Hayatımızda karşılaştığımız zorluklar, sıkıntılar, musibetler ve imtihanlar karşısında sabırlı olmak, Allah’ın rızasını kazanmanın ve cennete ulaşmanın yollarından biridir. Sabır, nefsimizi kötülüklerden alıkoymak, ibadetlerimizi yapmak, günahlardan uzak durmak ve Allah’a tevekkül etmek demektir. Sabır, aynı zamanda Allah’ın sevdiği ve övdüğü bir sıfattır. Bu yüzden sabır duası, duaları ve sabır ile ilgili ayetler hadisler, müminler için büyük bir değer taşır.

Sabır Nedir?

Sabır, sözlükte “bir şeyi engellemek, tutmak” anlamına gelir.

Sabır, üç çeşittir:

  • Musibetlere karşı sabır: Bu, başa gelen belâ ve musibetleri hiçbir şekilde başkasına şikâyet etmeden, onlara tahammül göstermektir. Çekilen çileler ve ibtilâlar insanlara şikâyet edilirse, hâdiseler karşısında gösterilen sabır, husûsiyetini kaybeder.
  • Kullukta sabır: Bu, Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmak için nefse zorluk çektirmektir. Namaz, oruç, zekât, hac gibi ibadetlerde sabır göstermek, nefsani arzulara karşı koymak, bu tür sabrın örneklerindendir.
  • Günah işlememekte sabır: Bu, Allah’ın hoşnut olmadığı şeylerden uzak durmak, şeytanın ve nefsin vesveselerine kulak asmamak, helal ve haram sınırlarına riayet etmektir. 

Sabır İle İlgili Ayetler

Kuran-ı Kerim’de sabır ile ilgili pek çok ayet vardır. Bu ayetler, sabrın faziletini, sevabını, gerekliliğini ve sabredenlere verilen müjdeleri anlatır. İşte sabır ile ilgili bazı ayetler:

  • “Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu, şüphesiz, huşû duyanların dışındakiler için ağır (bir yük)dır.” (Bakara, 45)
  • “Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 153)
  • “Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.” (Bakara, 155)
  • “Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler (in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.” (Bakara, 177)
  • "Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç-onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut’a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah’a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah’ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara, 249)
  • "Onlar, Calut ve ordusuna karşı meydana (savaşa) çıktıklarında, dediler ki: "Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kafirler topluluğuna karşı bize yardım et." (Bakara, 250)
  • “Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve ‘seher vakitlerinde’ bağışlanma dileyenlerdir.” (Al-i İmran, 17)
  • “İnsanlarla bir arada yaşayan ve onların eziyetlerine sabreden mümin, insanlarla bir arada yaşamayan ve onların eziyetlerine sabretmeyen müminden daha büyük ecre nail olur.” (İbn Mâce, Fiten 23; İbn Hanbel, II, 44)
  • “Ey iman edenler! Sabredin, kararlılıkta yarışın, düşmana karşı hazırlıklı olun (birbirinize dayanıp bağlanın), Allah’a karşı gelmekten sakının ki başarıya ulaşabilesiniz.” (Al-i İmran, 200)
Kaynak: haber merkezi