Çok güzel bir filmdi. İzlerken birçok duyguyu yaşattı. Zaman zaman ağlattı.

Rolüne New York'ta, ünlülerin oyuncu koçu Greta Seacat ile hazırlanan Timuçin Esen, Müslüm Gürses rolünde çok başarılıydı.
Müslüm Gürses'in hayat arkadaşı, kendisinden 21 yaş büyük Muhterem Nur'u canlandıran Zerrin Tekindor, çocukluğunu oynayan Şahin Kendirci'nin seyir zevki büyüktü.

Gerçek ve de travmatik bir hayat hikayesi, güçlü bir senaryo ile anlatılmıştı.
Yaralayıcı, kalplere dokunan sahne çoktu. Çocuk Müslüm'ün gözü önünde annesinin, beşikteki kız kardeşinin öldürülmesi kahrediciydi. Yüzündeki tebessümü hiç silinmeyen Müslüm baba neler neler çekmişti. Meğer o damar şarkılar söylenmiş olmak için söylenmemişti, yaşananlar sözlere dökülmüştü.

Vizyona girdiği ilk günden itibaren büyük ilgi gören, milyonları sinema salonlarına taşıyan film, şimdilerde bir kavgayla kirletildi.

Yapımcı Mustafa Uslu ile Muhterem Nur, deyim yerindeyse birbirlerine girdi.

Muhterem Nur ünlü yapımcı hakkında, 'nitelikli dolandırıcılık'

suçlamasıyla dava açtı.

Sebep olarak Müslüm Gürses'e ait olmayan eşyaların ona aitmiş gibi açık arttırma ile satışını gösterdi.

Yapımcı da aksini iddia etti... 'O eşyalar filmde kullanıldı. Hatta afişte Timuçin Esen'in giydiği gömleği Demet Akalın aldı. Satıştan elde edilen gelir de şehit ailelerine verildi” dedi.

Aynı yapımcı yasal olarak Muhterem Nur'a ev almak gibi bir yükümlülüğünün olmadığını, ancak kendisine bazı ödemeler yapıldığını belirtirken, “bunların dekontlarını göstermek ayıp” diye ekledi.

Muhterem Nur, 'benim eşimi kullanıyorlar, hatıralarıma sahip çıkmaya çalışıyorum” diyor. O'nu baştan düşünecektiniz Muhterem hanım!

Senaryo size danışılarak yazıldı. Özele dair ne varsa siz anlattınız. Ortaya çıkan filmden büyük mutluluk duyduğunuzu da defalarca söylediniz.

N'oldu da ağız değiştirdiniz... Konu para ise çok ayıp... Yaşamı boyunca paraya zerrece kıymet vermediği bilinen derviş ruhlu adama, mezarında huzuru çok görmeseydiniz keşke...