Türkiye ekonomisinin nabzını tutan en önemli göstergelerden biri olan Ekonomik Güven Endeksi, Ağustos ayında, bir önceki aya göre mütevazı bir artış gösterse de, tablonun geneli farklı sektörlerdeki ayrışmayı ve geleceğe yönelik belirsizlikleri gözler önüne serdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından bu sabah saat 10:00'da yayımlanan verilere göre, Temmuz ayında 96,3 olarak ölçülen Ekonomik Güven Endeksi, Ağustos ayında yüzde 1,7'lik bir artışla 97,9 değerine ulaştı. Bu artış, ekonomi yönetiminin uyguladığı politikaların bazı sektörlerde karşılık bulmaya başladığı şeklinde yorumlansa da, endeksin psikolojik ve kritik eşik olan 100'ün altında kalmaya devam etmesi, hem tüketicilerin hem de üreticilerin geleceğe dair genel bir kötümserlik içinde olduğunu teyit ediyor. Verilerin detaylarına inildiğinde ise, ekonominin farklı çarklarının bambaşka yönlere döndüğü, özellikle inşaat sektöründe çalmaya başlayan alarm zillerinin tablonun geri kalanındaki sınırlı iyimserliği gölgede bıraktığı görülüyor.

İyimserliğe ramak kala: 100 eşiği neden önemli?

TÜİK tarafından her ay düzenli olarak yayımlanan güven endeksi, ekonominin farklı aktörlerinin (tüketici, imalat sanayi, hizmet, perakende ve inşaat) mevcut durum algılarını ve geleceğe yönelik beklentilerini birleştiren kompozit bir gösterge. Endeksin 0 ila 200 arasında bir değer aldığı bu skalada, 100 rakamı bir dönüm noktası niteliği taşıyor. Endeksin 100'den büyük olması, ekonominin genel gidişatına ilişkin bir iyimserlik havasının hakim olduğunu; 100'den küçük olması ise genel bir kötümserliğin ve karamsarlığın ağır bastığını gösteriyor. Ağustos ayında endeksin 97,9'a yükselmesi, kötümserliğin bir önceki aya göre hafiflediği anlamına gelse de, henüz güvenli liman olan 100 eşiğinin aşılamamış olması, ekonomik aktörlerin geleceğe temkinli baktığını ve yatırım ya da harcama kararlarında aceleci davranmadığını ortaya koyuyor. Ekonomi yönetimi bu artışı, uygulanan programın olumlu bir yansıması olarak görebilir ancak tablonun tam bir bahar havasına dönmesi için endeksin istikrarlı bir şekilde 100'ün üzerine çıkması gerekiyor.

Vatandaş temkinli iyimser: cüzdanlar hala endişeli

Endeksin en önemli alt bileşenlerinden biri olan ve doğrudan vatandaşın ruh halini yansıtan tüketici güveni, Ağustos ayında sınırlı bir toparlanma gösterdi. Temmuz ayında 83,5 olan Tüketici Güven Endeksi, yüzde 0,9'luk bir artışla 84,3 değerine yükseldi. Bu küçük artışa rağmen, endeksin 100 eşiğinden oldukça uzakta olması, hanehalkının kendi finansal durumu ve genel ekonomik gidişat hakkındaki derin endişelerinin sürdüğünü gösteriyor. Yüksek enflasyon, artan hayat pahalılığı, fahiş kira bedelleri ve faturalara yansıyan zamlar, vatandaşın geleceğe umutla bakmasının önündeki en büyük engeller olmaya devam ediyor. Tüketiciler, gelecek 12 aylık dönemde maddi durumlarının daha iyi olacağına dair güçlü bir beklenti içinde değiller. Bu durum, hanehalkının dayanıklı tüketim malı gibi büyük harcamaları ertelemesine ve sadece zorunlu ihtiyaçlarına odaklanmasına neden oluyor. Bu nedenle tüketici güvenindeki bu cılız artış, iç talepte güçlü bir canlanma sinyali olarak yorumlanmaktan oldukça uzak.

Sanayinin çarkları umutla dönüyor: üretim cephesinde kritik eşik aşıldı

Ağustos ayının en olumlu ve dikkat çekici gelişmesi ise ekonominin motoru olan reel kesim (imalat sanayi) cephesinden geldi. Reel Kesim Güven Endeksi, yüzde 1,7'lik kayda değer bir artışla 98,9'dan 100,6'ya yükseldi. Bu artış, sadece rakamsal bir iyileşme değil, aynı zamanda psikolojik bir eşiğin aşıldığı anlamına geliyor. Sanayicilerin güveninin kötümser bölgeden iyimser bölgeye geçmesi, önümüzdeki döneme ilişkin üretim, yatırım ve istihdam kararları açısından son derece pozitif bir sinyal. Bu artış, fabrikaların gelecek üç aya yönelik üretim beklentilerinin, mevcut sipariş durumlarının ve ihracat potansiyellerinin güçlendiğini gösteriyor. Özellikle ekonomi yönetiminin uyguladığı politikaların ve kurdaki istikrarın, sanayiciler tarafından olumlu karşılandığı ve geleceğe yönelik planlarını daha rahat yapmalarını sağladığı şeklinde yorumlanabilir. Üretim çarklarının daha umutlu dönmeye başlaması, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği açısından hayati bir önem taşıyor.

İhracatta temmuz coşkusu, ancak yıllık karne zayıf: Dış ticarette acı-tatlı tablo
İhracatta temmuz coşkusu, ancak yıllık karne zayıf: Dış ticarette acı-tatlı tablo
İçeriği Görüntüle

Sektörün alarm zilleri: inşaatta güven neden çakıldı?

Genel tablodaki olumlu havayı bozan ve endişeleri artıran en büyük olumsuzluk ise inşaat sektöründen geldi. İnşaat Sektörü Güven Endeksi, Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 4,0 gibi sert bir düşüşle 88,8'den 85,3'e geriledi. Bu, endeksin alt kalemleri arasındaki en sert ve en endişe verici düşüş olarak kayıtlara geçti. İnşaat sektöründeki güvenin bu denli çakılmasının arkasında ise bir dizi neden yatıyor. Yüksek faiz oranları nedeniyle konut kredilerine erişimin zorlaşması ve maliyetlerin aşırı yükselmesi, vatandaşın yeni konut talebini bıçak gibi kesmiş durumda. Artan demir, çimento ve diğer girdi maliyetleri, müteahhitlerin yeni projelere başlama iştahını azaltırken, mevcut projelerdeki kar marjlarını da eritiyor. Sektör temsilcileri, alınan siparişlerin mevcut düzeyinin ve gelecek üç aydaki istihdam beklentilerinin ciddi şekilde zayıfladığını belirtiyor. Konut ve inşaat sektörünün, kendisiyle birlikte 200'den fazla alt sektörü tetikleyen bir lokomotif olduğu düşünüldüğünde, bu sektördeki derinleşen karamsarlık, önümüzdeki dönemde genel ekonomik büyüme ve istihdam üzerinde aşağı yönlü bir risk oluşturuyor.

Hizmetler ve perakende moralleri yüksek tutuyor

İnşaat sektöründeki karamsar tabloya karşın, iç talebin ve tüketimin nabzını tutan hizmet ve perakende ticaret sektörleri ise iyimserliğini korumaya devam ediyor. Hizmet Sektörü Güven Endeksi, yüzde 1,1'lik artışla 111,1 değerine ulaşırken, Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi de yüzde 0,8'lik bir artışla 108,8 oldu. Her iki endeksin de 100 eşiğinin oldukça üzerinde olması, bu sektörlerdeki işlerin yolunda gittiğini gösteriyor. Özellikle turizm sezonunun canlılığını koruması, yeme-içme, konaklama ve ulaşım gibi hizmet sektörlerindeki moralleri yüksek tutuyor. Perakende ticaret sektöründeki iyimserlik ise, vatandaşın temel ihtiyaçlarına yönelik harcamalarının devam ettiğini ve ticari faaliyetlerin canlılığını koruduğunu işaret ediyor. Ancak bu iki sektörün iyimserliğinin, ekonominin geneline yayılan ve inşaat gibi büyük bir lokomotifi de içine alan bir toparlanmaya ne ölçüde yeteceği, önümüzdeki aylarda daha net bir şekilde görülecek.

Kaynak: HABER MERKEZİ