İzmir’in Bornova ilçesinde yer alan Hasan Tahsin Özel Eğitim Meslek Okulu’nda ders zili çaldığında sıradan bir atölye çalışması başlamıyor. Kaynak makinesinin sesi, matkabın ritmi ve el aletlerinin metalle buluşması, özel eğitim öğrencileri için yalnızca bir ders değil; hayata tutunmanın, üretmenin ve başarmanın somut karşılığına dönüşüyor. Hafif düzeyde zihinsel engeli bulunan 11’inci ve 12’nci sınıf öğrencileri, metal atölyesi dersinde şamdanlardan mangallara, duvar süslerinden gazeteliklere kadar günlük yaşamda kullanılan pek çok ürünü kendi elleriyle ortaya çıkarıyor.

Haftada 30 saate varan yoğun bir eğitim programına dahil edilen öğrenciler, atölyede yalnızca metal şekillendirmeyi öğrenmiyor. Aynı zamanda iş disiplini, sabır ve birlikte üretme kültürüyle tanışıyor. Kaynak yapmak, delme işlemleri, tel kıvırma ve montaj gibi uygulamalar, öğrencilerin hem el becerilerini geliştiriyor hem de özgüvenlerini güçlendiriyor. Ortaya çıkan her ürün, öğrenciler için “ben yapabildim” duygusunun sessiz ama güçlü bir ifadesi oluyor.
“Hayalim metalci olmak”
Atölyenin en heyecanlı öğrencilerinden biri olan 18 yaşındaki Hasan Selvi, metal dersinin kendisi için ne anlam ifade ettiğini anlatırken gözleri parlıyor. “En sevdiğim ders metal atölyesi” diyen Selvi, kaynak yapmayı, delme işlemlerini ve özellikle mangal üretmeyi sevdiğini söylüyor. Ürettikleri bazı eşyaları öğretmenlerine hatıra olarak bıraktıklarını belirten Selvi, geleceğe dair hayalini de açıkça dile getiriyor: “Metalcilik okumak ve metal ile ilgili bir işte çalışmak istiyorum.”
Bu hayal, atölyede geçirilen saatlerle her geçen gün biraz daha somutlaşıyor. Zaman zaman zorlanan, kimi zaman ise işin ritmine kapılan öğrenciler için metal, sadece sert bir malzeme değil; sabırla işlendiğinde şekil alan bir öğrenme süreci anlamına geliyor. Atölyede yapılan her çalışma, öğrencilerin günlük hayatta karşılaşabilecekleri iş ortamlarına hazırlık niteliği taşıyor.
Amaç üretimden çok hayata hazırlık
Metal atölyesi öğretmeni Metin Büyük, bu dersin temel amacının seri üretim olmadığını özellikle vurguluyor. Öğrencilerin öncelikle iş güvenliği ve iş yeri kuralları konusunda bilinçlendirildiğini belirten Büyük, “Önlük, eldiven ve gözlük kullanımı, işe zamanında gelmek, kurallara uymak gibi temel alışkanlıklar bizim için çok önemli” diyor. Atölyede kullanılan kaynak makineleri, matkap tezgâhları ve el aletleri öğrencilere adım adım tanıtılıyor; uygulamalar öğretmen eşliğinde yapılıyor.
Büyük’e göre bu eğitim, öğrencilerin ileride bir iş yerine girdiklerinde ciddi bir avantaj sağlıyor. “Basit ve sabit işlerde öğrencilerimiz çok daha verimli olabiliyor. Aynı işi uzun süre yapmaktan sıkılmıyorlar. Bu da iş hayatında önemli bir artı” sözleriyle, özel eğitim öğrencilerinin çalışma hayatındaki potansiyeline dikkat çekiyor.
Özel eğitim öğretmeni Samet Taştan da atölye çalışmalarının öğrencilerin mesleki becerilerinin yanı sıra iş ahlakını ve sabırlı olmayı öğrenmelerine katkı sunduğunu ifade ediyor. Türkiye’de engelli bireylerin istihdamında hâlâ ciddi sınırlılıklar bulunduğunu hatırlatan Taştan, “Öğrencilerimiz yüksek risk içermeyen işlerde rahatlıkla çalışabilir. Üstelik çoğu insanın sıkıldığı işleri gün boyu severek yapabiliyorlar. Çünkü onlar için üretmek, kendini kanıtlamak demek” diye konuşuyor.






