Hacer Taşdemir- Van
Türkiye yıllardır birçok Ortadoğu ülkesinden göç alıyor. Savaşlar, çatışmalar, ekonomi ve baskıcı rejimler bu göçün ana nedenlerinden. Mülteciler günler süren ve kaçakçılar eşiğinde gerçekleşen yolculuk boyunca birçok ihlale maruz kalıyor. Açlık, donma, kaza ve işkence tüm mültecilerin uğradığı ortak ihlallerden. Ancak kadın göçmenler bunların yanı sıra taciz ve tecavüze de maruz kalabiliyor. Nitekim kadınların kaçakçılar, sınır hattındaki çeteler ve İran askerleri tarafından istismar edildiği sık sık kamuoyuna yansıyan iddialardan. Yine sınır hattındaki sarp arazi ve ağır kış koşulları en çok kadınları ve çocukları etkiliyor. Ölümle burun buruna geçen zorlu yolculuğun ardından ülkeye varan göçmenler burada da birçok sorunla mücadele ediyor. Van da sınır kenti olması nedeniyle gelen sığınmacıların temas ettikleri ilk kent. Birçok göçmen, kenti transit geçerken bir kısmı da kentte kalarak yaşamlarına devam ediyor. Bu yönüyle Van, çoğunluğu Afgan ve İran’lı olan binlerce göçmene ev sahipliği yapıyor. Kentte yaşayan göçmenler kafe, inşaat, temizlik gibi birçok sektörde çalışarak hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Göçmenler, genel olarak ekonomiden sağlığa, eğitimden entegrasyona birçok sorunla yüz yüze kalıyor. Ancak kadın göçmenler için bu sorunlar daha çok katlanıyor. Göçmen kadınların yaşadığı temel sorunları ve uğradıkları ihlalleri İran’lı göçmenler Feriba Hudayi ve Nesrin Tarakkom ile Afganistan’lı Sıdıka Heyderi ile konuştuk. Kadınlar, yaşam ve özgürlük alanlarının tehdit edilmesinden dolayı ülkelerinden çıkmak zorunda kalmış ve yüz yüze kaldıkları birbirinden farklı sorunla mücadele etmeye devam ediyor. Özgürce yaşamak isteyen üç kadın; uyum, eğitim, geçinme ve şiddet gibi temel sorunlardan söz etti.
 



SORUNLAR KATLANIYOR

Feriba Hudayi, 3 yıl önce siyasi ve toplumsal baskılardan dolayı İran’dan çıkarak Türkiye’ye geldi. Göçmen olarak birçok sorunla mücadele ettiklerini ifade eden Hudayi, kadın olmanın sorunları katladığını belirtti. “3 yıl önce Van’a geldim. Oğlumla beraber yaşıyorum. Eskiden bir dükkanda çalışıyordum, koronadan dolayı iş yeri kapandı. Sosyal yardımdan destek alıyorum, bazen de turistler geldiğinde rehberlik yapıyorum. Bu şekilde geçiniyorum. Sorunlar çok. Sorunlar kadınlar için daha çok katlanıyor.”

İran’da kendini özgür hissetmediğini dile getiren Hudayi, burada özlem duyduğu özgürlükle tanıştığını ancak bu sefer de ekonomik sorunlar yaşadığını kaydetti: “İran’da ekonomik sorunlarım yoktu ancak özgür değildim. Sürekli bir şeylerin baskısı altında hissediyorsun kendini. Üstelik bir kadın olarak sürekli güvenlik sorunu ile yüz yüze yaşıyorsun orada. Burada sorunlar var ancak kafamız rahat en azından. Nasıl düşündüğüne, nasıl giyindiğine karışan yok.”

Bir yazar adayı olan Hudayi, İran’da kadına yönelik şiddet üzerine yazdığı kitaba baskı izninin çıkmadığını belirtti. “Üniversitede psikoloji bölümünü tamamladım. Kitap yazdım ancak yayın için bakanlıktan izin çıkmadı. Baskı için gönderdiğim numuneyi imha etiler. Kitabımın konusu ise kadınlardı. Kadınlara dönük şiddet ve intiharlar üzerine çalışıyordum. Türkiye’de kalmak istiyorum. Burada yeniden yazmaya başladım. Ancak baskı için teknik ve mali desteğe ihtiyacım var. Bu yönüyle yardım bekliyorum.”


İŞ İMKANI ÇOK AZ

Sıdıka Heyderi ise Van’da yaşayan binlerce Afgan kadından biri. 2019 yılında ülkeye gelmiş Heyderi’nin İran’lı birkaç aile dışında kentte tanıdık kimsesi yok. 11 yaşındaki bir kızı ve hasta kocası ile beraber yaşıyor. Sıdıka ailenin geçimine katkı sunmak için iş buldukça çalışıyor. Yeni yeni Türkçe öğrenmeye başlayan Sıdıka’nın kızı dört yıla yakın bir süredir okula gidemiyor. Heyderi şunları söyledi: “11 yaşındaki kızım okula gidemiyor adres alamadığımız için. Afganistan’da iki yıl okula gitti ama buraya geldikten sonra devam edemedi. Kentte genel olarak sorun yaşamıyoruz. İlk süreçlerde sorunlar vardı ama yavaş yavaş aşıldı. Burada geçinemiyoruz. Eşim de çalışamıyor.”

Vatandaşlık almak istediğini dile getiren Sıdıka, kendisine ve diğer mültecilere destek verilmesi gerektiğini ifade etti. Ülkelerinde çatışmaların durduğunu ancak mevcut yönetim karşısında kadınlar için değişen bir şeyin olmadığını kaydeden Sıdıka, bir daha Afganistan’a dönmek istemediğini belirtti. Sıdıka Afganistan’da hiç okula gitmediğini söyledi ve kentte mültecilere dönük çalışan bir dernekte okuma yazma öğrenmeye çalıştığını ifade etti.

ŞİDDETTEN KAÇAMADI

Son olarak konuşan İran’lı göçmen Nesrin Tarakkom iki yıl önce Van’a geldiğini söyledi. Tebriz’de öğretmenlik yaptığını ifade eden Tarakkom, şunları ifade etti: “2 yıl önce Tebriz'den geldim. Orada durumumuz iyiydi. Tebriz'de bilgisayar öğretmeniydim. Ailevi sorunlar yaşıyordum. Eşim arabayla bilerek üzerimden geçti şu an bir ayağım dizden aşağı işlev görmüyor. Kimse arkamda durmamasına rağmen ben vazgeçmedim, boyun eğmedim. Çok daha zor bir süreç yaşadım. Sürekli baskı kurdular üzerimde, dışladılar. Eşim, babam hatta 18 yaşındaki oğlum bile beni haksız bulup bana şiddet uyguluyordu. Mecbur çıkıp geldim.''

Tarakkom, Van'da da şiddete maruz kaldığını aktardı. Tanıştığı ve sonrasında arkadaş olduğu Van’lı biri tarafından kandırıldığını ve şiddet gördüğünü dile getiren Tarakkom şunları belirtti: “Buraya geldikten sonra bir adamla tanıştım. Devamında arkadaş olduk ama beni kandırdı. O da diğerleri şiddet uyguladı. Bir keresinde bıçaklamaya çalıştı. Burnumu kırdı, İran'da iken eski eşim kırmıştı. Şiddetten kurtulamadım.”