Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan ve ülke ekonomisinin gidişatına dair en önemli öncü göstergelerden biri olan Ticaret Satış Hacim Endeksi, Nisan 2025'e ilişkin verileriyle ekonominin karmaşık ve çok yönlü bir dönemden geçtiğini bir kez daha teyit etti. Yıllık bazda bakıldığında, tüketim çarklarının güçlü bir şekilde dönmeye devam ettiğini ve iç talepin ekonominin lokomotifi olmayı sürdürdüğünü gösteren rakamlar, piyasalara moral verdi. Ancak aylık verilerdeki, özellikle de toptan ticarette yaşanan keskin düşüş, uygulanan sıkı para politikasının etkilerinin hissedilmeye başlandığının ve ekonomide bir yavaşlama eğiliminin güçlendiğinin en net işareti olarak öne çıktı. Bu çelişkili tablo, ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele ve büyüme arasındaki hassas dengeyi yönetme konusundaki zorlu sınavının devam ettiğini gözler önüne seriyor.

Tüketim harcamaları hız kesmiyor: perakende satışlar yıllık yüzde 11,5 arttı

Nisan ayı verilerinin en çarpıcı ve en pozitif yönü, perakende ticaret satış hacminde yaşanan güçlü yıllık artış oldu. Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,5 gibi etkileyici bir artış kaydeden perakende satışlar, tüketicinin yüksek enflasyon ortamına ve sıkılaşan kredi koşullarına rağmen harcama iştahını koruduğunu gösterdi. Bu durum, hane halkı tüketiminin, ekonomik büyümenin ana itici gücü olmaya devam ettiğini ortaya koyuyor.

Perakende sektörünün alt detaylarına inildiğinde ise, bazı kategorilerdeki olağanüstü artışlar dikkat çekiyor. Yıllık bazda en büyük sıçramayı, yüzde 39'luk rekor bir artışla "bilgisayar, kitap ve iletişim aygıtları" satışı yaptı. Bu veri, dijitalleşme ve teknolojiye olan talebin ne kadar güçlü olduğunu gösterirken, tüketicilerin bu tür dayanıklı tüketim mallarını, gelecekteki olası fiyat artışlarına karşı bir nevi korunma aracı olarak erkenden satın almayı tercih ettiği şeklinde yorumlanabilir. Teknolojiyi, yüzde 10,4'lük bir artışla "elektrikli eşya ve mobilya" satışı takip etti. Bu iki kalemdeki güçlü artış, tüketicinin temel ihtiyaçların ötesinde, hayat kalitesini artırmaya yönelik harcamalardan da vazgeçmediğini gösteriyor.

Gıda, içecek ve tütün satışlarında yüzde 7,2'lik istikrarlı bir artış gözlenirken, en şaşırtıcı veri ise "tekstil, giyim ve ayakkabı" kategorisinde yaşandı. Genel harcama eğiliminin aksine, bu kategoride yıllık bazda yüzde 18,4 gibi çok sert bir düşüş yaşanması, tüketicilerin bütçelerini önceliklendirdiğini ve giyim gibi bazı temel ihtiyaçlarda dahi harcamalarını kıstığını gösteren önemli bir sinyal oldu.

Otomotiv sektörü gaza basmaya devam etti

Yıllık bazda yaşanan güçlü seyrin bir diğer önemli kahramanı ise otomotiv sektörü oldu. "Motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin toptan ve perakende ticareti ile onarımı" için satış hacmi, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 13,8 gibi çok güçlü bir artış kaydetti1. Sıfır ve ikinci el araç fiyatlarının yüksek seyrine rağmen bu denli güçlü bir talep yaşanması, otomobilin hala önemli bir yatırım aracı olarak görüldüğünü ve ertelenmiş talebin nisan ayında devreye girdiğini gösteriyor. Bu artış, aynı zamanda dış ticaret verileriyle de paralellik gösteriyor; zira nisan ayında hem ihracatın hem de ithalatın artması, otomotiv sektöründeki çarkların her iki yönde de döndüğünü işaret ediyor.

Alarm zilleri çalıyor: toptan ticarette aylık yüzde 6,1'lik sert düşüş

Yıllık verilerdeki bu olumlu tabloya rağmen, madalyonun diğer yüzünde, ekonominin geleceğine dair önemli uyarılar barındıran aylık veriler yer alıyor. Ticaret satış hacmi, nisan ayında bir önceki aya (Mart 2025) göre yüzde 3,1 oranında azaldı. Bu genel düşüşün arkasındaki ana sebep ise, toptan ticarette yaşanan yüzde 6,1'lik keskin daralma oldu.

Toptan ticaret, genellikle ekonominin geleceğine dair bir öncü gösterge olarak kabul edilir. Çünkü toptan satışlar, perakendecilerin ve diğer işletmelerin önümüzdeki dönemdeki satış beklentilerine göre yaptıkları stok alımlarını yansıtır. Toptan ticarette böylesine sert bir aylık düşüş yaşanması, işletmelerin geleceğe yönelik beklentilerinin bozulduğuna, talepte bir yavaşlama öngördüklerine ve bu nedenle stoklarını erittiklerine işaret ediyor. Bu durum, Merkez Bankası'nın yüksek faiz politikasıyla iç talebi soğutma ve enflasyonu kontrol altına alma çabalarının, reel sektör üzerinde etkisini göstermeye başladığının en somut kanıtlarından biri olarak değerlendiriliyor. İşletmelerin, yüksek finansman maliyetleri nedeniyle stok tutma maliyetinden kaçınması da bu düşüşte etkili olan bir diğer faktör.

Perakende aylık bazda direniyor, ama...

Toptan ticaretteki bu sert frene rağmen, perakende satış hacminin aylık bazda yüzde 2,8'lik bir artış göstermesi, tüketicinin harcama direncini koruduğunu gösteren bir diğer ilginç veri1. Otomotiv satışları da aylık bazda yüzde 0,2'lik sınırlı bir artışla pozitif bölgede kalmayı başardı. Ancak toptan ticaretteki öncü sinyal, önümüzdeki aylarda perakende satışlar üzerinde de bir yavaşlama baskısı yaratabilir.

Hizmet sektöründe büyüme rüzgarı
Hizmet sektöründe büyüme rüzgarı
İçeriği Görüntüle

Aylık perakende detaylarına bakıldığında, harcamaların odağının değiştiği görülüyor. Gıda dışı (otomotiv yakıtı hariç) satışlar aylık bazda yüzde 4,4'lük güçlü bir artış gösterirken, bu artışın lokomotifi yüzde 10,9 ile yine bilgisayar ve iletişim aygıtları oldu. Elektrikli eşya ve mobilya satışları da yüzde 2,7'lik bir artışla direncini korudu. Ancak giyim, kozmetik ve internet üzerinden yapılan satışlar gibi kategorilerde aylık bazda düşüşler yaşanması, tüketicinin daha seçici harcama yapmaya başladığını gösteriyor.

Bu veriler, Türkiye ekonomisinin bir yol ayrımında olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Bir yanda, hala canlılığını koruyan bir tüketici talebi, diğer yanda ise sıkı para politikasının etkileriyle yavaşlamaya başlayan bir reel sektör ve özellikle toptan ticaret... Ekonomi yönetiminin önümüzdeki dönemde bu hassas dengeyi nasıl yöneteceği, hem enflasyonun kaderini hem de büyümenin seyrini belirleyecek.

Kaynak: HABER MERKEZİ