Özge Uyanık/ Sağlık Bakanlığı, “İdeal Kilonu Öğren, Sağlıklı Yaşa” kampanyasıyla obeziteyle mücadele için sahaya çıktı. Türkiye genelinde 10 milyon kişiye ulaşılması hedeflenen uygulamada, vatandaşların boy, kilo ve vücut kitle indeksi ölçümleri yapılıyor. 10-16 Mayıs tarihleri arasında 551 bin 980 kişinin ölçümü yapıldı. Ancak uygulama, hem yöntem hem de sağlık politikaları açısından çeşitli eleştirileri de beraberinde getirdi.
Şehir Hastaneleri’nde fast-food satışı, sokakta ‘obeziteyle mücadele’
Sağlık Bakanlığı obezite ile mücadele edeceğiz derken, şehir hastanelerinin içerisindeki fast-food zincirleri çelişkiyi gözler önüne seriyor. Örneğin İzmir Şehir Hastanesi’nin içerisinde yer alan dünyaca ünlü fast-food zinciri sağlığı tehdit eden ürünleri ile sadece Türkiye değil dünyanın sayılı markalarından biri. Burada satılan yiyeceklerin sadece bir öğünden 1.500 kalori alınabiliyor. Yine şehir hastanelerinin çoğunda bu tür sağlıksız gıda satışı yapan Fast-food markaları bulunuyor. Konuyla ilgili konuşan İzmir SES 2 No’lu Şube Eş Başkanı Başak Edge Gürkan şunları söyledi:
“İzmir Şehir Hastanesi’nde obezite ile mücadele ettiğini iddia eden Sağlık Bakanlığı uluslararası bir fast- food dükkanı ile birlikte birçok hazır gıda vb. ürünün satıldığı hatta zincir güzellik mağazalarının bile olduğu onlarca işletmenin açılmasına izin veriyor. Hastaların ihtiyacı bir hastane de fast food restoranları mıdır, yoksa nitelikli bir sağlık hizmeti midir? Şehir Hastanelerine devasa bütçeler ayrılırken asıl bütçe ayrılması gereken yurttaşların sağlıklı gıda hakkıdır, nitelikli sağlık hizmetidir. Hem çalışanlar için hem hastalarımız açısından herhangi bir fayda sağlamadığı gibi sağlıksız bir toplumun önünü açıyor. Sağlık Bakanlığı gerçekten obezite ile mücadelede samimiyse öncelikle kendi hastanelerinde fast food, hazır gıda vb. satılan işletmeleri kapatmalı, şehir hastanesi gibi sağlık bakanlığı bütçesinin çoğunu gasp eden şehir hastaneleri uygulamalarından vazgeçmeli ve sağlıklı bir toplumun gereği için bütçe ayırmalıdır.”
Ölçümlerin sonunda Sağlık Bakanlığı’nın hangi adımları atacağını soran Gürkan “Elbette ki yurttaşlarımızın sağlıklı beslenme ve sağlıklı bir hayat sürmesi Sağlık Bakanlığı’nın birinci elden görevidir ancak neden yapıldığını hala anlamadığımız uygulamanın sonuçları nereye bağlanacak bizler de merakla beklemekteyiz. Bu tespitlerin sonucu olarak Bakanlığın ne yapacağını bizlerde merakla bekliyoruz açıkçası, ücretsiz diyetisyen desteği mi verilecek, ücretsiz spor desteği mi sağlanacak?” dedi.
Obezitenin dostu yoksulluk
TÜİK’in Türkiye Çocuk Araştırması verilerine göre her gün meyve tüketebilen çocukların oranı %50,5, sebze tüketebilenlerin oranı %33, et, tavuk veya balık tüketebilenlerin oranı ise yalnızca %12,7.
Kampanyayı değerlendiren Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, obeziteyle mücadelenin temelinin gıda politikalarından geçtiğini belirtti. “Sağlık Bakanlığı'nın asli görevi, Tarım Bakanlığı'yla birlikte vatandaşların ne yediğini düzenlemektir” diyen Doğruyol, ucuz ama sağlıksız gıdaların yaygınlaştığını, gıda denetimlerinin yetersiz olduğunu söyledi.
“Sonuçta insanlar kilo aldırıcı gıdalarla besleniyorsa – örneğin makarna gibi – ve obeziteyi önleyen dengeli, sağlıklı gıdalar yerine bolca bu tarz ürünleri tüketiyorsa, burada yapısal bir sorun vardır. Öncelikle vatandaşların sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşabilmesinin yolu açılmalı. Ancak ülkemizde neredeyse hiç gıda denetimi yapılmıyor. İnsanlar da haliyle ayaküstü ve en ucuz ne varsa onu yiyerek sağlıksız bir şekilde beslenmiş oluyor. Sağlıklı beslenmenin temel kriterlerinden biri ekonomik koşullardır. Eğer kişi belli bir gelir seviyesinin altındaysa, günü simitle, börekle geçiştirir. Böyle bir durumda sağlıklı beslenme mümkün değil.”
Sağlık personelinin yüküne dikkat çeken Doğruyol “Ayrıca şunu da vurgulamak gerekir: Bizim sağlık personelimizin asli görevi sokakta vatandaşların boyunu, kilosunu ölçmek değildir. Bu sağlık çalışanlarının bağlı olduğu kurumlarda zaten önemli görevleri var. Şu anda ilçe sağlık müdürlüklerine gittiğimizde personelin büyük kısmı sokaklarda ölçüm yapıyor. Bu kabul edilemez.
Üstelik bu veriler zaten aile hekimliği sisteminde zaten mevcut. Sağlık Bakanlığı aile hekimliği sisteminden vatandaşların boy, kilo ve vücut kitle endeksi verilerini rahatlıkla alabilir. Bu kadar veri varken insanları yeniden tartmanın ve sağlık emekçilerine bu iş yükünü yıkmanın anlamı yok. Hemşireler, sağlık memurları sokakta tartı kurup ölçüm yapmamalı.” Dedi.
Veriler özel sağlık sigortası şirketleriyle paylaşılır mı?
Doğruyol uygulamanın özel sağlık sigortalarıyla ilişkilendirilme ihtimaline karşı da uyardı “Bu veriler ileride özel sağlık sigortalarıyla paylaşılır mı? Şimdiden bunu sorgulamak gerekiyor. Özel sigorta yaptırmak isteyen bir kişinin vücut kitle endeksi sigorta primini etkiler. Örnek veriyorum, fiziksel olarak sağlıklı biri 5 bin liraya sigortalanırken, obez biri 10 bin lira ödemek zorunda mı kalacak? Bu uygulamanın altından bir şey çıkmamasını umuyoruz.“