canlandırmaktadır.

Ayasofya Cami, sadece bir yapının ötesindedir. Bu kutsal alan, Trabzon'un tarihini, kültürünü ve dini mirasını yansıtarak ziyaretçilere zamanın bir yolculuğunu sunar. Fresklerde betimlenen İncil sahneleri ve mozaiklerde anlatılan hikayeler, Ayasofya'nın derin anlamını zenginleştirir. Tarihin izlerini taşıyan bu cami, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar.

ayasofya_camii

Kaynak: HABER MERKEZİ