Prof. Dr. Turhan, “Evde kalmamızın gerekli ve elzem olduğu bugünlerde, normal yaşantımıza göre enerji ihtiyacımız daha azdır. Besinlerden aldığımız enerji, bu dönem biraz kısılmalı ancak bu kısıtlama dengeli beslenme için bir engel olmamalıdır. Et ve et ürünleri, süt ve ürünleri, sebze-meyve grubu ve tahıllar olarak tanımlanan dört besin grubu her gün biraz daha küçültülmüş porsiyonlarda tüketilmelidir. Çeşitlilik çok önemlidir, bu nedenle saydığımız bu dört gıda grubunda yer alan farklı gıdalarla diyetimiz zenginleştirilmelidir” dedi.


"Günde en az 400 gram veya beş porsiyon meyve, sebze yenmeli"


Protein ihtiyacı için özellikle süt ve ürünleri, yumurta gibi ürünlerin tüketilmesini tavsiye eden Prof. Dr. Turhan, balık tüketiminin de haftada en az üç porsiyon olması gerektiğini belirtti. Katı yağlar yerine sıvı yağların tercih edilmesinin yararlı olacağını aktaran Prof. Dr. Turhan, “Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği, pirinç yerine bulgur tercih edilmelidir. Günde en az 400 gram veya beş porsiyon meyve ve sebze yemek gerekir. Bağışıklık sistemi üzerine pozitif etkiye sahip olduğu bilinen probiyotik bakteriler için olası kaynaklar olan yoğurt, turşu, sirke gibi ürünleri tüketmeye özen gösterilmelidir. Bağışıklık sistemi için A, C, E vitaminleri, çinko minerali ve Omega-3 yağ asitleri ön plana çıkıyor. Bu vitaminler balık, ceviz, semizotunda daha fazla bulunur. Lif, sağlıklı bir sindirim sistemine katkıda bulunur ve aşırı yemeyi önlemeye yardımcı olan uzun süreli doygunluk hissi sunar. Yeterli lif alımını sağlamak için sebze, meyve, bakliyat ve kepekli gıdaları tüm öğünlere dahil etmeliyiz” diye konuştu.


"Gıda alışverişi planlı olmalı"


Gıda alışverişinin planlı yapılmasının önemli olduğunu, raf ömrü kısa olan gıdaların ve taze ürünlerin tüketimine öncelik verilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Turhan, taze gıdalara ulaşılabilirliğin azalabileceğine; konserve, dondurulmuş veya işlenmiş gıdaların tüketiminin artabileceğine dikkat çekti. Konserve, dondurulmuş ürünlerin çoğunun yüksek düzeyde tuz içerdiğini, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) günde 5 gramdan az tuz tüketilmesini önerdiğini aktaran Prof. Dr. Turhan, şu tavsiyelerde bulundu: “Yemek pişirirken ve masada yemeklerinize ekstra tuz eklemekten kaçının. Bu dönemde; enerji alımı (kalori) enerji tüketimi ile dengede olmalı. Sağlıksız kilo alımını önlemek için toplam yağ miktarı, toplam enerji alımının yüzde 30'unu geçmemelidir. Yiyeceklerinizi kızartmak yerine buharda pişirmeyi, ızgara veya soteleme gibi daha az yağ gerektiren veya hiç yağ gerektirmeyen pişirme yöntemlerini tercih edin. Trans yağ içeren margarin, dondurulmuş pizza, çörek, kek, turta, kurabiye, bisküvi ve gofret gibi ambalajlı atıştırmalık ve gıdaların tüketimini sınırlamak önemlidir. Kırmızı ve beyaz etlerdeki fazla yağı uzaklaştırın ve derisiz ürünleri tüketin. Tereyağı ve tam yağlı süt ürünleri, katı yağ gibi gıdaları azaltın. İçeceklerinizi tatlandırmaktan kaçının, porsiyonlarınızı küçültün. Kek, pasta, börek gibi çay yanından tüketilecek atıştırmalıklar yerine ceviz, fındık ve badem gibi yağlı tohumlarla hem vitamin hem mineral ihtiyacınızı karşılamaya katkıda bulunabilirsiniz.”