Özgür Özel: "Ne bir adım geri atacağız, ne de bir santim eğileceğiz"
Özgür Özel: "Ne bir adım geri atacağız, ne de bir santim eğileceğiz"
İçeriği Görüntüle

İstanbul'un Beykoz ilçesinde, belediyede yürütülen bir soruşturma nedeniyle görevden uzaklaştırılan ve bir süredir tutuklu olarak yargılanan Belediye Başkanı Alaattin Köseler ile ilgili hukuki süreç, son 24 saat içinde yaşanan dramatik gelişmelerle kamuoyunun gündemine oturdu. Yargılandığı davada mahkeme heyetinin ara kararıyla tahliyesine karar verilen Köseler'in özgürlüğü kısa sürdü. Savcılığın, tahliye kararına yaptığı itiraz sonucunda, bir üst mahkeme olan İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi, Köseler ve aynı davada yargılanan diğer dört sanık hakkında yeniden tutuklama kararı çıkardı. Yargıdaki bu "tahliye-itiraz-tutuklama" sarmalı, hem hukuki tartışmaları hem de siyasi yankıları beraberinde getirirken, kararın tebliğ edilmesinin hemen ardından polis ekipleri, Alaattin Köseler'i evinden alarak yeniden cezaevine götürdü.

Savcılık itiraz etti, alt mahkeme reddetti, üst mahkeme tutukladı

Alaattin Köseler ve diğer 12'si tutuklu toplam 26 sanığın yargılandığı Beykoz Belediyesi davasında, geçtiğimiz günlerde görülen duruşmada mahkeme heyeti, aralarında Başkan Köseler'in de bulunduğu 13 tutuklu sanığın tahliyesine karar vermişti. Ancak bu tahliye kararı, soruşturmayı yürüten savcılığın engeline takıldı. Savcılık, Köseler'in yanı sıra Veli Gümüş, Serdar Karahan, Havva Dindar ve Uğur İnci'nin tahliyesine, "suçun vasıf ve mahiyeti" ile "delillerin henüz tamamının toplanmamış olması" gerekçelerini öne sürerek itiraz etti. Savcılık itiraz dilekçesinde, bu aşamada verilecek bir yurt dışına çıkış yasağı gibi adli kontrol tedbirlerinin "yetersiz kalacağını" iddia ederek, sanıkların yeniden tutuklanmalarını talep etti.

Bu itirazı değerlendiren 17. Ağır Ceza Mahkemesi, savcılığın tutuklama talebini reddetti ve tahliye kararının yerinde olduğuna hükmetti. Ancak hukuki süreç burada sonlanmadı. Savcılık, bu ret kararını da bir üst mahkeme olan İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ne taşıdı. Dosyayı inceleyen 18. Ağır Ceza Mahkemesi ise, alt mahkemenin aksine, savcılığın itirazını kabul ederek, Alaattin Köseler ve diğer dört sanık hakkında "yokluğunda tutuklama" kararı verdi. Bu karar, Türk hukuk sisteminde nadiren görülen ve genellikle hukuki tartışmalara neden olan, alt ve üst mahkemeler arasındaki görüş ayrılığının çarpıcı bir örneğini oluşturdu.

Polis evinden aldı

Üst mahkemeden çıkan yeniden tutuklama kararının ardından süreç hızla işledi. Kararın ilgili emniyet birimlerine bildirilmesiyle birlikte, polis ekipleri akşam saatlerinde Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler'in evine gitti. Habertürk muhabiri Ceylan Sever'in sosyal medya hesabından aktardığı bilgilere göre, polisler Köseler'i evinden alarak, gerekli işlemlerin yapılması için emniyete, oradan da yeniden cezaevine götürdü. Tahliye kararının ardından ailesine ve sevenlerine kavuşan Köseler'in, sadece birkaç gün sonra yeniden tutuklanarak cezaevine dönmesi, hem ailesi hem de siyasi çevresi için büyük bir şok etkisi yarattı.

Davanın arka planı ve siyasi yankıları

Beykoz Belediyesi'ne yönelik başlatılan operasyon ve ardından gelen dava süreci, başlangıcından itibaren hem hukuki hem de siyasi boyutlarıyla tartışılıyordu. Görevden uzaklaştırılan Başkan Alaattin Köseler'in de sanıkları arasında yer aldığı dava, belediyedeki bazı ihaleler ve imar uygulamalarıyla ilgili "ihaleye fesat karıştırma" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" gibi iddiaları kapsıyor. Köseler ve avukatları, başından beri suçlamaları reddederek, sürecin siyasi bir komplo olduğunu savunuyorlardı. Tahliye kararı, bu savunmayı destekleyen bir gelişme olarak görülmüş ve Köseler'in yakın zamanda görevine iade edilebileceği beklentisi doğurmuştu. Ancak, savcılığın ısrarlı itirazı ve üst mahkemenin bu itirazı kabul ederek yeniden tutuklama kararı vermesi, davanın seyrini tamamen değiştirdi. Bu son gelişme, muhalefet partileri tarafından "yargının siyasallaşması" ve "hukukun bir baskı aracı olarak kullanılması" şeklinde sert eleştirilerle karşılandı. Davanın önümüzdeki duruşmalarında yaşanacak gelişmeler ve nihai karar, sadece sanıkların hukuki akıbetini değil, aynı zamanda Beykoz'un siyasi geleceğini de şekillendirecek gibi görünüyor. Bu süreç, Türkiye'de yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkı konusundaki tartışmaları da yeniden alevlendirdi.

Kaynak: HABER MERKEZİ