Haber/Levent ARIÖZ
Kendisine 2008 yılında Tip 1 Diyabet teşhisi konulan ve doktorların 'basketbolu bırakmalısın' tavsiyesine rağmen 13 yıl mücadeleyi bırakmayan Alper Saruhan 20 yıl dolu dolu geçirdiği basketbolculuk kariyerini geçtiğimiz sonlandırdı. Rahatsızlık sürecinden sonra diyabetli gençleri spora teşvik etmek için bir çok projede yer aldı. Onlara ilham oldu. Pınar Karşıyaka, Türk Telekom, Trabzonspor gibi büyük kulüplerde oynayan Türk basketbolunun unutulmaz isimlerinden Saruhan, geçen yıl Özel Eraslan Okulları'nda antrenörlük görevine başladı. Türkiye'de diyabetli olup faal basketbol oynayan tek sporcu olan Alper Saruhan, antrenör olarak da hayata meydan okumaya, savaşmaya devam ediyor. Özel Eraslan Okulu ile Türkiye 3.'lüğü kazanarak hocalık kariyerine çok iyi başlayan Saruhan'ın 9 Eylül TV'de yayınlanan röportajından satır başları şu şekilde: "Ege bölgesindeki tek temsilci olarak Türkiye 3.'lüğü bizi çok gururlandırdı. Yaklaşık 32 maç yaparak bu dereceyi elde ettik. Takım olgusunu oturttuk. Oyunculuktan gelen yeni bir antrenör olarak öğrencilerime biraz daha farklı bir sistem sunuyorum. O düzene uyum sağladıktan sonra emeklerimizin karşılığını aldık. Oyuncuyken Trabzonspor'da, Karşıyaka'da, Uşak Sportif'te, Türk Telekom'da kaptanlık yaptım. Disiplinli yapımı öğrencilere de aktarmaya çalışıyorum. Bu sistemli çalışmayı öğrenirlerse gelecekte çok rahat edecekler."

 

GELECEK NESİLE ÖRNEK OLDUM
"2008 yılında bana Tip 1 diyabet teşhisi koyuldu. Doktorlar basketbolu bırakmamı tavsiye etmişti. Çünkü önümde diyabetli bir sporcu örneği yoktu. Ama yılmadım, savaştım. Diyabetimi doğru yönetmeyi öğrendim. Rahatsızlığımı kabul edip, onla arkadaş olmayı başarabilirseniz hayatınızı yönetmek daha kolaylaşır. Sık sık ölçüm yaptım. Diyetimi sürdürdüm. 13 yıl taviz vermedim. Ve bu işi başararak benden sonraki diyabetli nesillere örnek olduğumu düşünüyorum. Hem diyabetli bir sporcu olarak tarihe geçtim, hem de çevreme destek olarak güzel bir farkındalık yarattım."

12 GÜNLÜK DİYABETLİ MAÇA ÇIKTI
"2017 yılında Diyabetli Çocuklar Vakfı olarak eski basketbol yıldızlarıyla bir gösteri maçı yapacaktık. Diyabetli çocuklar Türkiye'nin her yerinden geldi ve ünlülerle tanışma fırsatı buldu. 12 gün kala bir basketbolcu kız çocuğu diyabet oldu. Rahatsızlığına rağmen kendisini parkeye aldık. Bizlerle maç yaptı. Diyabet bizim hayatımız, biz onu tercih etmiyoruz. Diyabet insanları birbirinden uzaklaştırmıyor. Yakınlaştırıyor. Diyabet sayesinde 100'lerce insanla tanıştım. Yoksa bu kadar irsanla iç içe olamayacaktım. Olumsuz birşey bile karşıma çıksa, kendi içimde iyi bir yan arıyorum."

GUARD YETİŞTİRMEK ZOR İŞ
"Tekrar Orhun Ene, Levent Topsakal gibi oyuncular seviyesinde basketbolcular yetiştirmek pek kolay değil. Orhun Ene gibi oyuncular 20-30 senede bir gelecektir. Altyapılarda hummalı bir çalışma var. Milli takım kamplarında, altyapılarda gözlemliyorum. Çok büyük bir oyuncu ve antrenör potansiyali var. Bunu verime dönüştürmek gerekir. Oyun kurucu yetiştirecek düzeyde antrenmanların yapılması, sahada o sorumlulukların verilmesi, oyuncu potansiyelinin ortaya çıkmasını sağlayabilir. Potansiyelli oyuncuları üst yapılarda görmemiz gerekiyor. Bunu bizlerin sağlaması lazım. Benim gibi eski basketbolcular genelde kulüpte görev alarak antrenörlüğe başlıyorlar. A takım seviyesinde yer almak istemememin sebebi, altyapılara birikimimi aktarmaktı. O amaçla yola çıktım."

ERASLAN OKULU'NUN VİZYONU FARKLI
"Özel Eraslan okulları İzmir'de gerçekten eğitim konusunda fark yaratmaya özen gösteren, vizyoner bir yönetimi olan ve yöneticileri sayesinde başarıyı yakalayan bir kurum. Kurumumuzun başındaki isimler Egem ve Kerem Eraslan kardeşler büyük emek sarfediyor. Eğitimin yanında, sportif anlamda da bir yapılanma göstererek karşılığını almak istiyorlardı. Önce okul takımlarıyla başladık. Bizde farklı kulüplerde olan öğrenciler de var. Onların sayesinde Türkiye 3.'lüğü geldi. Kulüpleşme sürecine gittik şimdi. Hem okul takımında, hem de okuldan başka bir yere gitmeden kulüp organizasyonu içinde çocuklar. 14 yaşında kadar gençleri yetiştirip, üst yapılar oyuncuları göndermek temel hedefimiz. Önemli olan bu yapının devamlılığını sağlamak."

PINAR KARŞIYAKA EN BÜYÜK MARKALARDAN
"Ankara'da doğup büyüdüm. Basketbolcular kendi memleketinde basketbolu bırakır ancak ben 3 yıl Pınar Karşıyaka'da oynadım. Burada çok güzel dostluklarım vardı. Kulüpten ayrıldığım süre boyunca buradaki taraftar her zaman beni severek karşıladı. Ben de büyük bir onurla kutsal topraklara geldim. Bir semt takımı Karşıyaka ama 100 yıllık bir kulüp. Atatürk'ün buraya arma olarak ay yıldızı koymuş bir kulüp. Evet İzmir büyük basketbol potansiyeli taşıyor ama Karşıyaka İzmir'in en büyük markalarından biridir."