Türkiye ekonomisinin rotasını belirleyen Orta Vadeli Program (OVP) ve onun getirdiği yeni ekonomi politikaları, uluslararası arenadan ilk somut ve pozitif geri dönüşlerden birini aldı. Dünyanın en saygın finans kuruluşlarından biri olan Dünya Bankası, küresel ekonomiye ilişkin beklentilerinde genel bir karamsarlık hakimken, Türkiye için beklentilerini olumlu yönde güncelleyerek dikkatleri üzerine çekti. Bu gelişme, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek liderliğinde yürütülen ve temel önceliği fiyat istikrarı olan yeni ekonomi programının uluslararası finans çevreleri tarafından da yakından izlendiğini ve olumlu karşılandığını teyit etti. Bakan Şimşek, bu önemli revizyonun ardından yaptığı açıklamada, uygulanan politikalara olan güvenin arttığını ve sürdürülebilir büyüme hedefine ulaşmak için aynı kararlılıkla yola devam edeceklerini vurguladı.
Küresel karamsarlığa rağmen türkiye için pozitif ayrışma
Dünya Bankası'nın yayımladığı son "Küresel Ekonomik Beklentiler" raporu, dünya ekonomisinin önümüzdeki dönemde zorlu bir süreçten geçeceğinin sinyallerini verdi. Rapora göre, Banka, 2025 yılı için dünya genelindeki ekonomilerin yaklaşık yüzde 70'inin büyüme tahminini aşağı yönlü revize etti. Bu tablo, küresel ticaretteki yavaşlama, jeopolitik gerilimler ve gelişmiş ülkelerdeki sıkı para politikalarının devam eden etkilerini yansıtıyor.
Ancak bu küresel karamsarlık tablosunun içinde Türkiye, pozitif bir ayrışma sergileyerek dikkat çekti. Dünya Bankası, diğer birçok ülkenin aksine, Türkiye'nin 2025 yılı büyüme tahminini 0,5 puan artırarak %3,6'dan %4,1'e yükseltti. Bu revizyon, Türkiye'de uygulanan ekonomi politikalarının, özellikle de enflasyonla mücadele ve mali disiplin adımlarının, orta vadede ekonominin temellerini sağlamlaştıracağına ve daha dengeli bir büyüme patikasına oturacağına dair uluslararası bir beklentinin oluştuğunu gösteriyor. Dünya Bankası'nın bu adımı, Türkiye ekonomisine yönelik yabancı yatırımcı algısının iyileşmesine ve ülkenin risk priminin (CDS) düşüş eğilimini sürdürmesine de katkı sağlayacak önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Bakan şimşek'ten net mesaj: Programımıza güven artıyor
Dünya Bankası'nın bu olumlu raporu, Ankara'da ekonomi yönetiminin moralini yükseltti. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konuya ilişkin sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı değerlendirmede, bu gelişmenin uygulanan programa duyulan güvenin bir yansıması olduğunun altını çizdi. Bakan Şimşek, "Programımıza duyulan güvenle beklentiler iyileşiyor. 2025 yılı için ekonomilerin yaklaşık yüzde 70’inin büyüme tahminini aşağı yönlü revize eden Dünya Bankası, ülkemizin büyüme tahminini 0,5 puan artırmıştır" ifadelerini kullandı.
Bu açıklama, sadece bir durumu tespitten öte, aynı zamanda ekonomi yönetiminin geleceğe yönelik kararlılığını da ortaya koyan bir manifesto niteliği taşıyordu. Şimşek, açıklamasının devamında, "Sürdürülebilir yüksek büyümenin temellerini sağlamlaştıran politikalara kararlılıkla devam edeceğiz" diyerek, seçimler sonrası dönemde ekonomi politikalarında bir gevşeme veya rota değişikliği bekleyen çevrelere de net bir mesaj vermiş oldu. Bu kararlılık vurgusu, enflasyonla mücadelenin ve mali disiplinin, popülist yaklaşımlara feda edilmeyeceğini ve uzun vadeli hedeflere ulaşmak için gerekli adımların atılmaya devam edeceğini gösteriyor.
Ekonomi programının şifreleri: Enflasyon, disiplin ve reform
Peki, Bakan Şimşek'in "kararlılıkla devam edeceğiz" dediği ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumların da olumlu not verdiği bu ekonomi programının temel sacayaklarını neler oluşturuyor? Program, temel olarak üç ana sütun üzerine inşa edilmiş durumda:
1. Fiyat İstikrarı (Dezenflasyon): Programın en temel ve öncelikli hedefi, yıllardır Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu haline gelen yüksek enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek. Bu amaçla, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), güçlü bir faiz politikası uygulayarak politika faizini önemli ölçüde artırdı. Kredi kartı harcamalarına yönelik düzenlemeler ve parasal sıkılaştırma adımlarıyla iç talebin soğutulması ve fiyat artışlarının kontrol altına alınması hedefleniyor. Bu sürecin, kısa vadede ekonomik aktivitede bir yavaşlamaya neden olması "acı reçete"nin bir parçası olarak kabul ediliyor.
2. Mali Disiplin: Programın ikinci ayağı, kamu maliyesinde disiplini yeniden tesis etmek. Bu kapsamda, deprem harcamaları dışındaki kamu harcamalarının kontrol altına alınması, vergi gelirlerinin artırılması ve bütçe açığının sürdürülebilir seviyelere çekilmesi amaçlanıyor. Son dönemde açıklanan "kamuda tasarruf tedbirleri" paketi, bu alandaki kararlılığın en somut göstergelerinden biri. Mali disiplinin sağlanması, enflasyonla mücadeleye destek olurken, aynı zamanda kamu borçluluğunun kontrol altında tutulmasını sağlıyor.
3. Yapısal Reformlar: Programın uzun vadeli ve kalıcı başarıyı hedefleyen üçüncü ayağını ise yapısal reformlar oluşturuyor. Bu reformlar, yatırım ortamının iyileştirilmesinden vergi sisteminin daha adil hale getirilmesine, yeşil ve dijital dönüşümün desteklenmesinden iş gücü piyasasının daha esnek hale getirilmesine kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Yapısal reformların amacı, Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü ve verimliliğini artırarak, sadece konjonktürel değil, kalıcı ve sürdürülebilir bir büyüme patikası yaratmak.
Uluslararası piyasaların artan ilgisi
Dünya Bankası'nın bu pozitif revizyonu, aslında son dönemde uluslararası piyasalarda Türkiye'ye yönelik artan ilginin ve iyileşen algının bir parçası olarak görülmeli. Fitch, Moody's ve S&P gibi uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının son aylarda Türkiye'nin kredi notu görünümünü "durağan"dan "pozitif"e çevirmesi veya not artışına gitmesi, bu trendin en önemli göstergeleri. Ortodoks politikalara dönüş, hem uluslararası kurumların raporlarına hem de yabancı yatırımcıların kararlarına olumlu yansıyor. Son dönemde Türkiye'nin tahvil ve hisse senedi piyasalarına yeniden yabancı sermaye girişinin hızlanması da bu güvenin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Dünya Bankası'nın raporu, bu olumlu havayı daha da pekiştiren ve Türkiye'nin doğru yolda olduğuna dair dışarıdan gelen güçlü bir teyit niteliği taşıyor.