Koran, kökeni M.Ö. 4000 yıllarına dayanan aromaterapinin, Osmanlı döneminde de cilt hastalıkları ve psikolojik hastalıklarda sık kullanıldığını anlattı.

Koran, aroma (koku) ve terapi (tedavi) kelimelerinden oluşan aromaterapinin, bitkilerden elde edilen yağların tedavi amaçlı kullanımı anlamına geldiğini aktararak, "Günümüzde aromaterapi yağları; akne, diyabetik ayak yaraları, sedef, egzema gibi cilt hastalıkları, allerjik durumlar, mide ve hazımsızlık gibi bağırsak sorunları, stres ve stres kaynaklı hastalıklar, baş ağrısı, psikolojik zemindeki cinsel sorunlar, uykusuzluk, depresyon, demans, çocuklarda dikkat dağınıklığı, stresin tetiklediği tüm hastalıklar ve enfeksiyonlarda kullanılabilmektedir. Ayrıca gebelik dönemi görülebilen bulantı, kusma ve cilt lezyonlarında da kullanılmaktadır." bilgisini verdi.

Aromaterapinin beyindeki limbik sistem üzerinden ruh sağlığına etki ettiğini aktaran Koran, "Aromaterapi yağları doğrudan cildimizden emilerek kan dolaşımına katılıp etki ettiği gibi koku reseptörleri aracılığıyla da beyindeki limbik sistemi etkiler. Limbik sistem; duygu, hafıza, yaratıcılık, motivasyon, nefes, kalp atışı, hazım ve otonomik sinir sistemini yönetmektir. Dolayısıyla da tüm bu sistemler kokulardan doğrudan etkilenmektedir." diye konuştu.

Koran, ağrı kesici kokuların; nane yağı, günlük yağı, hindistan cevizi yağı, haşhaş yağı ve hodan yağı olduğunu kaydederek, "Migren hastaları bu yağların karışımları belli oranlarda karıştırarak bileklerine ya da kulak arkalarına sürerek fayda görebilirler. Eğer migren ataklarını stresle tetikleniyorsa bu yağlara vetiver ve lavanta yağı da eklenebilir." bilgisini verdi.

Tükenmişlik sendromunda; anason, lavanta, tarçın ve nane yağı

Koran, depresyonda beyinde norepinefrin ve seratonin gibi bazı maddelerde azalma görüldüğünü belirterek, "Aromaterapi yağları bu maddelerin dengelenmesini sağladığı için depresyonda kullanılmaktadır. Bergamot, lavanta, papatya ve ylang ylang depresyonda kullanılan aromaterapi yağları arasındadır. Eğer kişide anksiyete var ise bergamot, günlük ve vetiver yağları kullanılabilir." ifadelerini kullandı.

Halsizlik ve tükenmişlik sendromunda anason, lavanta, tarçın ve nane yağı kullanılabileceğini dile getiren Koran, "Sabah uyandığımızda bu yağlardan bir ya da birkaçını yakamıza, bileğimize ya da kulak arkasına damlatmamız güne daha enerjik başlamamızı sağlayacaktır. Ayrıca rüşeym yağı yemeklere eklenerek de vücuttaki halsizlik bitkinlik şikayeti azaltılabilir." bilgisini verdi.

Koran, "Stresi azaltmak için bergamot, günlük, melekotu, rezene ve vetiver yağı kullanılabilir. Stres durumlarında bu yağların bilek ya da kulak arkasına sürülmesi stres yaşadığımız süreci daha rahat atlatmamıza vesile olacaktır." şeklinde konuştu.

 Burun tıkanıklığına karşı, ökaliptus, selvi ve nane yağından oluşan karışım

Serhat Koran, çocuk ve bebeklerde aromaterapi yağı kullanırken çok dikkatli olunması gerektiğini belirterek, "Doktor kontrolü olmadan direkt cilde temas ettirilmemesi gerektiğini söylemeliyim. Kış aylarında çocuklarda yaşanan burun tıkanıklığında nioli, ökaliptus, selvi ve nane yağından oluşan karışım okula giderken çocuğun yakasına, uyurken de yastığına bir iki damla damlatılırsa burun tıkanıklığı açılacaktır." dedi.

Çocuklarda mevsim geçişlerinde sık görülen polen ve akar alerjisine bağlı burun tıkanıklıkları da görüldüğünü vurgulayan Koran, şunları söyledi:

"Evde uygulanabilecek pratik aromaterapi formülleri ile bu şikayetler gerileyebilir. Karanfil ve palmaroza yağlarının sulandırılmasıyla hazırlanan karışım perdeler, hurçlar, yatak altı gibi temizlenmesi zor yerlere sıkılır. 3 ayda bir bu uygulama tekrarlanırsa polen ve akar alerjisine bağlı burun tıkanması, öksürük gibi alerjik şikayetler azalacaktır. Allerjik öksürükte aromaterapinin kullanılabileceği diğer bir uygulama şekli de aromaterapi yağının göğüs bölgesine sürülmesidir.

Selvi ve günlük uçucu yağı karışımı göğüs bölgesine sürülür. Çocuklarda da hodan yağı bu karışıma eklenerek kullanılabilir. Bu uygulama hastanın daha rahat nefes almasını sağlayacak ve öksürük şikayetlerini geriletecektir. Ancak bu yağların hangi oranda karıştırılacağı mutlaka bir fitoterapi uzmanı hekimce belirlenmelidir."

Koran, obezitenin genetik faktörlerin rol oynadığı ancak bir o kadarda çevresel faktörlerden etkilenen bir hastalık olduğuna işaret ederek, "Kişinin yaşadığı stres, anksiyete ya da bir öğrencinin sınav dönemi de iştahı artırabilir. Bu gibi psikolojik faktörlerin rol aldığı durumlarda rezene yağı kokusu faydalı olacaktır. Bunun dışında metabolizmayı hızlandırarak kilo vermek için de nane, lavanta ve kakule yağı kokusundan faydalanılabilir.

Ayrıca aspir yağı, chia tohumu yağı ve hindistan cevizi yağı da yemeklere ve salatalara eklenerek kilo verme hızlanabilir. Bunların dışında, aromaterapi yağları anti bakteriyel, anitiviral ve mantar enfeksiyonlarına karşı etkilerinden dolayı cilt enfeksiyonu ve yaralarında kullanılmaktadır. Ayrıca kozmetik olarak da cildin gençleşmesi, sıkılaşması ve cilt lekelerinde sık kullanılmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: aa